Zaten gergin olan Türk Amerikan ilişkileri Biden'ın 24 Nisan açıklamalarıyla daha da kötü bir hal aldı. Türkiye'ye yönelik dış politikası konusunda çok umutlu değildik. O da iyi bir giriş yapmadı. Tam aksine yıllardır hiçbir Amerikan başkanının açıkça kullanmadığı "soykırım" ifadesini kullanarak daha ilk baştan iyi geçinmeye niyeti olmadığını belli etti.
Gerçi tahmin edebiliyorum. Birçok Amerikalı yetkili ve hatta Biden kendisi bile hasar gidermeye yönelik konuşmalar da yapmıştır. Mesela Biden bu ifadeyi "kendi siyaseti için kullanmak zorunda olduğunu ve bunun Türkiye'ye düşmanlık olarak yorumlanmaması gerektiğini" söylüyor ve belki de başka sorun alanlarında uzlaşma bile teklif ediyor olabilir. Aynı şekilde Blinken'ın açıklamalarına bakarsanız, "bu ifadeyi kullandık ama Türkiye ile ilişkilerimizi daha da fazla germenin peşinde değiliz" demeye çalıştığını görürsünüz.
Aslında bana sorarsanız Biden ve ekibinin bu saatten sonra ortamı yumuşatmak için ne dediğinin pek bir önemi yok. "Ben sana bir haksızlık yapayım ama sonrasında sana bir güzellik yaparım" gibi taahhütlerin uluslararası siyasette bir karşılığı yoktur. Sen benimle doğru düzgün bir ilişki kurmak istiyorsan onu bugünden ve tüm gündem maddeleri üzerinden inşa edeceksin. Bu nedenle Amerikan tarafının hasarı geçiştirmek için yaptığı açıklamaları çok inandırıcı bulmuyorum.
Ama yine de Türk tarafında diplomatik bir deneme eğilimi görülüyor. Haziran'daki NATO toplantısında Başkan Erdoğan ile Biden arasında bir görüşme planlanıyor. O zamana kadar Türkiye cevap verme hakkını saklı tutacak. Bir çeşit bekle gör siyaseti diyebilirsiniz. Haziran'daki görüşmelere Amerika'nın kusurlu taraf olarak başlayacağı ortada. Bu nedenle gündeme gelecek birçok konuda Türkiye bunu avantaja dönüştürmek isteyecektir. Malum olduğu üzere ABD ile aramızda tonlarca anlaşmazlık maddesi var. Ve her biri sıkı müzakere bekliyor. Türkiye Trump döneminde Amerika'ya karşı uyguladığı adım adım ilerleme yöntemiyle ciddi alanlar açabildi. Buna benzer bir arayışı Biden döneminde de ortaya koyacağı ve ilişkilerin sürekli pazarlık biçiminde devam edeceği düşünülebilir. Ancak Biden döneminin Trump'tan farklı olacağını da tahmin ediyoruz. Biden'ın Türkiye karşıtlığı diplomatik yollarla aşılabilecek bir engel gibi görünmüyor. Ama yine de Haziran'ı bekleyip göreceğiz.
Bir de beklemeye sabrı olmayanlar var. Onlara sorsanız hemen Amerika'ya en ağır hakaretleri yağdıralım. Halbuki o işin kolay tarafı. Ayar vermek gerekiyorsa herhalde onu Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan daha iyi yapan dünya lideri yok. Ama her şeyin bir zamanı var. Gereksiz kabadayılık kaybettirir. Yerinde yapılan ise sadaka gibidir.
Bir örnek vererek kapatalım. 2019 yılında Barış Pınarı Harekâtı öncesinde sınırımızdan çekilmeyen ve PYD'yi korumaya devam eden Amerika'ya karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan "Amerikan askerlerinin önümüzden çekilmesi gerektiğini, aksi taktirde Amerika'ya tabutların dönebileceğini" söyledi. Benim bildiğim kadarıyla ABD'ye bu lafı edebilen veya edebilecek başka bir lider yok. Erdoğan bunu söylediğinde bir karşılığı oldu ve Amerikan askerleri tası tarağı toplayıp kaçtı. Türkiye bu sayede sınırını güvence altına aldı. İşte ayar böyle verilirse bir anlamı vardır.
Yorum Yazın