11 Kasım Cuma günü Ekrem İmamoğlu’nun YSK üyelerine, “ahmak” dediği için yargılandığı davanın duruşması var. İmamoğlu, 4 yıl 1 ay hapis talebiyle yargılanıyor. Eğer 1 yıldan fazla hapis cezasına çarptırılırsa İmamoğlu’nun siyasi yasaklı olacağı ifade ediliyor. Bu durumda İmamoğlu’nun belediye başkanlığı düşürülecek. Belediye Meclisi’nde çoğunluk AK Parti’de olduğu için yapılacak seçimle AK Partili bir isim belediye başkanı olacak.
Her duruşma öncesinde Ekrem İmamoğlu, kamuoyunu harekete geçirecek bir adım atıyor. Geçen sefer kitleler Anadolu Adliyesi’nin önüne yığılmıştı. Bu kez de “Ahmak” diye bir video hazırlatmış.
AHMAK VİDEOSU
Ekrem İmamoğlu’nun belediye başkanlığı denilince iki şey ön plana çıkıyor. Biri sürekli olarak polemiğe girmek, ikincisi ise mağduriyet oluşturmak. Duruşma öncesinde hazırlatılan videoyu izleyince İmamoğlu’nun yeni bir mağduriyet peşinde koştuğunu görüyorsunuz. Bir defa videonun adı “Ahmak”. Videoda o kadar çok “ahmak” vurgusu yapılıyor ki adeta mahkeme heyetine sübliminal olarak mesaj veriliyor. “Ben ahmak dedim ve bana bundan dolayı bir ceza verin” gibi bir ısrar hissediliyor.
Her İmamoğlu olayında olduğu gibi burada da bir de algı operasyonu yapılıyor. Sanki davayı AK Parti açtırmış gibi bir hava veriliyor. Oysa İmamoğlu hakkında suç duyurusunda bulunanlar, YSK üyeleri.
YSK eski Başkanı Sadi Güven, “İmamoğlu’nun sözlerini savcılığa ben bildirdim. O konuşmayı kurula karşı yaptığını düşünerek böyle bir ihbarda bulunduk” demişti.
MAĞDUR ROLÜ
İmamoğlu’nun siyasi yasak getirilip AK Parti tarafından koltuğu elinden alınmış bir İstanbul Belediye Başkanı rolünü oynamak istediği çok belli. Erdoğan da bir şiir okuduğu için İstanbul Belediye Başkanlığı’ndan alınıp hapse atılmış, oradan Cumhurbaşkanlığı’na kadar yükselmiş bir lider değil mi? İmamoğlu’nun da ikinci Erdoğan olma hayalleri peşinde koştuğu düşünülebilir. Ama Erdoğan’ın hikâyesi farklı, İmamoğlu’nun hikâyesi farklı.
BAŞKA YOLLAR VAR
Ancak şunu söylemek isterim. İmamoğlu 1 yıldan fazla hapis cezası alsa da mutlaka siyasi yasaklı olacak diye bir zorunluluk yok. Hukuk içinde birden fazla yol var. Adli para cezası verilir ya da hâkim hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verirse siyasi yasak söz konusu değil.
HAYAT ÖPÜCÜĞÜ OLUR
Ayrıca Erdoğan hapisse hapis, siyasi yasaksa yasak... Bunları yaşadı. Bu çözüm değil. Siyasetçinin cezası siyaseten olmalı. Parti liderlerinin grup konuşmalarını izlediğimizde “ahmak” sözü onların yanında hafif kalıyor. Bu durumda hepsine ceza verecek olsanız her salı günü bir parti liderinin hapse girmesi gerekir. Ayrıca bu tür cezalar ters teper. İstanbul seçimlerinde bunu gördük. Milyonlarca İstanbullunun oyunu alan bir belediye başkanının yargı kararıyla önünün kesilmesi vicdanlarda ters teper. Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı Necati Özkan, İmamoğlu’nun hikâyesini yazdığı kitaba, “Kahramanın Yolculuğu” ismini vermişti. Belli ki İmamoğlu, yolunun siyasi yasaklardan geçerek gerçek bir kahramana dönüşmesini çok arzu ediyor. Siyasi yasaklı olması demek İmamoğlu’na hayat öpücüğü gibi gelir.
AKŞENER’İN BAŞÖRTÜSÜYLE SINAVI
BAŞÖRTÜSÜ serbestisi getiren Anayasa değişikliği 6’lı masanın sınavına dönüşüyor. Neden 6’lı masa dedim? Çünkü Meral Akşener, başörtüsüyle ilgili Anayasa değişikliği konusunu 14 Kasım tarihinde toplanacak olan 6’lı masanın gündemine getirecek, “Beyler, hadi çıkın bakalım bu işin içinden” diyecek.
Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusunu gündeme getirip Erdoğan’ın Anayasa değişikliği ile karşı hamle yapması İYİ Parti’de, “Kılıçdaroğlu topu 18 üzerine dikti, kaleyi de boşalttı. Şimdi Erdoğan’ın penaltıyı gole çevirmesini bekliyor” diye yorumlanıyor. Akşener ise, “Erdoğan’ın topu 90’dan filelere takmasını nasıl önleriz” diye bir çaba içinde.
Dün İYİ Parti’nin başkanlık divanında ve kurucular kurulu toplantısında bu konu tartışıldı. Akşener, kimseyi etki altında bırakmamak için bir değerlendirme yapmadı. Yapılan konuşmalarda da ortak bir görüş oluşmadı. Hafta içinde milletvekilleriyle görüşecek. Onların eğilimini aldıktan sonra işi 6’lı masaya götürecek. İYİ Parti ret oyu vermek gibi bir karar almadı. Ama destekleyelim diye bir karar da çıkmadı. Benim edindiğim izlenim, Akşener başörtüsü konusunun referanduma götürülmesinin önüne geçmek istiyor. Başörtüsü konusunun seçimlerde AK Parti açısından bir kaldıraç etkisi yapacağını düşünüyor.
İKİ KONU
Akşener iki seçenek arasında gidip geliyor.
1- Meclis’te destek vererek 400 milletvekilinin oyuyla kabul edilmesini sağlayalım. Böylece referanduma gitmesine gerek kalmaz. Erdoğan’ın elinden referandum kartını almış oluruz.
2- Ya da Meclis’te oy vermeyelim. Böylece 360 milletvekilinin altında bir oy alırsa referanduma gitmez. Bu durumda seçimlerde Erdoğan’ın başörtüsü kaldıracından mahrum kalmasını sağlarız.
Akşener’in iki zorluğu var.
1- İYİ Parti, milliyetçi-merkez sağ kökenden gelen bir parti. Başörtüsü oylamasında hayır oyu kullanması seçimlerde aleyhine işler.
2- Meral Akşener başörtüsü mücadelesinin ne olduğunu en iyi bilen liderlerden biri. Başörtüsüne hayır demek, Akşener için eksi bir puan olur.
Ayrıca bu hesapta bir eksiklik var. Başörtüsü referandumunun önünü keseyim derken İYİ Parti’nin önünü kesmiş olursunuz.
AKŞENER RAHATSIZ
Akşener, başörtüsü tartışmasının açılmasından rahatsız. İYİ Parti’nin bu tartışma ikliminin bir parçası olmadığını düşünüyor. “Kapanan yaralarla değil, kanayan yaralarla uğraşalım” sözü onu işaret ediyor. Ancak siyaset bazen hiç hesapta olmayan konularla sınar liderleri. Burada önemli olan Akşener’in nasıl bir sınav vereceğidir. Başörtüsü referandumu seçimlerde AK Parti’ye yarar sağlar diye düşünür, başörtüsü aleyhinde oy kullanırsanız, o zaman başörtüsü serbestisine karşı çıkmış gibi bir pozisyona düşersiniz. 6’lı masayı kurtarayım derken kendiniz okkanın altına girersiniz.
Başörtüsü konusu İYİ Partililerin dediği gibi aslında çok bilinmeyenli bir denklem değil. Bir ilke sorunu. Başörtüsüne karşı mısın değil misin? Bütün mesele bu.
ASLI BAYKAL CHP’DEN NEDEN İSTİFA ETTİ
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal geçen hafta CHP’den istifa etmişti. Ama doğrudan neden istifa ettiğini anlatan bir açıklama yapmadı. Aslı Baykal bugün, “Masa Strateji” grubunun basına kapalı toplantısına katılacak. Orada CHP’den istifa gerekçelerini anlatacak. Aslı Baykal’la konuşuyorum. İstifasının kişisel konularla ilgisi olmadığını söylemekle yetiniyor. CHP’nin son dönemlerdeki çizgisinden rahatsız olduğunu ifade ediyor. Kılıçdaroğlu’nun, “Uyuşturucu paralarını cari açığın finansmanında kullandılar” çıkışı bardağı taşıran son damla olmuş. Aslı Baykal önümüzdeki günlerde CHP’nin hangi politikalarından rahatsız olduğunu kamuoyuyla paylaşacağını ifade etti. Bunlar daha çok milli konular. Bu arada Deniz Baykal’ın bu aşamada CHP’den istifa etmek gibi bir düşüncesi yok.
Yorum Yazın