Ben mi yıllar geçtikçe komedi konusunda fazla müşkülpesent oldum yoksa memleketin komedi kalitesi enflasyonla ters orantılı bir hale mi büründü bilemiyorum. Ama ne zaman büyük beklentilerle yeni bir komedi programı, dizisi ya da filmi için ekran karşısına geçsem derin bir hayalkırıklığına ve ülkem için ciddi bir endişeye kapılıyorum. Aynı üzüntü ve kaygıyı bu kez de Show TV'nin yeni komedi programı Güldürme Beni'yi izlerken yaşadım.
Her şeyden önce komedinin artık sadece "metne dayalı" hale geldiğini, doğaçlama komedinin ise sadece birkaç elit oyuncuya ipoteklendiğini üzülerek fark ettim. Oysa işin başında ülkenin tartışmasız en yetenekli ve yaratıcı kadın komedi oyuncusu Demet Akbağ vardı. Etrafına da yeteneklerine umut bağladığı 7 komedi oyuncusunu toplamıştı. Ama ne yazık ki dağ fare bile doğuramadı.
Programda amaç, oyuncuların birbirine gülmemeleriydi. Onlar aralarında gülüp eğlendi. Tek gülmeyen ise ekran başındaki seyirciydi. Ersin Korkut da olmasa, güldürmek için yola çıkan program acınacak derecede dramatik bir havaya bürünecekti. Düşünsenize, judo kıyafeti giyen bir arkadaş, "Bakın siyah kuşak sahibiyim. Yani sizinle aramızda kuşak farkı var" cümlesinden kahkaha umacak kadar çaresizdi.
Peki komedimizin bu kadar geriye düşmesinin sebebi ne? Bana göre en büyük suçlu, sosyal medya ve sözde komik youtuber'lar. Absurd ile saçmalamayı, komik olmak ile gülünç olmayı ayırt edemedikleri halde milyonlarca takipçiye ulaşan ve "Ne yapsam millet yalayıp yutuyor. Daha da saçmasını yapayım da garaja bir Ferrari daha koyayım" diyen fenomenler (!) ya da denetimsiz dijital platformlarda küfür ve kaba cinsellikten hoyratça reyting ve para süzen komikler (!) yüzünden milletin fabrika ayarları hepten kaydı. Geriye ise acınacak halimize gülmek kaldı...
Gençler için büyük fırsat
Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın tüm icraatlarını yakından takip ediyorum. Zira bana göre bakanlıklar arasında en aktif kurumlardan biri haline geldi. Son olarak "Gençler Ne İster?" adıyla bir kampanya başlatıldı. Bu platform sayesinde gençlerin kültür, sanat, spor ve seyahat faaliyetlerine erişiminde fırsat eşitliği sağlanacak ve gençlerin sosyalleşmesi desteklenecek.
Kampanyanın Koç Müzesi'nde gerçekleştirilen tanıtımında Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu gençlere bir de müjde verdi. Buna göre yaşı 18-25 yaş arasında olan seyyahlar, devlete ait yurtlarda ücretsiz konaklayabilecek, kendilerine hediye edilecek GNS Müze Kart sayesinde tüm müze ve ören yerlerine 15 Temmuz - 1 Eylül tarihleri arasında ücretsiz girebilecekler. Konaklamalarını 81 ildeki yurtlarda yapabilecek olan gençler bu sayede Galata Kulesi, Göreme Açık Hava Müzesi, Pamukkale Travertenleri ve Zeugma Müzesi gibi yerleri para harcamadan ziyaret edebilecekler.
Öyleyse, haydi gençler bedava kültür turuna..
Yıpratılması muhtemel aday
Bu köşede mümkün olduğu kadar siyasetten uzak kalmaya çalışıyorum. Ancak bazen hepimizin aklıyla dalga geçilen öyle olaylar meydana geliyor ki yazmamanın neredeyse suç olduğuna inanıp, kaleme davranıyorum.
Efendim, Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanı adayını seçimlerden bir yıl önce ilan etti. Ancak Millet İttifakı'nın adayı sır gibi saklanıyor. Gerekçesi ise bana pek komik geliyor. Neymiş? Erken açıklanırsa yıpratılırmış. Yahu 5 yıllık göreve getirmek istediğiniz adayın bir yılda yıpranmasından endişe ediyorsanız, o kişinin o mevkide işi ne?
Peki ya seçmeniniz, "Yahu bu adamın yıpranmasından endişe duyuluyorsa, mutlaka vardır bir açığı" demez mi?
Hay şaşayım aklınıza...
Gaf kürsüsü
Gizli Saklı dizisinin restoran sahnesinde arka plandaki figüranın boş tabaktan yemek yiyormuş gibi yapması gizli saklı kalamadı.
Zap'tiye
Yaz dizilerinde romantik komediler, kış dizilerinde entrika ve vızıldayan kurşunlar. Televizyon camiası; iyilik, doğruluk ve güzelliğin kış uykusuna yattığını sanıyor olmalı...
Ne demiş?
MasterChef'ten bir diyalog: Mehmet Şef: Ne yapacaksın bize? Yarışmacı: Cafe de Paris soslu antrikot. Mehmet Şef: Hâlâ mı ya? Oğlum, Vahdettin'in düğününde vardı lan bu yemek.
Yorum Yazın