Kılıçdaroğlu, “Hemen seçim” istiyor. Akşener, “Erken seçim” diye bastırıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli ise seçimlerin zamanında yapılacağını belirterek sürekli olarak 2023’ü işaret ediyorlar. İktidar erken seçim tartışmalarının önünü kesmek için bir hazırlık yapıyor.
Anayasa gereği bütçenin yılbaşından en az 75 gün önce Meclis’e sunulması ve mali yılbaşından önce çıkarılması gerekiyor. O nedenle ekim ayının ortasında Meclis’e sunulacak olan bütçe, aralık ayının üçüncü haftası da kabul edilerek Meclis’ten geçecek.
Bunu bütçe takvimi vermek için yazmadım. Tam aksine erken seçim tartışmalarına ışık tutması için aktardım. Anayasa’nın 76. maddesinde, “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz” deniliyor. Bunun konumuzla ne alakası var, demeyin.
AK Parti ve MHP seçim yasası ve siyasi partiler yasası üzerinde çalışmalar yapıyorlar. AK Parti’de Hayati Yazıcı, MHP’de ise Feti Yıldız tarafından yürütülen çalışmaların bir kısmı kamuoyuna yansıdı.
SEÇİM YASASINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
1- Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli seçim barajının yüzde 7’ye indirileceğini açıkladılar.
2- Seçimlere girmek için Meclis’te grup kurma imkânı kaldırılıyor. Böylece bir gece içinde CHP’den 15 milletvekili transferiyle İYİ Parti’nin seçimlere girmesinin önünü açan düzenleme tarihe karışıyor. Genel kongreyi yapma ve Türkiye genelinde teşkilatlanma şartı ise korunuyor.
3- Daraltılmış bölge konusundaki görüş ayrılığı nedeniyle sanıyorum mevcut nispi temsil sistemine göre seçimlere gidilecek.
Seçim barajının yüzde 7’ye indirilmesi ve seçimlere girmek için Meclis’te grup kurma imkânına son verilmesi dışında çok çarpıcı değişiklikler söz konusu değil.
Ancak içerikle ilgili belli köşe taşlarını paylaştıktan sonra asıl dikkat çekmek istediğim nokta, takvimle ilgili.
ERKEN SEÇİMİ ETKİLEYECEK TAKVİM
Normalde 1 Ekim’le birlikte Meclis’e sunulması planlanıyordu. Ancak son zamanlarda muhalefetin erken seçim diye bastırması üzerine bir takvim değişikliğine gidildi. Seçim yasasındaki değişikliklerin bütçeden sonra Meclis’e sunulması bekleniyor. Yani aralık ayının son haftası. Meclis’ten geçmesi ise önümüzdeki yılın ocak sonu ya da şubat ayı olarak düşünülüyor. Peki bu ne getirecek?
Seçim yasası 2022 yılının ocak ya da şubat ayında olursa o zaman Anayasa’nın 67. Maddesi gereği 2023 yılının ocak ya da şubat ayından önce erken seçim yapılması mümkün olmayacak.
ÜÇLÜ KİLİT
Zaten Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde erken seçim kararı almak kolay değil. Ya Meclis alacak ya da Cumhurbaşkanı. Her iki durumda da hem Meclis’in hem Cumhurbaşkanı’nın görev süresi kısalmış oluyor. Parlamenter sistemde Cumhurbaşkanı erken seçimden etkilenmiyordu.
Böyle bir ikili kilit sistemi getirilmişti. Şimdi bir de seçim yasasının çıkarılmasının 2022 yılının başına kaydırılmasıyla birlikte, erken seçim söylentilerine karşı üçüncü kilit vurulmuş olacak.
İktidar erken seçim beklentisinin önünü kesmek için bu yolu tercih ediyor.
BASKETLER REİS’TEN
İNSANİ yönü en güçlü lider olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yüzünün çok ön plana çıktığını düşünmediğim için basketbol maçıyla ilgili paylaşımı ilgimi çekti.
Daha önce de fizyoterapisti Ahmet Çotuk, sabah sporu sonrası Cumhurbaşkanı’nın eşofmanlı fotoğrafını paylaşmıştı.
Ha keza Cumhurbaşkanı’nın torunu Aybike’nin kedisi ‘Pıt pıt Şeker’in gazete okurken kucağına kıvrılıp yatmasıyla ilgili fotoğraflarda da insani bir sıcaklık vardı. Cumhurbaşkanı’nın oynadığı basket maçından bölümlerin yer aldığı videonun insani tarafı beni çok ilgilendirdi.
MAÇ SIRASINDA KAPTAN
Topu alamadığı zaman, “Pas verin bakalım” diye çıkışıyor. ”Alpay bana faul yaptı” diyecek kadar da sahici. Hamza Yerlikaya’yı, “Haydi Hamza, haydi Hamza” diye teşvik ediyor, basket topunu alınca bencil davranmayıp pas dağıtımı yapıyor. Attığı pası basket yapana, “Hele şükür” derken, attığı top potaya girmeyen Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu’na, “Ne yapıyorsun Mehmet ya?” diye çıkışırken tam bir kaptan refleksi gösteriyor. Maç sırasında, “Ver Serkan’a, ver Serkan’a” diye taktik veren, top rakip oyuncunun yüzüne çarpınca “Var mı bir şeyin?“ diye soracak kadar centilmen olan, potanın altına giren takım arkadaşına, “Yap sayını, yap sayını” diye seslenen tam bir basket oyuncusu vardı karşımızda. Maç bitince de “Mehmet ben kaç yaptım?” diye sormayı ihmal etmiyor, yani maç sırasında bir Cumhurbaşkanı değil, takım kaptanı havasında.
Erdoğan’ın İETT’de oynadığı dönemlerde Fenerbahçe’ye transferi gündeme gelen iyi bir futbolcu olduğunu biliyorduk. Ama basket oynadığını ben de son paylaşımları üzerine öğrendim.
Erdoğan, kriz anlarında dahi milli maçları kaçırmayacak kadar, Tokyo Olimpiyatları sırasında sporcularımızın şampiyonluk maçlarını izlemek için saati kuracak kadar sporla yakından ilgili. Aslında o sporla ilgisinden ziyade insani yönüyle ilgili bir durum.
İNSANİ SICAKLIK
Son dönemlerde Erdoğan’ın sağlığı üzerinden bir algı operasyonu yapılmak isteniyor. Bu tür iddiaları çökertecek en büyük yanıt, basket sahasında koşan, attığı basket topu potaya giren Erdoğan görüntüsü. Ama bazen bir kare görüntü sayfalar dolusu anlatmak istediğin şeyi en güzel şekilde ifade ediyor. Bu da sanatın ve sporun gücünden kaynaklanıyor.
O nedenle, bu tür görüntüleri zaman zaman paylaşmakta yarar var. Ayrıca insani bir sıcaklık söz konusu.
Bunları niçin yazdım? Bizde siyasi kutuplaşma tehlikeli bir boyutta. Erdoğan için, ”Ölsün” diye paylaşımlar yapacak kadar bir cinnet hali söz konusu. Bir süredir yazıyorum. Sadece Erdoğan için değil, bir türküye eşlik eden, şiir okuyan, şiir yazan, bir enstrüman çalan, mahalle arasında gençlerle top oynayan, bir hafta sonu ormanda gençlerle çadır kurup kamp yapan liderlerimiz olsun istiyorum.
Dünya siyasetten ibaret değil. Ama siyaset bizde öylesine sert bir şekilde yapılıyor ki, çoğu zaman hayatın renklerini ıskalıyoruz.
ASİLTÜRK NEDEN ŞİKÂYET ETMİŞTİ
OĞUZHAN Asiltürk yaşarken başaramadığını vefatıyla gerçekleştirdi dersem yanlış olmaz. Siyasetin bu denli kırıcı olmaması gerektiğini savunuyordu. Sağlığında başaramadı ama cenazesi tüm siyasi görüşleri bir araya getirdi.
En son Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs gezisinde birlikteydik. Esenboğa Havalimanı’nın Şeref Salonu’nda meslektaşım Şebnem Bursalı ile birlikte sohbet etmiştik. Maske takmıyordu. Sonradan aşı olmadığını da öğrendim. Şebnem’le bu duruma üzülmüştük. Üzüntümüzde haklıymışız.
KIRICI SİYASETTEN RAHATSIZDI
Oğuzhan Asiltürk, siyasetin kırıcı dilinden rahatsızdı. “Herkesin siyasi görüşünün farklı olması normal. Ama Kuran-ı Kerim’de “İnananlar kardeştir” deniliyor. Bizde siyaset çok kırıcı oluyor. O nedenle ben, siyasi görüşünüz farklı olabilir ama birbirinize düşman olmayın, diyorum” demişti.
ERDOĞAN’IN ZİYARETİNDEN MEMNUNDU
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretini sormuştum. Ziyaretten memnun kalmıştı. “Cumhurbaşkanlığı forsunu kullanmadan abi-kardeş gibi görüşmeye geldi” demişti.
Yorum Yazın