Şaşırmayın, vallahi öyle... Seren Serengil, derbiden önce verdiği bir röportajda müthiş bir kehanette bulundu. Önce Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç'a seslenerek, Teknik Direktör Pereira'nın görevden alınmasını istedi. Ardından kadro ve taktikle ilgili olarak Mesut Özil'in fikrinin alınmasını tavsiye etti. Ardından o müthiş kehaneti geldi:
"Şartlar ne olursa olsun, Fenerbahçe Galatasaray'ı yenecektir. Fenerbahçe derbi maçlarına ayrı bir havayla, motivasyonla çıkıyor. O yüzden pasını siler Fenerbahçe, rahat yeneriz. Fenerbahçe en kötü halinde bile Galatasaray'ı yenmiştir. Galatasaray maçları söz konusu olduğunda cebimizde silah olmasa da sapanla vururuz. Yani yeneriz. İlk golü Galatasaray atar. Fenerbahçe maçı 2-1 kazanır."
Spor yorumcusu geçinen Rasim Ozan Kütahyalı'nın Seren'den periyodik olarak ders almasını tavsiye ediyorum. (Bkz: Gaf Kürsüsü)
Sözün bitemediği yer
Pazar gecesi bizim derbi bittikten sonra Fransa'da haftanın maçı Lyon-Marsilya karşılaşması için BeinSports ekranı karşısına geçtim. Daha maçın ikinci dakikasında korner atmak için köşeye giden Marsilyalı oyuncu Dimitri Payet'in kafasına tribünden atılan dolu bir plastik su şişesi isabet etti. Payet bayıldı. Hakem oyunu tatil etti. Takımlar soyunma odasına yollandı ve Fransa Futbol Federasyonu'nun kararı beklenmeye başlandı. Ama o dakikalarda en çok terleyen ne Federasyon yetkilileri ne Marsilyalı yöneticiler ne de hakemdi. En zor durumdaki kişi, maçı anlatan Yalçın Çetin'di. Yılların deneyimli spikeri dile kolay tam 1 saat 45 dakika boyunca mikrofon başında kaldı ve 'oynanamayan maçı' anlatmaya çalıştı.
Neyseki genel kültürü, kelime haznesi ve tecrübesi fazlaydı da bu süre içinde yayının sürmesini sağlayabildi. Sonunda maçın iptal edildiği açıklandı da Çetin kurtuldu. Bize de boş sahayı 1 saat 45 dakika gibi rekor bir süre boyunca anlatmaya çalışan Yalçın Çetin'i alkışlamak düştü.
Fenomen neye denir?
Fenomen son zamanlarda en fazla kullandığımız kelime haline geldi. Fenomen dizi, fenomen yarışma, sosyal medya fenomeni gibi... Bu hafta Atv'nin sevilen yarışması Kim Milyoner Olmak İster'deki bir soru da bununla ilgiliydi. "Fenomen kelimesinin eş anlamlısı hangisidir? a) Şöhret b) Bilgi c) Olay d) Işıltı" Doktor yarışmacı önce seyirci jokerini kullandı. Stüdyodaki seyircilerin yüzde 62'si "Şöhret" dedi. Yarışmacımız "Benim aklımdaki cevap da oydu" diyerek, 'a' şıkkını tercih etti ve elendi. Çünkü fenomenin doğru karşılığı 'olay'dı.
Yaşadıklarımızdan ötürü fenomeni tamamen şöhretle ilişkilendirmemiz de bizim adımıza incelenmesi gereken bir fenomendi.
Binnur Kaya sıkmadı mı?
Sakın ola ki hayranı olduğum Binnur Kaya'nın oyunculuğunu küçümsediğim filan sanılmasın. Haşa çarpılırım vallahi!.. Ama Kırmızı Oda'yı ne zaman izlesem, bizim psikiyatrımızı masasında hep aynı ifade ve aynı tonlama ile konuşurken görüyorum. Aynı müşfik bakışlar, aynı tür olumlamalar, hep alttan almalar, hep aynı samimiyetsizlikteki antidepresanlı gülüşler... Ve sesinde o tekdüze belgesel seslendirmesi tonu...
Tabii ki bunda Binnur Kaya'nın bir suçu yok. Senaryo öyle yazılmış, yönetmen de öyle oynamasını istiyor. Ama sırf karakterin istikrarı adına ortaya artık usandıran bir monotonluk çıktığını hiç kimse fark etmiyor.
Gaf kürsüsü
Rasim Ozan Kütahyalı: "İçime doğuyor. Göreceksiniz bak, bu akşam Galatasaray Fenerbahçe'yi 7-0 yenecek."
Zap'tiye
Bir yıl içinde dördüncü vaka: Bir kadın, tartıştığı kocasının otomobilini kaldırım taşıyla pert etti. Artık sigorta poliçelerine kaza, sel, yangın, deprem, hırsızlık ve dolu yağışı ile beraber 'kadın öfkesi' de eklensin.
Ne demiş?
"Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum." - Hazreti Ali. (Öğretmenler Günü kutlu olsun!)
Yorum Yazın