Geçtiğimiz gün, televizyondaki haber bültenlerinin alt yazısında sürekli “İYİ Parti’de 6 isim kesin ihraç istemiyle disipline sevk edildi” başlıklı bir haberi geçerken gördüm. Acı acı tebessüm ettim. İhraç için adı geçenlerin tamamı, Meral Akşener’in peşine takılıp MHP’den ayrılıp giden kişilerdi.
Bu kişiler Ethem Baykal, Günay Kodaz, İsmet Koçak, Musa Ertugan, Tamer Kayaalp, Sevinç Gümüş isimli kişilerdir. MHP’den ayrılıp giderken neler söylediler neler… Meral Akşener’in kendi siyasi projesi ve ihtirasları için MHP’de başlattığı hareketliliğin rüzgârına kapılıp “MHP’de demokrasi yok” nutukları atanlar, bugün en ufak eleştiride kapının önüne konulmuştur. İçlerinde seviyeli, ölçülü yorum yapanlar bile ihraçla tanışmıştır.
Oysa MHP’de 1 Kasım 2015 seçimleri sonrası yaşananlar “MHP’nin dava çizgisinden çıkması” değildi. Çünkü o dönem Türkiye’nin içinde bulunduğu meselelere karşı MHP’nin milli bir duruşu vardı. MHP’nin “Evet” yahut “Hayır” dediği ve sonunda haklı çıktığı konuların manipülasyona uğratılması dışında kim MHP’nin önüne bir fatura koyabilir?
Bu şartlarda seçime giren MHP’de “Milletvekili adayı oldum-olamadım, milletvekili seçildim-seçilemedim” tartışması başlatanlar, MHP üzerinde siyasi operasyon yapmak isteyenlere de alan açmıştı. O günlerin özeti budur.
Dün MHP’ye sırtını dönen, bugün İP’ten ihraç olacak baylar-bayanlar, şimdi yaşadığınız şeyin adını koyabildiniz mi?
Şener Şen’in “Sizi Almanya’ya götüreceğim” diyerek kamyona doldurduğu ve Bulgaristan sınırına getirip bıraktığı yolcular gibi Meral Akşener tarafından dolandırıldınız değil mi?
Madem Türk milliyetçisi, madem Ülkücüydünüz, bir ideolojisi, davası olmayan, değiştirdiği beşinci parti olan bir kadının arkasından niçin koşturup gittiniz? Bugün niye kapının önüne kondunuz?
Bu olayın finalinde demokrasi mi arayıp bulamadınız yoksa makam kavgası mı? Yaşadığınız nedir?
İhraç edilecekler arasında ismi olan İYİ Parti Kurucularından Musa Ertugan’ın, tepki göstermek için Meral Akşener’e yönelik yaptığı açıklamalar yenilir yutulur cinsten değildir.
“Disiplin mi? Çokta tın, sen düşün ..... Vayyy Emek Dolandırıcısı. Vayyy ........ Sene 2015 Beni Sen Aradın. Bana verdiğin sözler ve umutlar üzerine ömrümün 8 yılını verdim. 3 adet mülkümü sattım. En zor günlerinde sen istediğin için yanından ayrılmadım. Her kesin içerisinde “Musa başkanım, seni yanımda görünce kendimi güvende hissediyorum. Yanımdan ayrılma” demiştin. Ailemden uzak kaldım. Canımı koydum. Başımı koydum. 15 Temmuz’dan sonra kim vardı yanında? Neredeydi oğlunun milletvekili yaptığı kişiler? Çok emek verdim. Maddi-manevi üzerinde hakkım var.. O günlerde sen en çok bana “Hakkını helal et Musa başkanım” demiştin. Demek ki üzerinde hakkım olduğunu biliyordun. Sözünde durmadın, bizleri kullandın. Emeklerimizi “Parayı verdim sıramı aldım” diyen kadına (2018) ve oğlun Fatih Akşener’in arkadaşına pazarladın, milletvekili yaptın. 2 tanede kontenjan koydun. Sandık oylamalarında hile yapılmasına müsaade ettin. Burası senin özel aile şirketin mi? Sen milletimize adaletten, haktan bahsederken, “Yola çıktıklarımı yolda bırakmayacağım” demiştin. Bizleri maddi-manevi dolgu malzemesi olarak kullandın. Kendi yol arkadaşlarına adaletli davranmadın. Bizlerin sayesinde orada oturuyorsun ve yetkilisin. Sene 2016 Müsavat o günlerde bana “Sen ve ben olmasam bu kadın nasıl direnecek?” demişti. Çok sinsice davrandın. Son güne kadar herkesi kullandın. Çok konuşacak şeyler var. Bu saatten sonra konuşacağız. Kimlere ne tuzaklar kurduğunu konuşalım. Sene 2016 MHP Genel başkanlık yarışında Sinan Oğan ile ilgili benden ne istediğini nasıl bir tuzak kurdurmak istediğini sen söyle milletimizde bilsin. Şahitli... Ayrıca “Musa Başkan onların hepsini ters düz yapacağım” Diyerek bana mesaj gönderdin. Whatsap mesajın elimde duruyor. Dediğini yaptın. Herkesi ters düz yaptın. Beni de kalleşçe.. Parti içinde insanları bir birine düşürdün. Sonra onlardan kurtulmak için oyun kurdun. Ayrıca rahmetli Fatih Doğrucan ile yazışmalarının bir kısmı bende de var. Paylaşacağım ve karar milletin. Bu saatten sonra senin yeni kurbanlar bulup, onları kullanmanı parti içinde ülkücüleri bir birine düşürmeni engellemeye çalışacağım. Maskeli yüzünü yıllarca anlatacağım. Kitap haline getireceğim. Gerçekleri anlatarak. Yukarda bahsettiğim gibi. Parti kurulup 2018 genel seçimlerine kadar bana devamlı “Hakkını helal et, hakkını helal et” demiştin. Cevap vermemiştim. Şimdi söylüyorum haram olsun, haram olsun, zehir zıkkım olsun....”
***
İP’in kopması, iç yüzünün ortaya çıkması elbette yeni bir gelişme değil… Musa Ertugan’ın bu açıklamaları da çok şaşırtıcı değil. Ama İP’in içyüzünü öğrenmeye yeni başlayanlar için bu açıklamalar önemli… Başbuğ Alparslan Türkeş gibi, Lider Devlet Bahçeli gibi bir liderin yanında bulunmuş bir Ülkücünün, Meral Akşener gibi birinin yanında düştüğü hazin duruma bakar mısınız? Önümüzdeki süreçte buna benzer birçok isyanla beraber birçok itiraflar da ortaya saçılacaktır.
Meral Akşener, Fareli Köyün Kavalcısı gibi peşine takıp götürdüğü Ülkücüleri sürekli aşağılamış ve şimdi de onları bünyesinden temizlemeye başlamıştır.
Bir istifa eden İP kurucu üyesine ne demişti? Bu Ülkücülere diyet ödemekten bıktım.
Bir başka istifa eden İP kurucu üyesine ne demişti? Ülkücüler iş-aş için HDP ile ittifaka ses çıkarmaz.
Bu bakış açısındaki bir zihniyetin Ülkücülere bir değer vermesi mümkün olur mu?
Meral Akşener, AKP’nin ilk kuruluş yıllarında da kendisini “Eskiden Ülkücüydüm, şimdi demokratım” diye pazarlamıştı.
Bir macera uğruna böyle bir zihniyetin peşinden gidenlerin gerçekleri geçte olsa görmesi önemlidir.
Bugün İP’ten ihraç edilenler, yarın İP’ten ihraç edilecek olanlar, MHP’den giderken neler söylediniz, şimdi neler yaşıyorsunuz ve neler neler yaşadığınızı anlatıyorsunuz.
Proje partisi olan İP’in ipi koptu. CHP’li, HDP’li projelerde varlığını sürdürürken bu gidişle sonunda heder olup finalini yaşayacaktır.
Yorum Yazın