2021 yılının ilk gündem maddesinin reformlar olması geleceğe ilişkin umutlarımı arttırdı.
AK Parti reformlarla büyüdü. AK Parti aynı zamanda reformlarla Türkiye’nin önünü açtı. Vesayet kurumlarını reformlar sayesinde geriletti. Darbelerin inşa ettiği militarist sistemden reformların şekillendirdiği Türkiye yürüyüşünü başlattı.
Bu ülkede resmi bayramlardan ve kurtuluş günlerinden daha fazla darbeler, muhtıralar tarihi olduğu hatırlanınca özgürlükler ve reformların Türkiye’nin kutup yıldızı olduğuna inanıyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yarın İnsan Hakları Eylem Planı’nı, önümüzdeki hafta ise ekonomi reformunu açıklayacak.
Hukuk reformu olmadan yapılacak ekonomi reformunun bir ayağı askıda kalırdı. Çünkü güçlü bir ekonomi için güçlü bir hukuk sistemi gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklayacağı hukuk reformu, “özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye” temasını içeriyor. Bir başka deyişle insana dokunan, insan odağı olan reformlar demek daha doğru olur.
Reform paketinin detayları Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanacak ama bir de reformların ruh ve felsefesi var. Ne yani, darbelerin ruhu oluyor da reformların olmaz mı?
GÜL: REFORMLAR SÜREKLİLİK GEREKTİRİYOR
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’le insan hakları eylem planının ruh ve felsefesini konuştuk. Adalet Bakanı Gül, hukuk reformunun perspektifine ilişkin değerlendirmeleri paylaştı.
Önce neden “özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye” temasını seçtiklerini sordum.
“Birey güçlü olunca toplum güçlü oluyor. Toplum güçlü olunca daha demokratik bir Türkiye oluyor. Toplum değişiyor. Toplum gelişiyor. O nedenle daha demokratik Türkiye hedefi sürekli devam edecek bir çaba gerektiriyor. Bir defa reformları yaptık, bu iş bitti denilemeyecek kadar kıymetli ve sürekli devam edecek bir süreç” dedi.
ERDOĞAN’IN VESAYETLE MÜCADELESİ
DÜN 28 Şubat’ın yıldönümüydü. 28 Şubat’ın bir şiir okudu diye cezaevine attığı Erdoğan bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı. Erdoğan sadece 28 Şubat mağduru değil. Başbakan olarak 27 Nisan e-muhtırasına, Cumhurbaşkanı olarak 15 Temmuz darbe girişimine karşı mücadele etti.
Erdoğan, vesayet sistemiyle sadece meydanlarda mücadele etmedi. Vesayet odaklarının koruma kalkanını oluşturan sistemle de mücadele etti. Anayasa ve yasalarda değişiklikleri yaptı. Adalet Bakanı Gül de ona işaret etti.
DEMOKRATİK STANDARTLARIN YÜKSELTİLMESİ
“Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin yolunu açmak, demokratik standartlarımızı yükseltmek için her adım attığında karşısına vesayet odakları çıktı. Ama Türkiye vesayet odakları ile mücadele ederek yol almayı başardı. Ancak yeni yüzyılda bu kazanımların korunması, kurumsallaştırılması gerekiyordu. Ayrıca sadece vesayetle etkin mücadele değil, demokratik standartların da daha ileri seviyeye yükseltilmesi gerekiyordu” diye konuştu.
Yıllarca güvenlik mi özgürlük mü tercihi ile karşı karşıya bırakıldık. Çoğu zaman güvenlik adına özgürlüklerimizi kurban ettik. Sonra bir de baktık ki, özgürlüklerin olmadığı yerde güvenlik de olmuyor.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül yeni bir parantez açtı. “Türkiye olarak tüm dünyaya ‘Biz hem terörle mücadele ederiz, hem demokratik reformları gerçekleştiririz’ diyoruz” dedi.
REFORMLAR BİR DEFALIK İŞ DEĞİL
Abdulhamit Gül özgürlük perspektifli konuştu. Reformların bir defalık bir iş olmadığının altını çizdi. “Hukuk sistemimizi uluslararası standartlara taşıyan bu reformları elbette ki vatandaşlarımız daha fazlasına layık olduğu için yapıyoruz. Hem özgürlükleri hem refahı arttırmayı hedefliyoruz. Peki şimdiye kadar bunu yapmadık mı? Yaptık. Ama daha iyinin sınırı yok. Çağ değişiyor. Çağ değiştikçe ihtiyaçlar değişiyor. Ona uygun olarak değişiklikler yapmak gerekiyor” diye özetledi.
