AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, "Cumhuriyet bizim lugatımızı, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünmemizi yok etmiştir" diyor...
Doğrudur. Mahir Bey haklıdır.
Ancak, "Başka türlü olabilir miydi?" sorusu hemen akla geliyor.
Önce "üstyapıya" bakalım: Osmanlı devam edebilir miydi?
Hani şöyle Halife Abdülmecid'i "milli padişah" olarak tahta geçirsek... Ya da daha iyisi, onun oğlu Ömer Faruk Efendi'yi...
Ya onun Ankara'ya gitmesi, ya da TBMM'nin İstanbul'a gelmesi gerekecekti ki, ikisi de olacak iş değildi.
İngiltere tarzı bir meşruti parlamentarizm...
Bu artık bir "imparatorluk" olamazdı.
Elde "halklar" kalmamıştı.
Yoksa, birtakım devrimler elbette yapılabilirdi.
Mustafa Kemal Paşa hem TBMM reisi hem de bir "connetable" olarak (birinci subay ve başkomutan) kafasındaki fikirleri gene uygulardı... Takvim devrimi, hukuk devrimi, kıyafet devrimi...
Yazı devrimi?... İşte orada dur.
***
Arap harfleri dilimize uygun değildir.
Oradaki çeşitli ses nüansları bizde yoktur (iki çeşit "s", üç çeşit "z", üç çeşit "k" vb.)... Elif ile ayın arasında bizde ne fark vardır?
Arap alfabesini öğrenmek de zor ve zahmetlidir, hem de uzun sürer.
Haa, başka türlü bir reform yapılabilir miydi?
Enver Paşa bunu denemişti. Arap yazısındaki "hecelerin birleşme kalıplarını" ortadan kaldırmış, her harfin tek tek, ayrı ayrı yazılmasını istemişti.
Büyük bir kafa karışıklığına yol açtı.
Atatürk de "Fikir doğru ama savaş zamanında olacak iş değildir" demiş...
1928 yılında buna benzer bir şey yapılabilir miydi?
Örneğin "gayın"ı ortadan kaldırıp bütün a'ları elifle yazmak... Sat ve sin yerine tek s... Kaf ve kef yerine tek k...
Olurdu ama bunun ne anlamı vardı?
Arap alfabesi "bizim" değildi.
Yunanistan, Rusya, Çin, Japonya kendi alfabelerinden asla vazgeçmediler.
Bugün bir Yunanlı'ya "Latin alfabesine geç" demek anasına küfür etmekten beterdir.
Çünkü bunlar onların kendi alfabeleri. Ayrıca ne kalkınmaya ve sanayileşmeye engel, ne de Avrupa Birliği'ne girmeye.
Peki biz ne yapalım? Göktürk alfabesine mi dönelim?
Olacak iş değil tabii.
Bu konuyu kapatalım. Atı alan Üsküdar'ı geçmiş.
***
Haaa, "lugat" meselesine gelince...
Osmanlıca, Türkçe'den daha zengin bir dildir.
Cumhuriyet yöneticileri, Osmanlı'ya duydukları nefretle, dilimizle çok oynadılar ve onu fakirleştirdiler. "Çağatayca"ya yatırdılar.
Türkçe'yle bilim üretilemiyor, ancak edebiyat üretiliyor.
Günümüzde de, elektronik teknolojisinin ve bize kazurat gibi sıvanan Amerikan kültür emperyalizminin getirdiği ağır bir saldırı altındadır.
İnsanlar Türkçe-İngilizce karışımı piç bir dille konuşur oldular...
Bunu nasıl önleyebileceksiniz, onu düşünün.
Herhalde Osmanlıca'ya dönerek değil.
Yorum Yazın