Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Hayal değil, gerçek

Milli muharip uçağımız için üretici TUSAŞ'ın CEO'su Temel Kotil geçen hafta "Kaan'ı hangarda zor tutuyoruz" dedi. Göklerdeki yeni gururumuz belli ki çok yakında karabasan olarak Türkiye'nin düşmanlarının rüyalarına girecek. Ama süpersonik hızla gelişen uçak sanayimizin yeni bombasını perşembe akşamı Beyaz TV'deki Ne Var Ne Yok programından öğrendim.
Mete Yarar ile Türker Akıncı programda Anka 3 insansız savaş uçağını tanıttılar. Bu bir SIHA değil, muharip uçağın insansız versiyonu. Bayramdan sonra havada olacak. Ses hızında uçuyor ve radara yakalanmıyor. Dikey çıkıntıları olmadığı için hiçbir sistem tarafından algılanamıyor. Yamyassı, uçan bir kanat... İstenirse yerden, istenirse Kaan'ın pilotu tarafından havadan idare edilebiliyor. Yani bir pilot kendi idaresinde bir filo ile havalanabiliyor.



Şimdi sırada bir de Süper Şimşek var. O da test uçuşlarına başlamak üzere... Kendini radarlara F16, F22 ya da Mig gibi tanıtan, yani elektronik olarak büyük uçak taklidi yapan minicik bir uçak. Peki bu ne işe yarıyor? Önleme yapmak için havalanan iki düşman uçağı, radarlarında 15 F16'nın üzerlerine geldiği hissine kapılınca kaçacak delik arıyor. Süper Şimşek, gerektiğinde silah yüklenip intihar dronuna da dönüştürülebiliyor.
İzlerken aklıma Almanya'dan arabanın bagajında ütü tahtası getiren rahmetli babam geldi. Çünkü 50 yıl önce onu bile üretemiyorduk. Aynı günlerde ABD bize ambargo koyup uçak lastiği göndermediği için savaş uçaklarımız hangarlardan çıkamıyordu. Bu sözü bu aralar benden çok duydunuz ama başka tarifi yok: Nereden nereye...
Rahat uyu Atam, parmağınla gösterdiğin o göklerdeki istikbal, şimdi parmağımızın ucunda...

Son kurban: Gazeteci
Hatalı estetik operasyonlarının son kurbanı, çok yakından tanıdığım, uzun süre birlikte mesai yaptığım gazeteci arkadaşım Esin Övet oldu. Hatalı yapılan kaş kaldırma operasyonu sonrasında bir gözünü kaybedecek duruma geldi.
Esin iyi araştırmacıdır. Kendini de öyle merdiven altı kliniklere kolay kolay teslim etmez diye düşünüyorum. Belli ki burada uzmanın hatalı bir uygulaması söz konusu. Çünkü zararlı kimyasal, gözünün içine kaçmış.



İnce eleyip sık dokuyan gazeteciler bile mağdur ediliyorsa, işin hukuki kısmı eksik bırakılıyor demektir. Hem denetimler artmalı, hem de estetik uygulamalar kapsamlı esaslara bağlanarak, ihlaller ağır şekilde cezalandırılmalı.
Geçmiş olsun Esin'im, dualarım seninle...

Kafes dövüşü mü dediniz?
Dünya bir haftadır iki multi milyoner Elon Musk ile Mark Zuckerberg'in kafes dövüşü randevusunu konuşuyor. Ama sadece iki zengin arasında değil, büyük rekabete girişen Twitter ile Facebook arasında da geçecek.
Garibime giden ise sözde dahi olarak bilinen, teknolojik girişimleriyle eşine az rastlanır bir ticari zeka örneği veren iki "yürüyen beynin" kozlarını paylaşmak için satranç ya da bilgisayar oyunu yerine şiddetin, vahşetin katmerlisinin yaşandığı kuralsız kafes dövüşünü tercih etmeleri...
Sahi ya, adam başı 250 bin dolar ödeyen 5 zengin de canları pahasına Titanik'e dalmıştı değil mi? Sanırım çok paranın önemli bir yan etkisi var: Ölümüne tatminsizlik...

Gaf kürsüsü
Atv'deki Milyoner'in yarışmacısı, "Buzdolabı almak isteyen kişi hangisine dikkat eder?" şeklindeki soruya "İki kapılı" yerine "Davlumbazlı" cevabını verince ilk soruda elendi.

Zap'tiye
Hindinin Türkiye'den geldiğini sanan Avrupalılar ona "Turkey" ismini verdi. Bizimkiler ise onun Hindistan'dan geldiğini sanıp, "Hindi" ismini layık gördü. Hintliler ise Peru'dan geldiğine inanıp "Peru" dediler. Bu işi çözse çözse Müge Anlı çözer...

Ne demiş?
Prof. Nihat Hatipoğlu'nun Atv'deki programında sokaktaki vatandaşa "Peygamberimize neyi şikayet ederdiniz?" diye soruldu: Bir kadın en doğru cevabı verdi: "Ona şikayette bulunacak yüzümüz mü var?"

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar