Ya bu herifler gazetecilikten anlamıyorlar, ya da ben anlamıyorum.
Öyle ya, iki elleriyle bir gazeteyi sattıramayıp batıranlar mı daha iyi bilir bu işi yoksa biz mi?
Sabah sabah Internet sitelerinde geziniyorum...
Bir manşet: "İstanbul'da seçim heyecanı başladı!" İçim hop etti.
Tövbe ıstağfirullah... İkide bir temcit pilavı gibi koyup kaldırdıkları "erken seçim" olmakta da biz mi atladık?
Okudum: Meğerse "İstanbul'un bazı ilçelerinin bazı mahallelerinde" muhtar seçimi varmış. Ara seçim.
Köyde önemli sayılan muhtarın, büyük şehir mahallesinde hiçbir anlamı yoktur.
Bizim muhtarı ben tanımıyorum, "ikametgah senedi" falan çıkarttıracak olmadığım sürece de tanımama gerek yok.
Ama Kılıçdaroğlu iktidara gelir de kendisine bir "özel kalem müdürü" tahsis ederse belki onunla tanışırız. Hem böylece aylak gezen mahalle delikanlılarından birine de iş bulunmuş olur.
Bu çocuk muhtarın değerli vaktini korur ve gözetir, bizim gibi lüzumsuz adamların çarçur dertleriyle uğraşıp kendini paralamasına engel olur.
***
İstanbul'un nerelerinde yaşanıyormuş bu büyük heyecan?
14 mahallede.
Bayrampaşa Vatan Mahallesi, Kağıthane Telsizler Mahallesi (hani Kılıçdaroğlu'nun "Kağıttepe" sandığı belde), Güngören Sanayi Mahallesi vb.
Eh, bunlar İstanbul sayılıyorlar.
Bizim bildiğimiz İstanbul'dan da örnekler yok değil: Asmalımescit, Kalyoncukulluk, Feriköy, Mecidiyeköy falan.
Bundan ne gibi bir heyecan duyulabilir?
Bu heyecan verici bir olaysa niçin bugüne kadar hiç heyecanlanmadık muhtar seçimlerinde?
Yani bizim buralarda "halkı sömüren zalim ağa ve gerici imamla ittifak kurup devrimci öğretmeni ezecek" gaddar muhtara hiç rastlanmadı da...
Bir mahalleden başka bir mahalleye gittiğimiz zaman da muhtarın evinde kalacak değiliz ki bize tavuk kessinler, yumurta kırsınlar, pestil ıslatsınlar, döşek sersinler...
Heyecanı ara ki bulasın.
Ya bizim içimiz geçmiş, artık Serenay bile heyecanlandırmıyor.
Ya da gazetecilikten anlamıyoruz.
***
AL BU DA "BLACK EAGLE"
"Sosyal medya" adı verilen psikopat yatağı aynı zamanda her türlü dıngıllığa da kucak açıyor.
İngiltere'nin eski Ankara büyükelçisi Richard Moore...
Emekli olduktan sonra MI6'nın başına geçmiş...
Ankara'da ne işlerle meşgul olduğu da anlaşılıyor.
Bu adam ateşli bir Beşiktaş taraftarıymış.
Allah Allah, bir İngiliz gizli servis mensubunun Beşiktaş'la ne "ünsiyeti" olabilir yahu?
Her neyse, sosyal medyada sarı-kırmızı kravatıyla bir resmi yayınlanmış.
Çok sayıda Türk takipçisi varmış!
Binlerce yorum yapılmış!
Beşiktaşlılar çok bozulmuşlar.
Moore bir açıklama gönderince mesele aydınlanmış:
Meğerse sarı-kırmızı, adamın tuttuğu Marylebone Kriket Kulübü'nün renkleriymiş!
Sakın James Bond da Fenerli çıkmasın şimdi?
"My club is Fener... Fenerbahçe..."
Peki bizim müsteşar kimi tutuyor, Arsenal mi Liverpool mu?
Yorum Yazın