Büyük bir hastanede iki doktor öğle yemeğinden sonra yürüyüşe çıktıklarında, önlerinde “paytak paytak“ yürüyen yaşlı bir adamla ilgili aralarında yorum yaparlar. Biri, “adamın kalça çıkığı var” der, diğeri, “hayır adamın bel fıtığı var” der ve aralarında anlaşamayınca “gel adama soralım” derler ve yaşlı adamın yanına giderler.
- “Amca; ikimizde doktoruz, sana bir şey soracağız.”
- “Buyur evladım sor” der.
- “Paytak, paytak yürüyorsun, sende kalça çıkığı mı, yoksa bel fıtığı mı var?”
Yaşlı adam cevap verir.
“Evladım, ikiniz de yanıldınız. Ve, ben de yanıldım” der.
- “Amca, biz iki doktor yanıldık ta, senin yanıldığını anlamadık. Sen nasıl yanıldın?”
Yaşlı Adam, başı önünde, biraz mahçup bir şekilde;
- Ben de “GAZ” sanmıştım, YANILMIŞIM. Onun için “paytak paytak” yürüyorum.
BASIN HALKTAN YANADIR
Son günlerin konusu olan sosyal medyaya sansür denebilecek ve dünya basınında da sıklıkla eleştiri olarak gündeme gelen, “dezenformasyon” yasası olarak adlandırılan Ak Parti ve MHP milletvekili oylarıyla kanunlaşan düzenlemenin 29. Maddesi CHP tarafından yürütmenin durdurulması için Anayasa Mahkemesine başvurusu yapıldı.
Ak Parti’nin kuruluşunda gerçekleştirilmiş “Yazılı ve Görsel Basın” başlığı altında yazılmış parti programının bugün ne şekilde uygulandığı veya uygulanmadığını bir karşılaştırma olarak sizin görüş ve yorumlarınız için çalıştım. Bana göre basın özgürlüğü olarak yazılmış güzel bir program, uygulamada ise tezatlıklar manzumesi. Kamuoyunda “sansür yasası” diye adlandırılan, seçimler öncesi sosyal medyayı baskı altına almayı, çıkaranlar açısından da sosyal medyanın kirlenmiş dilinin temizliği olduğu gerekçesiyle dezenformasyon yasası diye adlandırılmıştır.
Maalesef bugün çok sesli yazılı ve görsel özgür basından söz edemez hale geldik. Menfi propaganda oluşturulmaması için basın kartlarının verilmesi bile tek elde topladı, istediklerine kart verildi, istenmeyen kartlarda iptal edildi. Akreditasyonlar tarafgirlik olarak hazırlanır hale getirildi, toplantılara alınmada listeler tutuldu. Yazılı ve görsel basın sektöründe tekelleşme ve kartelleşmenin önlenmesi sağlanacak denmesine karşılık tam tersi gerçekleştirildi ve bugün muhalefet dahil toplumun geniş bir kesimince “havuz medya”, “yanlı basın”, “besleme basın” olarak anılmaya başlandı.
AK PARTİ PROGRAMI’NDA “YAZILI VE GÖRSEL BASIN”
“Özgür, bağımsız, çok sesli bir yazılı ve görsel basın, demokratik rejimin önemli güvencelerinden biridir. Doğru bilgi ve haber alma hürriyetinin korunması esastır. Böyle bir ortamın tesisi için her türlü önlem alınacak; medya-siyaset ve ticaret ilişkilerinin toplumun doğru haber alma özgürlüğünü kısıtlaması, medya aracılığıyla vatandaşın istismar edilmesi önlenecektir. Yazılı ve görsel basın sektöründe tekelleşme ve kartelleşmenin önlenmesi için ilgili mevzuat yeniden düzenlenecektir.
Medyanın toplumun ihtiyaçlarını ön planda tutan yayınlar yapması özendirilecektir.Kültürel değerlerin, tüketicilerin, ailenin, çocukların ve gençlerin korunması, genel ahlak kurallarına riayet edilmesi, kişilerin ve sosyal grupların haklarını ihlal edici yayınlardan kaçınılması esastır. Meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapılarak medyanın toplumsal sorumlulukları ile ilgili yeni kriterler geliştirilecektir.
Özel hayatın ve özel haberleşmenin güvenliği ile ilgili her türlü teknik ve yasal önlemler alınacaktır.Medyada etkili denetim yöntemlerinden biri öz denetimdir. Bununla beraber, tarafsız basın meslek kuruluşlarının ve gönüllü teşekküllerin denetimiyle art niyetli yayınların doğal bir toplumsal muhalefet sayesinde kontrol edilmesi özendirilecektir.
Medya çalışanlarının iş güvencesi ve sosyal güvenlik sorunları dolaylı olarak haber alma özgürlüğünü etkilemektedir. Bu nedenle medya çalışanlarının uluslararası standartlarda bir çalışma ortamına ve iş güvencesine kavuşturulmaları sağlanacaktır.Sansür ve benzeri kavramların tanımı, şüpheye mahal bırakılmaksızın ve tamamen sivil inisiyatif tarafından belirlenecek ve önlemler de yine siyasi iradenin dışında alınacaktır.
Yerel medya desteklenecektir. Medyayı denetleyen kurumların objektif kriterlerle hareket etmesi sağlanacak, bu kurumların medya üzerinde siyası baskı aracı haline gelmeleri engellenecektir.
Medyanın haber ve bilgi edinme özgürlüğü korunurken bireyin özel hayatına müdahale edilmesine izin verilmeyecektir”.
Metin ÇINAR
Yorum Yazın