Adam, belediye otobüsüne binmiş, otobüs tıklım tıklım dolu olduğu halde herkesi yara yara otobüsün en arkasına kadar gitmiş. Tabii bu durumdan rahatsız olan yolcular adama kızıp söylenmişler. Bunun üzerine şoför de adamı ikaz etmiş.
Adam çok sarhoş olduğundan bu ikazlara kızmış ve bağırmaya başlamış.
-Heeeyt ulan! Ne bağırıp duruyorsunuz? Ne biçim arabaya binmişim yahu? Öndekilerin hepsi namusuz, ortadakiler şerefsiz ve haysiyetsiz, arka taraftakiler ise alçak ve şahsiyetsiz! Diyerek bağırır.
Bunu duyan iri kıyım şoför anında acı bir fren yaparak durmuş. Hemen arka tarafa giderek sarhoş adamın gırtlağına yapışmış ve:
-Ulan....! Şimdi bir daha söyle bakalım, kim şerefsiz, kim namusuz, kim alçak ve şahsiyetsiz? Diye bağırmış.
Sarhoş şöyle bir göz ucuyla otobüsteki yolculara göz gezdirdikten sonra cevap vermiş:
-Ne bileyim abi..! Öyle bir fren yaptın ki hepsi birbirine karışmış!
ÇIK ÇIKABİLİRSEN
Dostlarım, hangi birini anlatayım, hangi sorunu dile getireyim? O kadar ülke sorunları çoğaldı ki, öncelik yapmanın bile çare olmadığını düşünüyorum. Her şey birbirine karışmış halde.
Ekonomi alt üst olmuş, insanlar kuru ekmeğe bile ulaşamayacağı endişesiyle yaşamaya çalışıyor. Kurlar füze gibi tavan yaptı bile diyemiyorum. Tavan da bir son haldir. Oysaki kurlar aldı başını gidiyor, nerede duracağı da belirsiz gibi. Diyeceksiniz ki insanların çoğunluğunun Doları, Euro’su yok. Olanların servetine servet katıyor, paraları durduğu yerde artıkça artıyor. O da nüfusun yüzde üçünü geçmiyor. Gerisi perişan. İhtiyaç maddelerine bile yetişemiyor, iki ekmeğin birinden bile vazgeçiyor. Kısaca halk perişan ve belirsizlik altında ezildikçe eziliyor. Tüik enflasyonu %20 açıklıyor, hükümet yeniden değerleme oranını %36, muhtemel büyüme oranımızda %9’un üzerinde çıkartılacak. Büyümeden vatandaş pay alamadığı gibi, enflasyonunun da “elli”nin üzerinde olduğu gerçeğini herkes biliyor. Kimse kimseyi aldatmasın, hesap günü var, sandığın konulacağı gün var. Herkes herkese notunu verecek.
SIRADA SUUD KRALI MI VAR?
Yine her şey birbirine karışmış halde. Birleşik Arap Emirliği’nin sövmediğimiz tarafı, dövmediğimiz yanı kalmamıştı. 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki güçlerden birisiydi. Yani, dış güçlerden biriydi. Halılar sererek askeri törenle karşıladık, tören birliğimizi selamlattık, denetlettik. Her şeyi birinci sınıf yerine getirdik. İyi de bunların haince davranışını hangi hukuk, hangi mahkeme temize çıkardı? Ak’landı da bizim mi haberimiz olmadı? Neden suçladık, neden akladık? Bunu da dış güçlerin yaptırdığına bizi inandırsanız ya? Kimseyle sorunlu olmayalım, “yurtta sulh, cihanda sulh”un kesinlikle taraftarım. Dünyayla sorunlu olmayalım, komşularımızla sıfır soruna kimse karşı değil. Ama lütfen “sonradan bakacağımız yüze de tükürmeyelim” Yok, BAE’leri suçlu, darbenin arkasında vardı tezi doğruysa, sonuna kadar da uluslararası hukukla hakkımızı arayalım. 10 Milyar Dolar yatırım taahhüdüne de “fit” olmayalım. Demek ki bu tezi emsal aldığımızda, Suudilerle de yakında bir karşılama töreni hazırlığı içindeyiz? Yanılıyor muyum?
Yorum Yazın