İzmir’deki depremle tüm ülke olarak sarsıldık. Acıları acımızdır. Deprem aynı zamanda bizim ahlaki zaaflarımızı açığa çıkarıyor. Depremin altında yatan ve asıl felaketi doğuran sebebin insanlardaki tedbirsizlik, sorumsuzluk, hırsızlık, ihmaller, açgözlülük ve istismar olduğu gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Arthur Schopenhauer’in (1788-1860) bir sözü var. “Tabiat ya da tesadüf sonucu meydana gelen acılar hiçbir zaman başka insanların keyfi iradesinden kaynaklanan acılar kadar can yakıcı değildir.”
Öncelikle ahlaklı insan yetiştirmeden bu tür sorunların üstesinden gelemeyeceğimiz anlaşılıyor. Diyojen’in (MÖ 412-323) gündüzleri kandilini yakıp dolaşırken soranlara “insan arıyorum” demesi kadim zamandan beri sorunların kökeninde insan yattığını gösteriyor.
Diyojen’in insana dair söylediği sözler bu günümüz için de aydınlatıcıdır. Bu nedenle ondan bazı alıntılar yaparak günümüze ışık tutmak istiyorum.
**
“Nasıl ki gramer bilgisine sahip olanlar gramerci ve müzik bilgisine sahip olanlar müzisyense aynı şekilde sadece insanın gerçekte ne olduğunu bilenlere insan denir.”
**
Gümrük noktasına geldiğinde gümrük memuru ona değerli bir şey taşıyıp taşımadığını sordu. Diyojen taşıdığını söyledi. Gümrük memuru onun üstünü aradı bir şey bulamayınca kendisiyle alay etmekle suçladı. Diyojen gururla şöyle söyledi. “Burada birçok kıymetli şey taşıyorum, ancak ruh gözünüzü tamamen kapattığınız için onları göremiyorsunuz.”
**
Diyojen’e biri “yaşam kötü” demişti. Diyojen, “yaşam değil, kötü yaşamak kötü” dedi.
**
Diyojen beklenmedik ve isteği dışında bir şey olduğunda, “Böyle sıkıntılar araççılığıyla erdemli olmam yolunda beni eğittiğin için sana teşekkür ederim Talih” derdi.
**
Diyojen “Kendimi düşmanıma karşı nasıl savunacağım” sorusuna karşılık “İyi ve dürüst biri olduğunu kanıtlayarak” cevabını vermiştir.
**
Diyojen, “Güreşte ve koşuda yarışan birçok kişi gördüğü halde, erdemde üstün olmak için yarışan kimse görmediğini” söylerdi.
**
Diyojen der ki; “Hakikat aptallar için acı ve tatsızdır, yalan ise tatlı ve makul. İnancım o ki aynı şekilde ışık da gözleri rahatsız olanlara acı verirken, karanlık onları görmekten alıkoyduğu için acıdan kurtararak rahatlatır.”
**
Diyojen’e “Dünyaya en ağır gelen yük hangisidir?” diye sorulunca “Eğitimsiz insan” cevabını verdi.
**
Bir zamanlar Ahmet Mete Işıkara’nın da işaret ettiği gibi bizi deprem öldürmüyor, bizi insanların yaptığı çürük binalar öldürüyor. Bizi deprem öldürmüyor, çürük binalara izin veren sorumlular öldürüyor. Bizi deprem öldürmüyor, deprem gerçeğini dikkate almayan rantçılar, yetkililer ve buna aldırış etmeyen cehaletimiz öldürüyor. O halde önce insanlığımızı gözden geçirip onu düzeltmemiz gerekiyor.
Yorum Yazın