Galiba Sabah'ı Sabah yapan en önemli unsurlardan biri de 'tüm organlarıyla' gazetecilik ruhu taşıması. Emin olun bu gazetede haberciliği, yorumculuğu sadece editoryal kadro yapmıyor. Bu köşede santral memurelerinin, temizlik personelinin ilham verdiği pek çok yazı okudunuz. Hatta geçen yıl benim yazımdaki fahiş bir hatayı bir matbaa görevlisi fark edip, son dakikada düzeltilmesini sağlamıştı. Bizim şirket şoförleriyle yaptığım pek çok yolculuktan onlar sayesinde harika bilgi birikimleri ve yorumlarla döndüğümü bilirim. Diyeceğim o ki, bizim gazetenin bahçıvanından güvenlik görevlisine, yemekhane çalışanından kat hizmetlisine kadar her bireyi fiilen olmasa da ruhen gazetecidir.
İTİCİ TUTUMLAR
İşte size yeni bir örnek: Gazetedeki elim ayağım, çözüm ortağım, sevgili asistanım Ayşe Esin Kızak geçen gün telefonda dedi ki, "Yüksel Bey, bu kez sizi bir okur olarak arıyorum. Survivor yarışmasıyla ilgili şikayet ve tespitlerim var" Ben de dedim ki, "Bizim köşenin okurları çalışkandır, bana pek iş bırakmazlar. Haydi bakalım, geç klavyenin başına ve bana güzel bir Survivor eleştirisi gönder." Yazmış... Hem de ne yazmak...
"Merhaba Yüksel bey, yıllardır çok sıkı Survivor takipçisiyim ve hiçbir zaman bu yıl olduğu kadar sıkılmadım yarışmadan... Sebeplerine gelecek olursak; öncelikle yarışmacıların yaşlarından ya da hayata bakışlarından mıdır bilmiyorum ama bazılarının son derece itici, yakışıksız tutum ve söylemleri oluyor. Hatta bir yarışmacı yine karşı takımda yarışmacı olan baş pehlivanımıza 'Zenne' diyecek kadar ileri gidebiliyor ve bu kadar tutulan bir yarışmaya da bu tür yarışmacılar bence yakışmıyor. Bazı izleyicilerin yorumlarını okuduğumda ise direkt televizyonu kapattıklarını belirtiyorlar.
Gelelim hassasiyet taşıyan aile ödülünün kaybedenlerinin üzüldüklerini bildikleri halde inatla sevinç gösterilerini abartan diğer takıma... Çok yakışıksız bir hareket. Zaten reyting uğruna üzülen yarışmacıların ve ailelerinin psikolojilerini bu abartılı sevinç gösterileri ile iyice bozmaya hiç gerek yok. Kaybeden takımın efendiliği olmasa iş farklı yerlere varabilirdi. Acaba bu sevinç gösterisi engellenebilir miydi? Evet... Sonuçta programın sunucu ve yapımcısı bu konuda yetkiye sahip. Ama işin ucunda yine reyting olduğu için yapmadı... Bence Acun Medya izleyicisini bu kadar hafife almamalı. Sosyal platformlardaki tepkilere kulak tıkamamalı. Neticede pandemi sürecinde insanların en büyük eğlence kaynağı televizyon programları ve onlar da kalitesini bozunca benim gibi izleyiciler çok sevdikleri programlardan bir anda soğuyabiliyorlar.
Son olarak Kırmızı Takım'daki Aleyna Kalaycıoğlu'nu kardeşinin özel durumundan dolayı ödülden faydalandırdılar. Ben de sormak isterim, Kırmızı Takım'daki her yarışmacı ana kuzusu değil mi? Onlar neden en azından 2 saat yerine 30 dakika yararlanmadılar ödülden? Bu olanlar reyting uğruna yarışmacı ve ailelere yapılan haksızlıktan başka bir şey değil..."
Belki de maske içindir
Geçen hafta giderek hastalık haline gelen estetik kaygılara değinirken Seda Sayan'ın burnu ile üst dudağı arasındaki mesafeyi kısalttığından söz etmiştim. Köşemizin değerli okurlarından Ramazan Budaklar her zaman olduğu gibi yine hicivle süslediği yorumuyla köşemize renk ve zenginlik katmış:
"Burnumla üst dudağım arasındaki mesafeyi kısalttırdım diyen Seda Sayan belki de maske, mesafe, temizlik kuralına uymak için estetik yaptırmış olabilir... Burunla çene arasındaki mesafe, maske ile örtülemeyecek kader büyük ise bu mesafenin kısaltılmasında 'sıhhi' fayda sağlanabilir!.. Bu operasyonlar genelleştirilip tüm vatandaşlarımıza 'kalkık burun' yaptırılmalıdır ki, maskeler burundan düşmesin! Her işe sokmaya meraklı olduğumuz burnumuzu bir türlü sokamadığımız o maskelerin içine sokmamız için bir çözüm olabilir. Görüyorsunuz, sokaklarda burunlarımız hep maskenin dışında!"
Ne demiş?
"Küçük dertlerimizi sevelim. Büyük dertlerimiz olmadığı için." (Kağıt Ev'de Aylin'in sözü)
Gaf kürsüsü
Köşemizin dostu Kamil Çetin bu kez de Tanju Çolak'ın a Spor'da sarf ettiği sözü ihbar ediyor: "Adım gibi biliyorum, Yılmaz Vural öyle bir mukavele yapmıştır ki, Erzurumspor'u kucağına oturtmuş, hatta öpmüştür."
Zap'tiye
Adalarda İBB'nin faytonculardan alıp sözde sahiplendirdiği atların akıbeti meçhul. Sucuk fiyatları düşerse anlayın ki...
Yorum Yazın