Ertuğrul Özkök

Ertuğrul Özkök

Mail: djghdgd@hotmail.com

İlginç bir soru: Pülümür ve Fatih'te neler oluyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2023 yılına kadarki görünümünü kökten etkileyebilecek “reform tasarısı”nı bugün açıklayacak.

Adalet, demokrasi ve insan hakları reformu...

Tabii bu reform aynı zamanda ifade ve haber alma özgürlüklerinin de çerçevesini çizecek...

İşte böyle bir günde ben de size Türkiye’nin “haber coğrafyasını” anlatan bir çalışmadan söz edeceğim.

*

Hürriyet İnternet’in eski yöneticisi Emre Kızılkaya dün ilginç bir çalışmanın sonuçlarını açıkladı.

Kızılkaya ve arkadaşları 2 hafta boyunca Türkiye’de yayınlanan 1.1 milyon haberi inceleyip analizini yapmışlar.

Türkiye’de 19 ulusal, 165 ise yerel TV kanalı var...

Devlet kontrolünde ise 13 TV kanalı bulunuyor...

Biz medya diye bakınca her gün bunları görüyoruz...

Ancak bu buzdağının altında bir başka medya ağı var ki...

İşte orada ne olduğunu bilemiyoruz...

*

Bu araştırmadan öğrendiğimize göre halen Türkiye’de 10 bin internet haber sitesi var...

Bunların içinde Hürriyet, TV24, Odatv gibi büyük siteler olduğu gibi çok küçük yerel siteler de yer alıyor.

Bunların 6 bin 500’ü günlük olarak faal site...

İşte bu siteler iki hafta boyunca 1.1 milyon haber yayınlamış...

*

Bir karşılaştırma yapabilmeniz için şöyle bir örnek vereyim.

Hürriyet gibi bir internet sitesi günde 900 civarında haber veriyor...

Bu da, gözümüzün önündeki büyük medyanın dışında, yani buzdağının altında nasıl bir haber ağının daha var olduğunu gösteriyor.

*

Ama Türkiye’nin bu gizli haber coğrafyasında “haber çölleri” de var...

Bir de açıklanması güç “Haber vahaları...”

Mesela Fatih ve Pülümür...

TÜRKİYE’NİN İKİ HABER VAHASI VE ÜÇ BÜYÜK ‘HABER ÇÖLÜ’

Araştırmanın sonuçları şöyle:

Bu 6 bin 500 internet sitesinin yayınladığı haberlerin yüzde 85’i kendi ürettiği orijinal haber değil, başkasından alıp yayınladığı haberlerden oluşuyor.

Türkiye’nin haber bakımından çok zayıf, üç büyük “haber çölü” var...

Bunlar İç Ege, İç Anadolu ve Kuzey Doğu Anadolu. Yani Doğu Karadeniz.

Buna karşılık iki de sürpriz sayılabilecek “haber vahası” bulunuyor.

Bunlar Tunceli-Sivas-Elazığ üçgeni ile Hakkâri-Van bölgesi.

Bu iki bölge ile ilgili hem çok hem de orijinal haber yayınlanıyor.

Bir başka sürpriz de şu.

Türkiye’nin haber bakımından en zengin ilçesi İstanbul’un Fatih’i...

İkinci bir sürpriz ise Tunceli’nin Pülümür ilçesi...

Bu ilçe ile ilgili haber ve orijinal haber sayısının bolluğu araştırmacıların dikkatini çekmiş.

İlçelerin haber çölü veya vahası oluşunu belirleyen faktörlerin ne olduğu bilinmiyor.

Mesela Ankara’da Şereflikoçhisar haber bakımından bir çölken, yanı başındaki Evren ilçesi ise bir haber vahası...

İzmir’de ise Çeşme Yarımadası’ndaki Karaburun, Urla gibi ilçelerle ilgili haber sayısı, Konak gibi merkez ilçelerden fazla.

Sonuç: İktidarlar gözlerinin önündeki medyaya, köşe yazarlarının yazdıklarına, manşetlere bakıp duruma hâkim olup olmadıklarına karar veriyor.

Ama bu medya buzdağının altında göremedikleri, görseler bile açıklamakta zorluk çekecekleri gri bölgeler var.

O GECE NBA MAÇLARI VARKEN BEN 4 BOKS MAÇI SEYRETTİM

ÖNCE şu harika fotoğraftan başlayayım.

Bu fotoğraf geçen hafta Vanity Fair dergisi tarafından yayınlandı.

Dergi her yıl çok ünlü fotoğrafçılara geleneksel bir Hollywood tasarımı yaptırıyor.

İlginç bir soru: Pülümür ve Fatihte neler oluyor

Bu yılın iki ana modeli Charlize Theron ve “Euphoria” dizisi ile en genç Emmy ödülü alan sanatçı olan Zendaya idi...

Charlize Theron’un fotoğrafı işte böyle ringe dayanmış bir boksör olarak tasarlanmıştı.

Çok güzel bir fotoğrafı dünyanın en tanınmış sanatçılarından ikisi, Maurizio Cattelan ve Pierpaolo Ferrari birlikte tasarlayıp çekmişler.

*

Cumartesiyi pazara bağlayan gece hayatımda hiç yapmadığım bir şeyi yaptım ve üst üste 4 boks maçının canlı yayınını izledim.

Nedeni tarihimizde ilk defa bir Türk boksörünün Dünya Süper Orta Sıklet unvan maçına çıkmasıydı.

Karşısında bu unvanın sahibi Meksikalı Canelo Alvarez vardı.

