Durun, sizi biraz güldüreyim!
Hani, kimselerin üzerine alınmayacağı, aman bir de alınır mı endişesi taşımadan, kendi üzerimden, sizi biraz güldüreyim.
Efendim, bu günlerde bir düğün patlaması yaşıyoruz!
"Dostun, arkadaşların evlatlarının düğününde olmayacaksak, daha hangi gününde olmalıyız" deyip, canhıraş vaziyette koşuşturmadayız!
Sakın, şikayet ediyorum zannetmeyin!
Kalan ömrümü, o evlatların mutluluklarına şahit olmaya adamaya hazırım!
Her şeyden elimi eteğimi çekip, onların mutluluk anlarına şahit olmak...
Var mı bundan daha büyük kazanç, makam?
Dini, dili, ırkı ne olursa olsun, Allah yuva kuranları mutlu etsin!
Mutluluk...
Öyle bir kelime ki...!
Hangi din, dil olursa olsun hemen hemen her dilde anlamı aynı olsa gerek!
Bu konuda hiç de lügata bakma ihtiyacı hissetmiyorum!
Değilse de yanlış bende değil, lügatı yazanlarda(!)
Benim için anlam resimlerde!
Yüzlerdeki resimlerde...
Açılan kolların açısında...
Sarılmalarda, kucaklaşmalarda...
Dini, dili ne olursa olsun, hangi kız babası, kızı giderken ağlamaz?
O gözyaşlarındaki mutluluktan bahsediyorum!
Salonun bir tarafında, mahzun bir masa...
Ağlayan kız anası ve kız babasının, ilk tanışmalarına şahit olanların bakışlarındaki mahzun mutluluk!
Şu kadarını diyeyim, 3-4 saat boyunca Covid 'in konuşulmadığı bir masa!
Bugünlerdeki düğünlerde ağlayan ana babaların yaşları elli yaş ve üstü...
Çoğu dede, babaanne, anneanne...
Bu nesil öyle bir nesil ki...
Sayısız cepheler, darbeler, dahası darbelerin İşgal girişimi halini görmüş bir nesil...!
80'li yıllarda liderini, gönüldaşlarını cezaevlerinde, yakınlarını dışarıda muhannete muhtaç etmemek için yırtınan, hamd olsun muhtaç da etmeyen nesil...!
İdeolojisi ne olursa olsun bir de aldıkları bayrağı düşürmeden, lekelemeden hedefe taşımak için, son nefesine kadar koşan nesil!
Onların fotoğraflarına bakın, ilk göreceğiniz çatık kaşları ve taze bıyıkları olacaktır!
Kaşlarının çatıklığı sertliklerinden değil, her biri yirmili yaşlarında devlet yönetmeye talip olduklarındandır!
Onlar mutluluğu, 50'li yaşlarda tanıdılar!
Duymasınlar, ama onlar daha yaşadıkları halin mutluluk olduğunun farkında bile değiller(!)
Nerden mi anladım?
Kendimden...
Daha ilk tanışmalarına şahit olduğum bir kardeşimin kızının düğününde yaşadığım halin tarifini yapamamışken, çok saygı duyduğum, özellikle de, "Devlet adamlığı" kimliğine saygı duyduğum bir dostumun oğlunun düğününe gittim!
Orada yaşadıklarım, bir önceki düğünde yaşadığım hali öyle keyifli hali getirdi ki,
İstanbul dönüşünde uçaktan inip havaalanından dışarı çıkarken yürüyen yol paletine adımımı atar atmaz, palet ters yöne hareket etmesin mi...?
Allah'tan yüzü koyun kapaklanmaktan kendimi kurtardım!
"Etrafta gören eden oldu mu, diye bakınca, arkamın dolu nice olduğunu gördüm!
Meğer, en önde beni gören, takılmış peşime(!)
Ben de ne hale gelmişsem, sola döneceğime (laf aramızda bu sola dönme olayına bir türlü ısınamadım) sağa dönmüşüm!
Gülmeyin gülmeyin...!
Hele hele bize hiç gülmeyin!
Yorum Yazın