Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Mail: shjbjdsk@hotmail.com

Gurbet ölümleri!

Dağda dolaşırken yakma kandili,

Fersiz gözlerimi dağlama gurbet!

Ne söylemez, akan suların dili,

Sessizlik içinde çağlama gurbet!

Titrek parmağınla tutup tığını.

Alnıma işleme kırışığını

Duvarda, emerek mum ışığını,

Bir veremli rengi bağlama gurbet

...

Bugün 29 Mayıs...

Bundan tamı tamına 569 yıl önce bugün, Konstantinopolis İstanbul oluyor!

Dördüncü Haçlı Seferi'nden sonra, Konstantinopolis'in yağmalanması ve Latin İmparatorluğu'nun kurulmasıyla Konstantinopolis'te, "Artık Kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi yeğlerim'' feryatları yükseliyor!

Fatih Sultan Muhammed Han, yıkılmaz denilen surları yıkıp, kapkaranlık bir çağı surların dibine gömüp, yepyeni bir çağ açıyor!

Evet, bugün bayram günümüz kutlu olsun!

Bize bugünü bayram olarak miras bırakanların ruhları şad olsun!

Aslına bakarsanız, bugünkü yazımın konusu İstanbul'un fethi olacaktı, ama Üstad Necip Fazıl Kısakürek'i anma programı için Almanya Düsseldorf' a gitmek için uçağa bindim, her şey birdenbire değişti!

Uçağın arka kısmında en arka köşede, yaşı daha otuzlarında bir genç adam için için ağlıyordu!

Gözlerinden damla yaş akmıyor, ancak vücut diliyle adeta feryat ediyordu. Öylesine bir feryat ki, bu gibi durumlarda medeni cesareti yüksek olan ben bile, yaklaşıp da halini sormaya cesaret edemedim!

Ne zaman, Düsseldorf Havaalanı'na indik ve pasaport kontrolü için Alman polis ile karşı karşıya geldik, yine bir türlü hazmedemediğim tavırlar...

— Neden geldin?...

— Dönüş biletin?...

En zoruma giden soru da ''Paran var mı?" sorusu...

Bir keresinde cüzdanı koyup ortaya, "Buyur ne kadar ihtiyacın varsa al'' demiştim de...

Yabancı dil fukarası olarak, bu gibi durumlarda ister istemez yardım almak zorunda kalıyorum!

Kalabalığın arasından geliverdi Hüseyin sağolsun, -pasaport kontrolünden çıkıp- tanıştık. Hüseyin 29 yaşında, beş aylık hamile eşini kaybetmiş ve her hafta sonu Türkiye Sakarya'ya eşinin mezarına gidiyormuş! "Hafta sonu gidiyorum, mezarında oturup dönüyorum'' dediğinde ne yapacağımı şaşırdım kaldım!

''Ağabey karşılayan var mı'' dediğinde, ne cevap verdiğimi bile hatırlamıyorum. Vedalaşıp ayrıldığımızda benim gözlerimde damlalar, dilimde ise merhum Üstadın mısraları:

"Gül büyütenlere mahsus hevesle,

Renk dertlerimi gözümde besle!

Yalnız, annem gibi, o ılık sesle,

İçimde dövünüp ağlama gurbet!"

Ölümün yüzü soğuktur amma, gurbet ölümleri de bir başka yakıyor insanı!

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar