Orta boylu, kalın kemikli, omuzları geniş ve güçlü vücutlu, dolgun yüzlü, beyaz tenli, bıyıkları hissedilmeyecek derecede pek hafif terlemiş, kumralca kaşları, elâ ve çekik gözleri, şakakları çıkık bir Türk, 23 yaşındaki yakışıklı, levent tavırlı delikanlı Yörük Ali Efe...
Genç görünüşüne bakan çocuk yaradılışlı ve hoppa huylu zanneder; fakat o kadar ağır, o kadar temkinli ve Türk millî terbiyesine uymayı, hâl ve hareketleriyle öyle göstermeye çalısır ki, ağzından söz çıkmaz, önüne bakar, pek az ve çok ağır hareket eder. Türklüğün seçkin sıfatları onda açıkça görünür.
Milli mücadeleye destek olması için yanına gelen albayı sessizce dinledikten sonra ağzından şu cümleler dökülür:
"Bey amca sen hiç merak etme. Allah'ın izniyle biz hemen yarın bismillah deyip çıkacağız. Bundan sonra işimiz Yunan'la uğraşmak olacaktır. Milleti hep ileri gelenler aldattı. Yoksa biz şimdiye kadar durmazdık. Biz çıkalım arkamızdan millet gelir. Sen hiç merak etme, bize yalnız silah, cephane ve subay ver. Nasıl emredersen senin sözünü tutacağız."
Memleketin dört bir yanı işgal altındaydı! Orduları dağıtılmış olan Osmanlı İmparatorluğu'nun bazı vatansever subayları, işgale karşı durmaya, emir komutaya, ellerindeki silah ve cephaneyi teslim etmemeye gayret gösterseler de; gerek işgal ordularının Anadolu'ya göndermiş oldukları kontrol subayları gerekse İstanbul Hükümeti'nin baskıları sonucunda etkisiz haldedirler. Milletin güvenebileceği ne ordusu ne de irade sahibi bir hükümeti vardır!
İşte bu süreçte, özellikle yıllardır hayalini kurdukları Anadolu'yu işgal için sabırsızlanan ve bir an önce Ankara'ya ulaşmayı hedefleyen Yunanlıları, bir yıl boyunca engelleyen güç, Aydın ve yöresindeki efe ve zeybekler olmuştur. Başlangıçta ümitsiz gibi görünen bu mücadelede, kurmuş olduğu ilk milli müfreze ile Yunan karakolunu basan ve sonrasında Yunanlıların korkulu rüyası olarak bölgede etkinliğini kabul ettiren Yörük Ali Efe'dir.
Dört yıldan fazla dağlarda dolaşmış, bu süre içinde daima ezilenin, mağdur edilenin, güçsüzün yanında olmuştur. Halk tarafından sevilip, itibar ve destek görmüştür, Yörük Ali Efe.
Yunan Ordusu, İzmir'in ardından Aydın ve Nazilli'yi de işgal edince, dağdan inen Yörük Ali Efe, arkadaşları ile birlikte Aydın'da Malgaç Demiryolu Köprüsü yanındaki Yunan karakoluna baskın yapar. Baskın sonunda karakol tümüyle imha olur, cephane ve erzaklar ele geçirilir.
Bu baskın Batı ve Güney Anadolu'da düzenli, bilinçli ve millî şuurla işgalcilere yapılan ilk baskındır.
Bu önemli başarı halka ümit ve cesaret verir, düşmanın yurttan atılabileceğine olan inancını arttırır, Yörük Ali Efe'nin liderliğini perçinler. Yunan Ordusu ise beklemediği bu baskın karşısında paniğe kapılarak Nazilli'deki kuvvetlerini yakıp yıkarak Aydın istikametine geri çeker. Daha sonra halk meclisinde oy birliğince alınan karar uyarınca Yörük Ali Efe'den Aydın'ın kurtarılması istenir. Emrindeki kuvvetlerle birlikte Aydın'ı geri alır, ancak takviye kuvvetlerle güçlenen Yunan ordusu Aydın'ı ikinci kez işgal eder. Köşk, Umurlu ve Dörtyol cephesini kurarak olağanüstü cesaretle, donanımlı ve sayıca çok fazla olan düşman kuvvetlerini büyük kayıplara uğratır. Böylece düzenli ordu kurulana kadar yirmi aylık bir süre, düşman kuvvetlerinin Aydın kanadından Anadolu içlerine ilerlemesi engellenir.
Düzenli ordunun kurulması üzerine Yörük Ali Efe, emrindeki savaş deneyimi çok iyi olan büyük bir grubu ile birlikte, Ankara Hareketinin düzenli ordusuna Milis Miralay rütbesiyle Millî Aydın Cephesi Komutanı olarak atanır. Savaş sonunda başarılarından dolayı meclis onu İstiklal Madalyası ile ödüllendirir.
Yunan Komutanın yıllar sonra, "Ege'nin Zeybekleri olmasaydı, Türk nizami ordusu karşımıza çıkıncaya kadar Ankara yolunu açar, Ankara hareketini kağnıya mahkûm eder, ciddi bir mücadele ordusu kurulmasına mani olurduk" sözleri, Yörük Ali Efe başta olmak üzere, zeybeklerin Bağımsızlık Savaşımızla noktalanan tarihsel işlevlerini, işgalci güç ağzından vurgulayan sözler olarak, Zeybek tarihi içinde yerini alır.
Yorum Yazın