Günümüzde bir dizinin ekrana tutunabilmesi için bünyesinde ikircikli bir soru barındırması, beyin ile yüreği birbirine vurduran bir önerme içermesi gerekiyor. Atv'de önceki gün izleyici ile buluşan Bir Küçük Gün Işığı işte böyle bir diziydi.
Dizide kadınlara sorulan soru şuydu: Kocanızın metresinden olan çocuğa bakar mısınız?
Bir Küçük Gün Işığı'nı izlemeyenlerin hep bir ağızdan "Hayıııır" diye haykırdığını duyar gibiyim. Ama diziyi izleyenler ikileme düştü. Tıpkı bu olayı yaşayan Elif gibi kararsızlığa kapıldı.
Elif ile Hakan görünüşte son derece mutlu bir hayat sürüyorlardı. Her şey Hakan'ın bir trafik kazasında hayatını kaybetmesiyle tepetaklak oldu. Çünkü kazadan kurtulan 7 yaşındaki Güneş onun yasak aşkından olan kızıydı ve çocuğu olmayan eşi Elif'in nüfusuna yazdırılmıştı. Çocuk yapması tıbbi olarak imkansız olan Elif, bir taraftan eşini kaybetmenin travması, diğer yandan aldatılmanın dayanılmaz ağırlığı, öte yandan masum bir çocuğun ona annelik duygusunu tattırması arasında sıkışıp kaldı. Önce Güneş'in annesini bulmaya çalıştı. Başaramayınca onu devlet yurduna terk etmeye teşebbüs etti. Yüreği bunu kaldıramayınca da konuşma güçlüğü çeken minik kızı bağrına bastı. Yukarıdaki soru, olanca ağırlığıyla izleyicilerin yüreğine çöküp, onları bir vicdan muhasebesine soktu. Çünkü ahlaksızlığın kurbanı, bir kez daha masum, küçük bir çocuk olmuştu.
Öncelikle yönetmen Emre Kabakuşak'a koca bir alkış. (Bu ismin de yanına uğurlu tik'imi attım) Sonra da başrol oyuncusu Seray Kaya'ya tebrik... Tam iki saat boyunca ağlayarak izleyiciyi ekran başında tutmak kolay iş değil. Çünkü ağlarken izleyiciyi tüm hücrelerine kadar inandırmanız gerekir. Seray'da bunu başaracak oyunculuk kumaşı var.
Ve... Güneş'i oynayan minik oyuncu Azra Aksu... Koca bölüm boyunca ağzından tek kelime çıkmayıp, sadece gözleri ile oynayarak izleyenlerin burnunu ekrana yapıştıran şahane yetenek. Allah, nazarlardan saklasın.
Bu arada Sarıyer - Kilyos yolunda uçuruma yuvarlanarak kaza yapan Hakan Kara'nın Kilyos Devlet Hastanesi'ne kaldırıldığı söylendi.
Yıllardır yörede yaşayan biri olarak gerçekte Kilyos'ta Devlet Hastanesi olmadığına üzüldüm ama bahsi geçen o yolda bir aracın 100 metre aşağıya uçacağı bir uçurum olmamasına da sevindim!
Başarı böyle geliyor
Bu haftaki gurur kaynağımız, 17 yaşındaki milli yüzücümüz Merve Tuncel oldu. Dünya Gençler Yüzme Şampiyonası'ndan 400, 800 ve 1500 metrede ülkemize 3 altın madalya getirdi. Merve, Tokyo Olimpiyatları'nın açılış töreninde de ülkemizin bayrağını taşımıştı. Ama bayrağın gerçekte nasıl "taşınacağını" son şampiyonada gösterdi.
Eskiden uluslararası spor başarılarımız sadece güreş, boks, halter ve tekvando gibi branşlarla sınırlıydı. Son yıllarda ise atletizmden jimnastiğe, basketboldan voleybola ve yüzmeye kadar pek çok farklı kulvarda şampiyonlar çıkarmaya başladık. Bunda sporcularımızın ferdi yeteneklerini desteklemek ve onları gün ışığına çıkarmak için ülke genelinde tarama yapan, Cudi Dağı'nda tenis kortu, en ücra kentlerde kapalı havuzlar inşa eden Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın büyük payı var. Merve'ye de, onu sporla tanıştıran Bakanlığa da, yetişmesini sağlayan ENKA Spor Kulübü'ne ve teşvik eden ailesine de binlerce teşekkür.
Fotoğraf ise "adam olacak çocuğun" Ankara'daki havuzda ilk madalyasını aldığı günden...
Gaf kürsüsü
Atv'deki Kim Milyoner Olmak İster'in heyecanlı yarışmacısı Leyla Altıparmak "Hangisi meler? A) Tavuk B) İnek C) Keçi D) Ördek" sorusunun doğru cevabını seyirci jokeri kullanarak bulabildi.
Zap'tiye
Fenerbahçe kale önünden onlarca gol kaçırmasıyla ünlü Batshuayi transfer etti. Ünlü futbolcu, takımının Kayserispor ile oynadığı gece maçını ise numaralı güneş gözlüğüyle izledi. Keşke imza attırmadan önce bir göz muayenesinden geçirselerdi!..
Ne demiş?
"Bu dünyada yüzde yüz adalet beklemeyin. Yüzde yüz adalet ancak ahirette tecelli eder." (Prof. Nihat Hatipoğlu'nun Atv'deki Kur'an ve Sünnet programından)
Yorum Yazın