27 Mayıs 1960... Türk siyasi tarihinin dönüm noktalarında biri. Demokrasi şehitlerimizi rahmet ve dua ile yad ediyoruz.
61 yıl sonra Türk demokrasisi yine ve yeni bir sınavla karşı karşıya. Yöntemleri ve aktörleri farklı olsa da hedefi değişmez bir kurgu bu.
Meşru siyaseti ve milletin tercihlerini itibarsızlaştırmayı içeren, ülkenin yönetilebilirliği iradesini sakatlamayı amaçlayan eylemler dizisi dün olduğu gibi bugün de söz konusu. Böylesi durumlar müteyakkız ve soğukkanlı olmayı, çok yönlü düşünmeyi ve birkaç adım sonrasını görmeyi gerektirir.
Halen organize suç örgütü şüphelisi konumundaki Sedat Peker'in, "İddia, İftira, İtiraf" üçgeninde şekillenen video mesaj serisi dikkatlice analiz edildiğinde...
Başlangıçta şahsi nedenler taşıdığı izlenimi veren, giderek siyaseti, hatta devlet dinamiklerini etkileme boyutuna varan nitelik değişimi dikkati çekiyor.
Bir nevi gerçeklik algısını hakim kılmaya çabalayan iddia sahibi, aynı zamanda itiraflarda da bulunduğunu gizlemiyor. Hatta dedikodu, duyum ve iftira vasıflı beyanlarını sürdürebiliyor!
Gelinen aşamada...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda net bir çerçeve çizdi. Öncelikle siyaset arkadaşlarını sahiplendi. Ardından, istikrarı zedelemeye dönük tezgahları bozacaklarını söyledi. 1990'lı yılların tablosunu günümüz şartlarına uyarlama çabalarına set çekti. Suç örgütleri, terör örgütleri ve uyuşturucu ile mücadele bağlamındaki kararlılığını bir kez daha teyit etti. Sadece keskin söylemlerle de yetinmedi. Gerek Ankara gerekse İstanbul Anadolu cumhuriyet başsavcılıklarının harekete geçtiğini kamuoyuna hatırlattı. Hem iftiraların hem de iddiaların soruşturmasının başladığını kayda geçirdi.
***
Peki, bundan sonra ne yapılabilir?
Birincisi, suç örgütü lideri profili malum Peker'in, Türkiye'ye iadesi için başlatılan girişimlerin sonuca ulaşması beklenebilir. Kendisi, yabancı servislerin tesirine girmediğini öne sürse de FETÖ tarzı kirli araçlara abanması, "Türkiye'ye yönelik operasyon kanaatini" pekiştirmiştir.
İkincisi, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun görevlendirilmesi ve geniş bir perspektiften inceleme yürütmesi seçeneğidir.
Üçüncüsü ise lekelenmeme hakkının baki olduğu ilkesinden hareketle, uygun zaman ve zeminde gerçekleşmesi muhtemel kadro değişikliğidir.
Yorum Yazın