Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Gelin Togg’a çamur atalım

Türkiye'nin ilk yerli ve milli otomobili TOGG, dünyadan büyük övgü alırken, bizde bazılarını fena halde tahriş etmiş görünüyor. Örneğin Ahmet Davutoğlu, "Otomobil üretmek mesele değil, önemli olan o otomobili alabilecek ekonomik güce sahip kitleyi oluşturmak" mealinde bir şeyler söylemiş. Demek ki Yedili Koalisyon iktidara geldiğinde "Nasıl olsa halkın alım gücü yok" diyerek, ne otomobil, ne savaş uçağı, ne makine, ne motor üretecekler. Muhtemelen TOGG fabrikasını da kapatacaklar. Hatta "Geçiş ücretleri çok pahalı" diyerek köprüleri, tünelleri, yolları yıkma ihtimalleri bile var... Şu vizyona (!) bakar mısınız?



Anladığım kadarıyla TOGG'a takacak kulp bulamamaktan dolayı son derece rahatsızlar. İyisi mi onlara biraz yardımcı olayım:
Efendim, arkadaşımın arkadaşının eniştesi Gölcük'teki TOGG fabrikasında çalışıyor. Demiş ki, "TOGG'un ateşleme sisteminde arıza var. Büyük ihtimalle bu yüzden üretilen tüm modeller geri çağrılacak. Ayrıca egzoz emisyon ölçümleri de dünya standartlarının çok üstünde çıktı."
Ne? Elektrikli otomobillerde ateşleme, egzoz, emisyon olmaz mı? Olsun. Ben çamur atayım da izi kalır belki...

En çok ihanet satıyor
Dikkat ediyor musunuz, ihanetin, aldatmanın kol gezmediği tek bir dizi yok. Hatta en çok izlenen dizilerin başrolünde hep aşk ihaneti var.
Ünlü şarkıcı Shakira, futbolcu sevgilisi Pique'nin kendini aldatmasından sonra intikamını bir şarkı ile aldı. "Music Sessions Vol. 53" adlı şarkı bu aralar dinlediğim tüm yabancı müzik radyolarının bir numarası. Ayrıca Spotfy'de bir günde en çok dinlenen şarkı ve Youtube'de bir gün içinde en fazla izlenen klip olarak da 14. Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi.
Geçenlerde sevgili dostum Özgür Aras, bir şarkı tanıtımı metni geçti. Başlığı aynen şöyle: "Gökhan Kunt'tan ihanet kokan itiraflı bir şarkı geliyor..." Belli ki özünde ihanet olan her şeyin müşterisi hazır. Bu. ekonomik açıdan son derece verimli bir damar.
Peki ihanet neden bu kadar çok satıyor? Çünkü herkesin içine aldatılma korkusu çöreklendi. Bunca ihanet bombardımanının altında insanlar paranoyak oldu. Dizide, filmde, romanda, şarkıda, sosyal medyada ana konu ihanet olunca insanlar ister istemez "Acaba ben de mi?" duygusuna kapılıyor. Bu şüpheciliğin kaymağını da prodüktörler yiyor.

Şaban Arslan'a veda
Gazetemizin yazı işleri müdürlerinden Şaban Arslan'ın ani vefatı hepimizi şoke etti. Önce inanmadık, inanamadık. Şaşkınlığımızdan üzülmeye, yas tutmaya ancak daha sonra fırsat bulabildik.
İftar saatine az bir süre kala odasında fenalaşmıştı Şaban kardeşimiz. Ani bir kalp kriziydi. Hastanedeki doktorlar çok uğraştı ama onu hayata döndüremedi.



Henüz 56 yaşındaydı Şaban. Hayalleri vardı. En büyük hayali de bir köy evi inşa edip, ömrünün kalanını orada geçirmekti. Olmadı.
Yüksek tansiyon hastası olduğunu söyledi cenazedeki yakınları. Bizim meslek için en tehlikeli hastalık. Bende de var maalesef. Haberciliğin stresini normal kalpler bile kaldırmakta güçlük çekerken, yüksek kan basıncı bizim mesleğin, üstü kartonla kapatılmış çukurudur. Aman diyeyim...
Bizler, yani köşe yazarları ve muhabirler, lokantanın vitrinindeki yemekleriz. Ama asıl iş, ocak başındaki şeflerde, yani yazı işlerindedir. Yemeği onlar pişirip, servis ederler. Görünmez kahramanlardır.
İyi şefti Şaban Arslan... Allah gani gani rahmet eylesin.

Şeref kürsüsü
Fiorentina'da Hristiyan futbolcu Luca Ranieri, Müslüman takım arkadaşı Sofyan Amrabat'ın orucunu açabilmesi için sakatlık numarası yaptı. Amrabat, Ranieri'nin sözde tedavisi yapılırken orucunu su ve muz ile açtı.

Zap'tiye
Türkiye'deki 13 engerek yılanı türünden 6'sının soyu tükenmek üzereymiş. "Memlekette bu kadar yılan varken, bize ekmek yok" diyerek göç etmiş olabilirler mi acaba?

Ne demiş?
"Yine Jack Grilish... Bu nasıl iş?.. Bugün 1 Nisan ama Manchester City'nin şakası yok..." (BeIN Sports spikeri Özkan Öztürk'ün 4'üncü golden sonraki harika betimlemesi)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar