Geldik dayandık 99'a!
Nereden bakarsan bak, 99 o kadar büyük bir anlam taşıyor ki!
Koskoca 99'luk tesbih bitti, geldik dayandık imameye!
Parmağımızı bir kıpırdatmada, parmağımızın ucuna gelecek olan imame!
Yani, 100!
İmameden sonra tekrar 1'den başlayacağız ve bir daha da 99'u görmek nasip olmayacak! Allah bilir elbette, lakin ihtiyar dünyanın hikayesi böyle diyor, istisnalar kaideyi bozmaz!
Yani, ne ikinci 99'u ne de 100'ü gören vaki değil!
Süleyman Peygamber 500'ü görmüş, ama o Süleyman Peygamber!
Değil kendi cinsi, kuşların dilini bilen Süleyman Peygamber! ( En'am Süresi 84)
Biz 99'u gören nesil, daha aynı cins, aynı ırk, aynı kardeşler hala anlaşamıyoruz, onu da geçtim daha alfabemizde ittifak edemiyoruz!
Daha dünyanın en geniş coğrafyasına dağılmış, tarihten çıkarıldıkları takdirde dünya tarihinin yazılamayacağı Türk Milleti birbiriyle anlaşamıyor, Türk coğrafyasında yolunu bulamıyor!
Ne acı değil mi...?
İşte, bu bizim acı gerçeğimiz!
Geçenlerde Türk Filmleri Haftası münasebetiyle, Tanrı Dağı'nın eteklerine Türkistan diyarı Almatı'ya gittim. İki diyarın çocukları birbirleriyle İngilizce, o diyarın çocukları ise kendi aralarında Rusça konuşuyorlar, aynı ortamda Fransız konsolosu da sırıtarak etrafı süzüyor!
Dayanamadım, bir dakika kardeşler, önce herkes kendi lehçesinde konuşsun, anlaşamazsanız başka dil ile anlaşırsınız, bir deneyin Allah aşkına, dedim. Aradan 10 dakika geçmedi, Kazak Türk'ü kardeşimle Anadolu Türk'ü kardeşim basbayağı anlaşıyorlardı!
İşte o anda, merhum Gaspıralı'nın, "Dilde birlik, fikirde birlik, işte birlik" sözünün acı gerçeği ile yüz yüze kaldım!
Kendimi dışarı attım yürümeye başladım, yolumu kaybetmişim, ama hiçbir tabelayı okuyamadım, mecbur kaldım Çiçek Mangal Restoran zincirinin sahibi Ahıska Türk'ü Nevruz Günesev kardeşimi aradım da konum attığım noktadan beni aldı.
Konumumu Rus Telegram uygulamasından yolladım, Nevruz kardeşim de beni Yandex uygulamasından buldu!
Türkiye'ye döndüm, güzel ülkemde Harf Devrimi tartışılıyordu!
ABD menşeli Twitter 'da merhum Halil İnalcık Hocaya atfedilen bir espri çıktı karşıma, kendisine, "Hocam ben dedemin mezar taşını okuyamıyorum" diyen doktora öğrencisine Hocanın, " Oğlum, senin dedenin mezar taşı var mı ki?" cevabı! Devamında da Hocanın, " Oğlum senin dedenin mezar yeri belli değil, ya Çanakkale ya Yemen ya Trablusgarp...!" sözleri!
Farzedelim ki, bir gecede cahil bırakıldık, o devirde nüfusun okuma yazma bilen oranı % 4 hadi olsun % 20! Bugün nüfusun neredeyse %100' ü cahil kalacak ve bizlerin hiç olmazsa okuyabildiğimiz dedelerimizin mezar taşları var!
Beyler, bu ülkede 81 ilde 209'un üzerinde üniversitemiz var!
Biz asıl, Turan hayalleri kurduğumuz bugünlerde, Turan Coğrafyası'nda yolumuzu bulacak alfabeyi konuşsak da hevesimiz kursağımızda kalmasa...
Ah, Doç. Dr. Mehmet Fatih Doğrucan kardeşim ah!
Kim mi?
Haftaya Pazartesi inşallah!
Acısı daha çok taze!
Ruhu için Fatiha ...
Yorum Yazın