KIZILAY’DAKİNE DE İSTİKLAL CADDESİ’NDEKİNE DE DOKUNMALI
Peki bu düzenlemeler nasıl yapılacak? Reformların hayata geçirilmesi için Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve kanun yoluyla, bir kısmı ise yönetmelik ve idare düzenlemelerle olmak üzere tam 128 düzenleme hayata geçirilecek. Adalet Bakanı Gül, “Bir kişi bile bir yanlış yapıyorsa, onu gidermek lazım. Demokrasilerin en önemli özelliği olan ‘check-balance’ sistemini korumak gerekiyor. Adalet sadece mahkemelerin verdiği adalet değildir. Aile hayatında da, imarla ilgili bir sorunda da, adalet eksikliği hissettiği hangi konuda olursa olsun, insanlar adaletin tecelli etmesi için yargıya başvuruyor. Bizim hedefimiz de bu reformlarla Kızılay Meydanı’nda da İstiklal Caddesi’nde de insanlara dokunmaktır. Onların adalet arayışlarına yanıt vermektir” dedi.
İNSAN ODAKLI REFORM PAKETİ
İNSAN Hakları Eylem Planı’nın ana temasını insana dokunması oluşturuyor. Aile ve miras hukukundan boşanmaya, mal paylaşımından, icradan malların satışına kadar... Aslında küçük görünen ama hayatımıza dokunan konular bunlar. Büyük büyük lafların edildiği reform paketleri değil, doğrudan insanın günlük yaşamını kolaylaştıracak düzenlemeler yapılması hedefleniyor.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Sadece bir alanda değil, birçok alanda insana dokunan reformlar” olarak tanımladı. Peki hayatıma nasıl dokunacak? Nasıl bir yol haritası öngörülüyor? Bakan Gül, “Sayın Cumhurbaşkanımız 2019’da Yargı Reformu Strateji’sini ilan ederek reform sürecini başlattı. Bu reformlar onun devamı olan eylem planından oluşuyor. Bunların hayata geçirilmesi için 8-10 kanun paketi çıkarılacak. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılacaklar hayata geçirilecek. Hızla idarede yapılacak olanlar düzenlemeler yapılacak” diye anlattı.
GÜL’ÜN UYARISI
Ancak Bakan Gül bir uyarıda bulunma gereği duydu. “En iyi kanunu çıkarsanız da uygulanması önemlidir. Siz en iyi kanunu çıkarsanız da adam annesini katlediyorsa, kadın cinayeti işleniyorsa asıl zihinlerde reform yapmak gerekiyor. Ama netice itibariyle bu bir yol haritasıdır” dedi.
REFORMLAR ANAYASA İLE TAÇLANDIRILMALI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, reform paketiyle ilgili ilk mesajını verirken, darbelerden arınmış yeni ve sivil bir anayasa çağrısı yapmıştı. Erdoğan, “Tercihimiz tüm siyasi partilerin bu sürecin içinde yer almasıdır. Bunun için sonuna kadar samimi gayret göstereceğiz” demişti.
Erdoğan’ın yeni anayasaya bu denli vurgu yapmasının iki nedeni var.
1- Reform paketiyle ilgili olarak yapılan çalışmalarda görüldü ki, işin ucu bir yerde geliyor, anayasaya takılıyor.
2- Erdoğan, Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye’ye darbe anayasası ile yönetilen ülke olma ayıbından kurtarmak istiyor. “Türkiye, tarihinde ilk defa sivil bir anayasa hazırlama ve gerçek bir özgürlük ortamında milletin takdirine sunma şansına kavuşmuştur. Milli iradenin gücünü yansıtacak yeni anayasamızın, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı için belirlediğimiz hedefleri taçlandıracağına inanıyorum” demişti.
ANAYASAYA ÖZEL VURGU
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın reform paketini açıklayacağı toplantıda, yeni anayasa çağrısını özel bir çerçeveye oturtması bekleniyor. Erdoğan’ın, hiçbir önşart ileri sürmeden siyasi partileri, STK’ları, üniversiteleri, baroları ve bu konuda bireysel çalışması olanları yeni anayasa için birlikte çalışmaya davet etmesi bekleniyor.
Erdoğan reform paketini duyurduğu konuşmasında, “Buradan siyasi partilerimize, akademisyenlerimize, üniversitelerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, medya mensuplarımıza, velhasıl tüm fikir ve aksiyon insanlarımıza çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin, hep birlikte yeni anayasa konusundaki tekliflerimizi yıl içinde hazırlayalım ve tartışmaya başlayalım. Kimseyi dışarıda bırakmadan bunları milletimizle paylaşalım. Cumhuriyetimizin 100. yılını darbe anayasası ile değil yeni bir sivil anayasa ile karşılayalım” demişti.
DEMOKRASİNİN TAÇLANDIRILMASI
Yeni anayasa, reformların anası olacak.
İktidar ve muhalefet arasındaki dengeye bakınca bu matematiksel olarak pek mümkün gözükmüyor.
Ama yeni anayasa bir matematik konusu değil, Cumhuriyet’in yüzüncü yılında demokrasinin taçlandırılması olmalı.
Yorum Yazın