Adıyaman ve Şanlıurfa, deprem felaketinin ardından sel felaketi ile sarsıldı. Arka arkaya yaşanan bu felaketler karşısında ne desek ne kadar üzülsek az kalır. Daha bir ay önce büyük kayıp yaşayan şehirlerimiz yaralarını sararken şimdi sel ile karşı karşıya kaldı. Yüzyılda bir olabilecek bu felaketler zinciri karşısında bölge halkının yaralarını sarmak için millet olarak daha çok kenetlenmemiz gerekiyor. Usta sanatçı Edip Akbayram'ın deprem felaketi sonrası söylediği sözleri hala hafızamda... Ne demişti usta sanatçı; "Gün siyaset yapma günü değil, gün birlik, beraberlik günüdür." Tam da böyle zamanlardan geçiyoruz. Bir ülkenin yüzyılda bir başına gelebilecek doğal afetler üzerinden siyaset yapmak kadar bu durumdan medet ummak da aynı ölçüde vicdansızlıktır. Geçen hafta da yazmıştım, sanki deprem felaketi yaşanmamış gibi gündemi 'masa'ya kilitlemiş birtakım medya organları da maalesef ki benzer bir izansız tavır içinde.
ÖNCE İNSAN
Medyasıyla, vatandaşlarıyla, hangi ideolojiye sahip olunursa olunsun, felaketler karşısında milletçe tek yürek olabilmektir kıymetli olan. Felaketler karşısında bile hâlâ ideolojik temelli değerlendirme yapan, önce insan değil de önce siyaset diyen kesimlere söylenecek fazla söz de yok. Onlara sadece Allah şifa versin diyorum...
***
DİZİ SEKTÖRÜ ŞİKAYETLERDEN DERS ÇIKARMALI
Türk dizileri dünyada büyük ilgi görüyor. Ciddi bir yabancı izleyici kitlesine sahip dizilerimiz. Bu durumdan herkes gibi ben de gurur duyuyorum. Ülkemizde kült olmuş birçok dizinin, benzer ilgiyi dünyanın bir ucundaki televizyon izleyicisinden görmesi hem dizilerimizin kalitesini hem de oyuncularımızın başarısını göstermesi açısından son derece önemli. Ancak... Ancak diyorum çünkü özellikle son zamanlarda bu rüzgarı arkasına alan bazı Türk yapımı projeler işi biraz abarttı. Daha ne kadar ilgi çekerim diye mi düşünüyorlar bilemem ama şiddet, cinsel istismar sahnelerine o kadar çok yer vermeye başladılar ki, işin şirazesi kaymış vaziyette. Böyle sahneler ne kadar çok yer alırsa o kadar çok izleyici toplar kafasıyla hareket ediliyorsa, her şeyden önce bu topluma büyük bir haksızlık.
ŞİDDET OLMAMALI
Şiddet temelli, kimin eli kimin cebinde belli olmayan dizilerin sayısı televizyonlarda her geçen gün artıyor... Bakın, RTÜK'e... Son zamanlarda dizilerle ilgili şikayetler hayli artmış durumda... Reyting uğruna toplumsal değerlerimizi al aşağı etmemenin kimseye faydası yok. İnsanlar ailecek izleyebilecekleri, içinde şiddet ve istismar öğelerini barındırmayan dizilere özlem duyar oldu... Umarım, başta yapımcılar olmak üzere dizi sektörü de bu şikayetlerden ders çıkarır...
Yorum Yazın