Sezgin Baran Korkmaz'ın Avusturya'da yakalanmasının ardından eski dosyalar ortalığa döküldü. Borajet meselesi de… Bir süredir yazılıp-çizilenleri izliyorum. Herkes bir şeyler anlatıyor. O dönemde bu konuya kafa yormuş biri olarak benim de epeyce anlatacaklarım var.
2017 Aralık ayıydı. Yani Borajet'in satışından bir yıl sonra… Borajet'i SBK'ya satan, ABD'de yaşayan Yalçın Ayaslı, Mega Varlık'la ilgili suç duyurusunda bulunmuştu. Dilekçede, 2016 ortalarından itibaren Borajet'in değerini ve kendi itibarını sarsmaya yönelik kampanya yürütüldüğünü, bu sayede şirketi bilabedel satmak durumda bırakıldığını anlatılıyordu. Söyledikleri ilginçti. Çünkü, o dönemde SBK da Yalçın Ayaslı'yı FETÖ'cülükle suçluyordu. Hatta, 2016'da 15 Temmuz'daki hain darbe girişiminden sonra gazetelerde, internet sitelerinde sayfalarca Ayaslı'nın FETÖ'cü olduğuna dair haberler yayınlanıyordu. Gerekçe olarak da FETÖ'ye yakın iki isimle (Faruk Bayındır ve Halil İbrahim Koca) ortaklığından bahsediliyordu. Ayaslı'yla görüşmek istedim, mail üzerinden sorular gönderdim, cevaplarını da haber yaptım. Açıklamasında 2012'de o isimlerle ilişkisinin kalmadığını söyledi.
Doğru mu söylüyordu?
Söylediklerini teyit etmek için 'her gazeteci'nin rahatlıkla girebileceği Ticaret Sicil Gazetesi'nde basit bir tarama yaptım. Hakikaten de öyleydi. 2007'de Ayaslı, Adana merkezli OvaAir'i almıştı. (2004'te kurulan OvaAir'in, ilk sahipleri Mehmet Edeman ve Mevlüt Dabak. 2007'de şirketin ortaklık yapısı değişiyor. 99 hissesi Halil İbrahim Koca'ya, 1 hissesi de Faruk Bayındır'a geçiyor.) Kasım 2007'de OvaAir'in adı Borajet oluyor. Ayaslı o dönemde Borajet'in 1996 hissesini eline alıyor. 1'er hisse de Halil İbrahim Koca, İbrahim Faruk Bayındır, Bülent Yaren ve Tevfik Yalçın Koca'da kalıyor. 2008'de şirketin ünvanı değiştiriliyor. 11.02.2008 tarihinde Yalçın Ayaslı, şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili hale geliyor. Genel müdürlüğe Kadir Peker'i atıyor. Ağustos 2008'de Faruk Bayındır yönetim kurulundan istifa ediyor. Aynı yıl eylülde de hisselerini devredip, şirketten ayrılıyor. Yani 2008'de Faruk Bayındır'ın şirkette hukuki ve fiili bağı kalmıyor. Fakat Halil İbrahim Koca'nın sembolik olarak hissesi devam ediyor. Onun şirketle bağı 28 Ağustos 2012 tarihinde tamamen sonlanıyor. Yani, Bayındır-Koca ikilisinin Borajet'le bağı 2012 itibarıyla tamamen sonlanıyor. Fakat, tam 4 yıl sonra (Borajet SBK'nın eline geçmeden birkaç ay önce) Borajet-FETÖ algısı yapılıyor. Tuhaf değil mi?
Neyse, o dönemde Ayaslı'nın iddialarına göre, şirketteki herkes SBK tarafından satın alınıyor ya da tehdit/şantajla kendi lehine konuşmaya zorlanıyor. (ABD'deki soruşturma dosyalarında, Finans Müdürü Zahide Üner'in SBK'nın tarafına geçmediği için tecavüzle tehdit edildiğine dair ifadeleri var.) Sonrası Hollywood filmi gibi... Hatırlarsınız, Şubat 2019'da Marmaris'te iki kritik FETÖ'cünün kaçacağı iddiası üzerine Dalaman Havalimanı'nda bir operasyon yapılıyor. Bir anda devletin resmi ajansı olan Anadolu Ajansı da dahil her yerde Zahide Üner ve FETÖ'nün emniyet imamı Osman Karakuş'un birlikte yurtdışına kaçacakken yakalandığı haberlerini geçiyor. Sonra ajansta Karakuş'un yakalanmadığına dair düzeltme yayınlanıyor. Ama ne hikmetse, kimse o detayları sorgulamıyor. Üner bir süre yatıp çıkıyor. Olaydan birkaç ay sonra Emniyet'ten bir dostum da Üner'e FETÖ iddiasıyla yakalandığı dönemde kumpas kurulduğunu anlatıyor.
Nasıl ama!
Film gibi değil mi?
Yorum Yazın