Kabak tadı verdi, bıktırdı, yeter olsun.
Ama konu bir buçuk yıl daha "genelgeçer" kalacak, salla gitsin. Sıkışınca dönersin.
Yeni bir ittifak yoldaymış... Sanki kimsenin umurundadır...
Daha doğrusu böyle bir "arayış" varmış.
"Milliyetçi-muhafazakâr ittifak" oluyormuş bu.
Böylece Tayyip Erdoğan'a "devrimci" demiş oluyorlar, iltifat ettiklerinin farkında değiller.
Kimlermiş bu aslanlar?
DP, BBP, GP, SP, YR, belki İP.
Bu da nedir yahu?
Fatih Erbakan, Davutoğlu, Karamollaoğlu, ötekileri bilemedim.
İyi Parti'yi saymazsan "küçüklerin" oyu toplam yüzde 5'i ancak buluyor...
Meral Akşener bir çılgınlık yaparsa yüzde 15'i belki bulurlar.
Eee? Bununla iktidara mı gelecekler?
Yok öyle bir şey.
Açık da konuşamıyorlar, ne biri "Türkiye'ye şeriatı getireceğim" diyebiliyor, ne öteki "Türkiye'ye padişahı getireceğim"...
Peki, bunların hiçbiri cumhurbaşkanı olamayacağına göre amaç ne?
Bir şekilde bir yolunu bulup Meclis'e kapağı atabilmek!
Böylece gereksiz siyasi hayatını ite kaka biraz daha sürdürebilmek.
Baksanıza, kimsenin ciddiye almadığı, siyasetten çoktan silinmiş isimler, muhalif basın sayesinde birdenbire büyük isim sayılmaya başlandılar.
Ansiklopedide yerlerini aldılar Deniz Baykal gibi, daha ne?
***
Doymayanlara bir ittifak daha varmış:
TKP, EMEP ve SP (bu başka bir SP, Sol Parti)...
Sonucu belirleyeceklermiş!
Onu belirlesinler, gelsinler bir de beni belirlesinler.
Örneğin kurşuna dizsinler ne güzel.
Böyle hülyalar içinde yüzmüyorlarsa ne olayım...
"Bunlar küçük partiler ama milli iradenin küçüğü büyüğü olmaz" diyorlar bazı arkadaşlar.
O zaman TKP Birinci Sekreteri'ni cumhurbaşkanı yapalım.
Programı, Kılıçdaroğlu ve Akşener'inkinden daha somut ve daha tutarlıdır.
Yorum Yazın