Mesele siyaset davası değil ekmek davası deriz ya, ben de o hesap. Bugün siyasi kulisleri değil, ekmeğimizi yazacağım. Gerçi artık tarım konusu seçimlerin kaderini etkileyen stratejik bir konu haline geldi. Ama ben siyasi boyutuyla değil, tamamen olması gerektiği yönüyle ele alacağım. Tabii ki tarım uzmanlığına soyunmayacağım.Sadece Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci ile yaptığım söyleşiyi paylaşacağım.
Vahit Kirişci tarım profesörü. Yıllarca Meclis’te tarım komisyonu başkanlığı yaptı. Türkiye’de bu işi en iyi bilenlerden birisi.
Şimdi Türk tarımının geleceğini planlıyor.
GIDA KRİZİ BEKLEMİYOR
Tarım Bakanı Kirişci’ye ilk olarak, dünyayı büyük bir gıda krizinin beklediği yönündeki haberleri sordum.
“Bunu gerçekçi bulmuyorum, yani spekülatif olduğunu düşünüyorum. Dış mihrak tanımlaması benim tarzım değil ama iyi niyetli görmüyorum. Hasat dönemine girmemiş olsa idik belki söylenebilirdi ama kuzey yarımkürede hasat başlamış iken, hasadı yapılan bir ürünle ilgili ‘3 aylık stok kaldı’ demenin ne kadar anlamsız olduğunu herkesin bilmesini isterim. Şimdi hasat başlamış, mevcut stoklara yeni eklemeler yapılırken, ‘3 ay sonra gıda krizi yaşanacak’ demek çok iyi niyetli bir yaklaşım değil. Rusya-Ukrayna Savaşı denilecek olsa dahi Rusya’ya uygulanan ambargoda hububat ürünleri başta olmak üzere gıda ve gübre ambargo kapsamında değil. Rusya istediği zaman bu ürünleri piyasaya sunabilir” dedi.
Bilen konuşuyor.
ECONOMİST’İN KURUKAFALARI
The Economist dergisi buğday başaklarını kurukafa şeklinde kapak yaptı. Dergi pandemiden önce de pandemi konusunu kapak yaptığı ve isabet ettirdiği için bu haberi de çok konuşuldu. Tarım Bakanı’na Economist’in kapağını sordum.
“Ben art niyetli bir bakış ve piyasayı speküle etmeye yönelik bir tarz olarak görüyorum. Batılılar işlerini çok iyi biliyorlar. Derslerine iyi çalışıyorlar. Bir anda toplumda büyük bir panik havası meydana getirmeye çalışıyorlar. Gıda krizine dikkat çekiliyor olması, tarım sektörünün gündeme taşınması benim hoşuma gidiyor ama acaba biz dünyayı nasıl yönlendirebiliriz diye bir gayretin içerisindeler” diye karşılık verdi.
EKRANLARDAKİ TARTIŞMALARI NASIL BULUYOR
Bu kez iğneyi kendimize batırmayı tercih ettim. Gıda krizi üzerinden de olsa tarım konusu ekranlarda tartışılıyor. Peki bu işin profesörü olan Tarım Bakanı Kirişci bu tartışmaları nasıl buluyor?
İşte yanıtı: “Bizim tarım ve gıda alanında entelektüel eksikliğimiz var. Ayrıca entelektüellerimizin de tarım konusunda eksikliği var. O nedenle TV’lerdeki tartışmalarda seviyeyi çok sığ buluyorum. Daha çok birkaç kişi var. Onlar da tabir yerindeyse işi biliyormuş gibi duruyor. Fakat işin şov kısmı öne çıkıyor. Ben isterdim ki o insanlar da bir katkıda bulunsunlar. Sektöre, ülkeye bir katkıda bulunsunlar. Ben şahsen onları göremiyorum. Topu başkasına atan birisi değilim, bunda bizim camiamızın da büyük eksikliği var. Batı’da konular artık ihtisaslaşmış. Bir tarım alanında, savunma alanında, çevre alanında, ekonomide. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Artık alt ihtisaslaşmalar var. O nedenle ben isterim ki medyada bu konularda ihtisaslaşmış olan kişiler yer alsın. Bizim buradaki en büyük eksiğimiz artık bakanlıklarda ‘Think Tank’ların olması gerekiyor.”
Açıklamalarından da anlaşılacağı gibi Kirişci, Tarım Bakanlığı’nda bir ‘Think Tank’ kuruyor.
KURBANLIK SIKINTISI
Gördüğünüz gibi Tarım Bakanı ile bir araya gelince Kurban Bayramı’nı da unutmadım. ‘Kurbanlıklar konusunda bir sıkıntı olacak mı?’ diye sordum: “Bizim şu anda hayvan varlıklarımızla ilgili herhangi bir sıkıntımız yok. Küçükbaşta da yok, büyükbaşta da yok. Bu yıl şöyle bir durum da var; kurdan kaynaklı olarak vatandaşımız hayır kurumları aracılığıyla yurtdışında, işte hayır yapmak amacıyla kurban kesmeye daha meyyal olabilir diyoruz. Kurban Bayramı’nda ne büyükbaşta ne de küçükbaşta bir problem olacağını düşünmüyoruz. Bunu sektörle de bir araya geldiğimiz toplantılarda da bir kez daha teyit ettik.”
AYÇİÇEĞİ, UN VE ŞEKER
Ayçiçek yağında, unda, şekerde kimi zaman panik havası yaşandı. Bunu ekranlarda çok tartıştık. Tarım Bakanı Kirişci’ye, ‘Önümüzdeki günlerde benzer sorunlar yaşanacak mı?’ diye sordum.
Öncelikle, “Bu ülkenin üreticisi pandemiye rağmen ahırına, kümesine, tarlasına, bağına, bahçesine gitmeye devam etti. Bizim insanımızın üretmeyi bir kutsal vazife olarak gören bir anlayışı var. O nedenle bizim bu üreticiye müteşekkir olmamız gerekiyor” dedi. Ardından soruma yanıt verdi: “Her şartta üretime devam ediyor olmamızdan dolayı 2021 yılını küçülen değil, pozitif büyümeyle kapatan bir ülke olduk. Biz kendimiz doyduğumuz gibi başkalarını da doyurmaya gayret gösterdik. Paniğe neden olacak hiçbir şey yoktur. Stoklarımız ve üretimimiz tüketimimizin çok üstünde bir yerde gerçekleşmektedir.”
BUĞDAY SIKINTISI BEKLİYOR MU
Sona bıraktım ama asıl soruna şimdi geldik. Peki Türkiye’yi bir buğday sıkıntısı bekliyor mu? Tarım Bakanı Vahit Kirişci çok net konuştu: “Bizim buğday sorunumuz yok. Şu anda buğday hasadı başladı. Hasadın olmadığı dönemde olmayan krizin hasat başladıktan sonra konuşuluyor olması anlamlı mı? Kriz çıkacak demek abesle iştigaldir. Bizim şu anda öyle bir problemimiz yok. Bizim geçen yıla göre fazlamız var. İkincisi, ihracat yasağı getirdik. İçeriden alanlar vardı, onlara da yasak getirdik. Bizim kendi ihtiyacımızı yeteri kadar karşılayabildiğimiz bir yıl oldu bu sene.”
TARIMDA KALICI DÜZENLEMELER
Tarım Bakanı Vahit Kirişci ile sadece günceli konuşmadım. Türk tarımının geleceğine dair kafasında neler yatıyor onları da öğrenmeye çalıştım.
Türk tarımın geleceğine dönük kalıcı düzenlemelerin üzerinde çalışıyor. Tarım ürünlerinin nükleer silah kadar stratejik olduğu bir dönemde ekilip dikilmeyen tarım arazileri var. Tarım Bakanı Kirişci, onlarla ilgili devrim niteliğinde bir düzenleme üzerinde çalışıyor.
Ben sadece bir ipucu verip asıl açıklamayı Tarım Bakanı’na bırakayım.
Yorum Yazın