*

Boksörümüz yenildi ama böyle bir unvan maçına çıkabilmek bile büyük başarıydı.

Boks giderek yükselen bir seyirlik spor haline geliyor.

Yine de itiraf edeyim ki maçı seyrederken zaman zaman gözümün önüne Charlize Theron’un bu fotoğrafı gelmedi değil...

İlginç bir soru: Pülümür ve Fatihte neler oluyor


TOM VE JERRY’NİN PANDEMİ DÖNÜŞÜ MUHTEŞEM OLDU

Bu hafta sonunun en umut verici haberi Çin’de sinema salonlarının kuvvetli bir “dönüş” sinyali vermesi oldu.

Çin’in “yeni yıl” tatili vardı ve Warner Bros’un “Tom ve Jerry” filmi hafta sonunda bütün dünyada 33 milyon dolarlık hasılat yaptı.

Filmi izlemedim ama tanıtımını gördüm ve yazıları okudum.

“Tom ve Jerry” çizgi filmin en büyük klasiklerinden biri.

Eski filmleri hiç bıkmadan hâlâ seyrediyor ve çok gülüyorum. Bu defa gerçek karakterlerle, çizgi karakterleri bir araya getiren bir film yapılmış.

Lüks ve büyük bir otelde geçiyor.

Yine çok eğlenceliydi...

BİR KRİPTO PARA CÜZDANINA BU KADAR KÖTÜ İNSAN NASIL SIĞAR

HAZİNE ve Maliye Bakanlığı dün “kripto paralarla” ilgili bir uyarı yaptı.

Bütün dünyada Bitcoin gibi kripto paralarla ilgili endişelerin ortaya çıktığı, Türkiye’nin de buna katıldığı belirtildi.

Tesadüf ya ben de bir gece önce streaming platformlardan birinde bu konuyu işleyen güzel bir entrika ve polisiyeyi izliyordum.

Dizinin adı “Startup”... “Gencoin” adlı kripto para yazılımı yapan genç bir kızın şirketini kurma çabası etrafında geçiyor.

Miami’nin “Paralel Wall Street” denilen bir bölgesinde bankacıların, yatırım şirketlerinin, polisin, FBI’ın, yerel mafyaların ve her türlü üçkâğıdın karıştığı bir entrika...

Herkes kötü...

Dizi üçüncü sezonuna geldi. Ben birinciden başladım ve çok iyi gidiyor. İkinci sezonda işin içine Rus mafyası da girince belli ki işler daha kanlı ve feci bir hal alacak.

URLA GASTRONOMİSİ
BERGAMA TULUMU, KONYA ‘OBRUK’U ARPA ŞEHRİYE PAYELLASI VE BARBUNYA

BU hafta sonu Urla’nın yükselen bölgesi Kuşçular’ın yeni ve yükselen yıldızı olarak görülen “Teruar Urla”daydım...

Urla Şarapçılık bağlarına bakan, öteki tarafında ise ormanlarla çevrili bu yeni mekân 7 odalı bir butik otel. Ama asıl özelliğini, önümüzdeki yıllarda adını çok işiteceğimiz genç bir şefin restoranından alıyor.

Osman Serdaroğlu’nun ilginç bir kariyeri var... Yeditepe Üniversitesi’nde bilişim okumuş.

Sonra “Mutfak Sanatları Akademisi”nde 6 aylık kursa katılmış.

Sonra İtalya’da Parma’da “International School of Italian Cusine”e gitmiş. Napoli ve Sicilya’da iki Michelin yıldızlı restoranlarda çalışmış. Şimdi Urla’da kendi restoranının başında...

“Od Urla”, “Vino Locale”, “Hiç” gibi yıldızlaşmış isimlerden sonra bölgenin imajını bir adım öteye götürecek yeni bir mekân burası...

Sakin bir tasarım, müthiş açık bir mutfak... Genç aşçılar... Beni çok etkileyen müthiş bir modernite...

Ve harika hafif bir jazzy ortam.

Burada son yılların en güzel ve orijinal mönülerinden birini yedim.

İlginç bir soru: Pülümür ve Fatihte neler oluyor

ORİJİNAL MÖNÜ
BİR TÜRK BLENDİ: URLA BURRATASI

RESTORAN pandemi nedeniyle kapalı...

Ancak mutfakta herkes maskeleri ile “postkorona” döneme hazırlanıyor.

Birlikte bir arkadaş yemeği yedik. Mönü gerçekten orijinaldi.

Girişte İzmir Bergama tulumpeyniri ve Konya obruk peynirinin karışımı ile hazırlanmış çok orijinal bir antre vardı.

İkisinin blendi ortaya Türk usulü harika bir burrata çıkarmıştı ki... Gerçek burratadan daha çok keyif aldım.

“Tire çamuru” adını ilk defa orada duydum.

Çok değişik bir Tire peyniri...

Levrek karpaçyo... Artık bu bölgenin klasiği haline geldi. Çok ama çok başarılıydı.

İkinci yemek olarak arpa şehriye ile yapılmış bir paella yedik.

Tam anlamıyla “Urlalaştırılmış bir paella” idi ve çok lezzetliydi.

Ana yemek “Patates püre üzerinde derisi ile barbunya balıktı”...

Dünyada en sevdiğim balık... Ancak derisi ile bu kadar zarif servis edilebilir.

Tadı mükemmeldi...

Abartmıyorum benim gözümde rahatlıkla Michelin yıldızı alabilecek bir şef ve mönü...

Tabii ki Urla’da Urla şarabı içilir... Öyle yaptık.

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar