Bizim memlekette "geleneksel" diye ifade edilen pek çok faaliyetin önüne bakın, "1." diye başlar. Geleneksel olması, yıllara sari olmasını gerektirir aslında.
Turkuvaz Medya Grubu, ülkemizin önemli veya öncelikli konularının "geleneksel hale gelen zirvelerde" ele alınmasına öncülük ediyor. Enerjiden savunma sanayine, kentsel dönüşümden tarıma, dış ticaretten turizme kadar en güncel meseleler, kamu ve özel sektör paydaşlarımızın katılımı ile enine boyuna konuşuluyor.
Dün, bizim için yine heyecanlı bir gündü. Geçmişe saplanıp kalması istenen, kişiselleştirilmiş ajandalara sıkıştırılmaya çalışılan Türkiye'nin, bu suni fırtınadan sıyrılarak geleceğin dünyasına odaklanması tabii ki umut vericiydi.
Yanlış anlaşılmasın! Hemen her alanda birbirine karışan izlerin ayrışmasında fayda var. Sadece dikkat edilmesi gereken husus, "lekelenmeme hakkına saygı göstermek" olmalı. Zira hüküm vermek bizim değil, yargı kurumunun işi...
Asıl konumuza dönersek...
Ev sahipliği yaptığımız 4. Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Zirvesi, bizlere kritik ev ödevlerimizi çarpıcı biçimde hatırlattı. Önce, Enerji Bakanı Fatih Dönmez'le ufuk turu attık. Milli Enerji ve Maden Politikası'nın müellifi olan önceki Bakan Berat Albayrak'ın kulağını çınlattık.
Sonra, Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar'ın küresel trendlere dair tespitlerini dinledik.
Örneğin...
Bugün, en büyük ticaret ortağımız Avrupa Birliği, yeni "yeşil mutabakat" ile sınırda karbon düzenlemesini gündemine aldı. ABD ve Çin ise bir adım ileri giderek, ekonomide "karbonsuzlaşma" hedefleri ilan etti.
Türkiye'nin halihazırda toplam kurulu gücünün yüzde 52,5'inin yenilenebilir enerjiden oluşması, yenilenebilir kurulu gücü bazında dünyada 12'nci, Avrupa'da 5'inci sıraya yerleşmesi, son yıllardaki gayretin özeti...
Ülkemizin yıllık elektrik talebinin yüzde 45'i yenilenebilir kaynaklardan sağlanırken, bu oran Çin, Almanya, ABD, Birleşik Krallık gibi ülkelerde yüzde 17-36 arasında.
Sadece 2020 yılında yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektrik sayesinde Türkiye, 73 milyon ton sera gazı emisyonundan kaçınarak iklim değişikliği ile mücadeleye önemli katkı sunmuş oldu. 2023 yılında devreye alınması planlanan Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin üreteceği elektrik ile yıllık 35 milyon ton sera gazı emisyonunun azalacağı da göz önünde tutulmalı.
Unutulmaması zorunlu bir diğer konu da "enerji verimliliği..." Sanayi kuruluşlarımız için birim maliyette, hane halkları için evin sabit giderlerinde, tarım işletmelerinde ürün ve navlun masrafında azalma anlamına gelen enerji verimliliği ekonomimizin tamamı için gereklilik.
Günümüz dünyası... Zincir sistemiyle süreç yönetimi yapıyor, yapay zekayla, nesnelerin internetiyle çalışıyor. Mesela enerjide, karbon yakalama ve depolama teknolojilerine yoğunlaşıyor. Yeşil teknolojisi sayesinde özel bono ihraç eden ve uygun koşullu dış finansmana erişen şirketlerin sayısı artıyor.
Özetle...
Her şeyi tartışalım. Amenna. Ama enerjimizi içeride birbirimizi yemekle tüketmeyelim!
Yorum Yazın