İsrail, Hamas'ı yok etme söylemiyle tüm Gazze'yi yerle bir etme planını acımasızca sürdürüyor. Böylesine kanlı bir ortamda Gazze'nin dünyaya açılan tek noktası olan Refah Sınır Kapısı'ndan gerek hasta ve yaralı tahliyesi gerekse insani yardım koordinasyonu acaba nasıl sağlanıyor?
Hatırlatmak gerekirse...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın talimatı, Sağlık Bakanlığı'nın hazırlığı, Dışişleri ve MİT'in diplomasisi ile Gazze'deki can pazarından ilk kez hastaları çıkaran ve nakleden ülke Türkiye oldu. İlk gelen 27, dün gelen 61 hastanın yanı sıra Bakan Fahrettin Koca, bebek ve çocukları da getirmek, hatta güneyde bir güvenli bölgede sahra hastanesi kurmak için de yoğun gayret gösteriyor.
Ama...
Refah Kapısı'nda durum hayli sıkıntılı. Öncelikle bir hususun altını çizelim. Gazze'deki insani dramın kontrol altına alınabilmesi için günde en az 500 TIR dolusu yardım gönderilmesi bekleniyor. Maalesef 6 haftayı aşan İsrail bombardımanı nedeniyle bu süre zarfında ancak 700 civarında TIR Gazze'ye acil sağlık malzemesi ve gıda götürebildi. Yani tablo çok vahim!
Peki neden?
Çünkü Refah Kapısı'na gelen yardım konvoyları, öyle rahatça Gazze'ye giremiyor. Bu araçların önce Gazze-İsrail sınırındaki Kerem Shalom Kapısı'na gitmesi şart koşuluyor. Bir başka anlatımla, insani yardım TIR'ları önce, İsrail'in içine doğru 25-30 km gidiyor. Burada güvenlik kontrolünden geçiriliyor. Aslında fiilen engelleniyor veya bekletiliyor. Güvenlik taramasından geçen araçların tekrar Gazze'ye dönmesi ve yardım bekleyen mazlumlara ulaşması ise haftalar alıyor.
İsrail'e rağmen, yardım araçlarının Refah Kapısı'ndan Gazze'ye girmesi mümkün mü? Esasen evet! Ama sınırda İsrail'le koordinasyon yapılması mutlak mecburiyet. Yoksa? Bu araçlar, İsrail hava kuvvetlerinin açık hedefi haline getiriliyor. Buna rağmen adım atılması başarılabilir mi? Elbette. Bunun zorlu fakat gerçekleştirilebilir bir yolu bulunuyor. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın 11 Kasım 2023 tarihli ortak bildirisinde yazdığı gibi... Eğer çok uluslu insani yardım konvoyu harekete geçirilebilirse, İsrail'in bu kadar geniş bir cepheyi karşısına alamayacağı değerlendiriliyor.
Özetle...
İsrail'in insanlık suçu işlemesinin önüne geçilmesi için uluslararası işbirliğiyle bazı risklerin göze alınması kaçınılmaz görünüyor!
***
Yüzde 50+1... İYİ Parti... CHP...
Darbe artığı bugünkü anayasa ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni sürdürmek, bir mucizeyi başarmak gibi... Hele hele son 5 yıllık uygulama pratiği ve sistemde ince ayar gerekliliği ortada iken... Bu sistemin en önemli eşiklerinde biri yüzde 50+1'le cumhurbaşkanı seçilme barajı. Sistemin sigortası olarak görülen bu oran halen önemini koruyor.
Gel gör ki... Oyları yüzde 1'in altında, hatta bindelerle ifade edilen oluşumlar, siyasi parti kimliğine bürünerek, her türlü pazarlığa açık tarzları ile bu sistemi sulandırıyor veya ucuz siyasal hesaplara açık hale getirebiliyor. Anayasal sistemin sağlığı açısından, ittifakların kazanacağı karakterin ilkesel bazda ve hasbi olması ile hesabi olması arasındaki fark ise gelecek mimarisini şekillendiriyor. Netice olarak... Konunun fikri düzeyde tartışılması ile fitne çıkarmaya malzeme edilmesine kadar uzanan eksene ve paydaşlarına dikkat kesilmek gerekiyor!
İşte bu aşamada CHP ve İP'deki gelişmeleri ayrıca analiz etme gereği doğuyor...
38. Olağan Kurultay'da, HEDEP'e ve Selahattin Demirtaş'a selam çakan CHP Genel Başkanı Özgür Özel de selefi Kemal Kılıçdaroğlu'nun gizli kapaklı açtığı yoldan ilerlemeyi tercih ediyor. Bu, kuşkusuz kendi tercihidir. Ancak, Kürt kökenli seçmenin oylarına balıklama dalmak için HEDEP'e yaklaşan aktörlere, silahlı unsurlarla organik bağını kesmesi telkininde bulunup bulunmadığını sormak duyarlı herkesin görevidir!
İP'e gelince... Daha baştan fay hattına inşa edilmiş bir yapı idi. Şimdi, siyasal inşaatta çürük malzeme kullanıldığı ortaya çıktı. Milletvekili aday listelerine ilişkin akçeli iddialar, belediyelerden dolanlı yollarla alındığı ileri sürülen ihaleler, ittifak modellerini savunanlara dönük argümanlar! Bunlar parti içinde ve adli yollarla temize havale edilmezse, İP ve Sn. Meral Akşener için "varoluş mücadelesi" nihai aşamaya gelmiş demektir!
Yorum Yazın