Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Üyesi sıfatı taşıdığı hâlde, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın düşüncelerine, AK Parti’nin politikalarına ve Cumhur İttifakı’nın ilkelerine öteden beri tamamen zıt açıklamalar yapan Bülent Arınç çekirge misali bir sıçradı, iki sıçradı ama üçüncü sıçrama sonrası kendi finalini yaşadı. Son televizyon programında âdeta kendi ipini kendi çekti. Bülent Arınç’ın ruhuna giren bir PKK-FETÖ virüsünün varlığı tartışılmaz bir gerçektir. Öteden beri onlara hep merhametli olmuş, kanlı yüzlerini gizlemeye çalışmış, onları masum göstermek için hiçbir cümlesini esirgememiştir.
Haber Türk ekranlarında terörist Demirtaş ve bölücülerin sponsoru olarak bilinen Osman Kavala için tahliye istemesi, terör örgütü PKK-FETÖ hakkında karar veren yargı mensuplarını tehdit etmesi, terörist Demirtaş’ın teröristlerin hayatını anlattığı kitapları “Selahattin Demirtaş’ı tanımak veya onu yargılamak için onun yazdığı ‘Devran’ isminde kitap var. Ne olur onu alıp okuyun. Belki Selahattin Demirtaş hakkındaki kanaatinizi değiştirmeyeceksiniz ama Kürtler ve Kürtlerin yaşadığı travmalar üzerinde kafanızda çok şeyler değişecek” şeklinde önermesi, Kürtlerin temsilcisini HDPDemirtaş olarak gören açıklamalar yapması bardağı taşıran son hamleleri olmuştur. Bu televizyon programından bir gün sonra da “Türkiye’deki muhalefeti destekleyerek Erdoğan’ı devireceğiz” diyen ABD’nin yeni Başkanı Joe Biden’ı kahramanlaştırarak kutlaması tam tüy dikme olmuştur.
Bülent Arınç’ın açıklamaları Cumhur İttifakı bünyesinde çok büyük tepkiyle karşılanmıştı. Önce Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok sert açıklamaları oldu. Daha sonra da MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Bülent Arınç’ın maskesini tamamen düşüren sert açıklamaları oldu. Bülent Arınç için artık bir kurtuluş ve çıkış yolu kalmadığı için istifa etmek zorunda kaldı. Zaten gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, gerekse MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin tonu çok sert açıklamaları sonrası Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Üyesi sıfatını artık taşıması mümkün değildi.
Bülent Arınç’ın açıklamaları, Cumhur İttifakı’nın ruhuna, ilkesine, mücadelesine tamamen zıt olduğu gibi, CHP’nin başını çektiği “zillet ittifakının” zihniyetine çok uygun olmuştur. Zaten “zillet ittifakının” tamamı Bülent Arınç’a destek vermiştir. Son olarak HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Bektaş “Demirtaş ve Kavala etrafında bu tartışma yürüyor ama hepsinin derhal bırakılması gerekiyor. Arınç’ın söylediği bir sözün altına da imza atmak istiyorum. Herkes Devran’ı okusun” açıklamasını yaparak, Bülent Arınç’ın kimlerin gözdesi olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Bülent Arınç’ın istifa açıklamasındaki ifadeleri de tuhaftır. Mesela diyor ki: “Yasin Börü’nün katilleriyle, 15 Temmuz şehitlerimizin katilleri FETÖ ile yan yana gösterme gafletine kadar gitti. Asla bu ithamları kabul etmiyorum ve reddediyorum. Börü için döktüğüm gözyaşı da terör örgütleri FETÖ ve PKK’ya yönelik sözlerim ve tavrım da bellidir.”
Kobani olaylarında, HDP’nin resmi sayfasından yayınladığı açıklamayla HD(P)KK’lıları sokağa dökerek insanların öldürülmesinde, ortalığın yakılıp yıkılmasında baş azmettiricilik yapan terörist Demirtaş değil mi de Bülent Arınç bu açıklamayı yapabiliyor?
Yasin Börü başta olmak üzere toplam 53 kişinin öldüğü Kobani olaylarını ateşleyen terörist Demirtaş değil miydi?
Yasin Börü’nün azmettirici katili terörist Demirtaş iken ona tahliye istiyorsan zaten kendin “Benim safım PKK safı” demiş oluyorsun… Börü için sözde gözyaşı döktüğünü söylüyor ama onun katili için de tahliye istiyor.
Bülent Arınç “FETÖ ve PKK’ya yönelik sözlerim ve tavrım da bellidir” derken çok haklıdır. Yıllardır bu terör örgütlerine karşı sözleri ve tavırları ortadadır. Çünkü hep onlara sahip çıkmıştır.
Bülent Arınç, Fethullah Gülen’le olan ilişkisini “Biz, bu süreç içerisinde kendisini yakinen tanıdık. O da bizi sevdi. Öyle düşünüyorum. Hatta o zaman bekârdım, annemle birlikte kalıyordum. Annem rahmetli kendi elleriyle yemek hazırlar, cuma günleri vaazdan sonra kendisini alır evimize davet ederdik. Bir küçük dost grubuyla birlikte yemekler de yerdik” şeklinde açıklamış birisidir. FETÖ ile gerçekten çok sıcak, samimi ilişkileri olan yani Fethullah Gülen’in dizinin dibinde büyümüş biriydi.
Bülent Arınç terör örgütü PKK konusunda da ilgisini, desteğini hiç eksik etmemiştir. Başbakan Yardımcısı, TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Üyesi iken yaptığı birçok açıklama terör örgütüne âdeta yardım ve yataklık içeriyordu. PKK’nın kurucularından teröristbaşı Sakine Cansız öldürüldüğünde ardından ağıt yakan da oydu. Terör destekçisi olan HDP’li belediyelere kayyum atanmasına karşı çıkan da oydu. Bölücü teröristlere sahip çıkan Canan Kaftancıoğlu’na verilen cezaya öfke duyan da oydu. Teröristbaşı Öcalan’a abdestli, namazlı adam imajı çizmeye çalışan da oydu.
Yani Bülent Arınç hayatının hiçbir döneminde PKK ve FETÖ’ye karşı mücadele vermedi, sadece onlara destek verdi. 846 kişinin azmettirici katili terörist Demirtaş için istediği tahliye, bu terör destekçiliğinde zirve olmuştur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “terörist” olarak nitelediği Selahattin Demirtaş’a tahliye isteyen Bülent Arınç görevinden istifa ederek hem AK Parti hükümetini, hem de Cumhur İttifakı’nı rahatlatmıştır. Böyle birisinin varlığı yüzünden Cumhur İttifakı sürekli sabotaja maruz kalıyordu. Cumhur İttifakı hainlerle mücadele ederken, Bülent Arınç hainlerle sarmaş dolaş oluyordu. Artık ona dayanılacak hâl ve manzara kalmamıştı.
Oysa MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, Bülent Arınç’ı geçtiğimiz yıl “Türkiye’yi sıkıntıya koyacak davranışlarda artık Bülent Arınç bir kenara oturmalı ya Bursa’ya, ya Manisa’ya yerleşmeli. Şunu da söylüyorum, Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ise Yüksek İstişare kavramına uygun hareket etmeli“ sözleriyle uyarmıştı. Ama Bülent Arınç yine bildiğini okudu… Ve sonuçta da rencide ve rezil olarak çekip gitti… Bize de gözün aydın Türk milleti demek düşer…
Yorum Yazın