Abdulkadir Selvi

Abdulkadir Selvi

Mail: dfdkgjdlgk@hotmail.com

Fikri Sağlar’ın değişimi

Başörtülü hâkimle ilgili yasakçı sözleri nedeniyle eleştirilen Fikri Sağlar, aslında bir dönemler özgürlük mücadelesiyle anılan bir isimdi.

Fikri Sağlar DYP- SHP koalisyon hükümetleri döneminde Kültür Bakanlığı yaptı. 49. hükümette Başbakan’ı Demirel, 50. ve 52’nci hükümette ise Tansu Çiller’di. Sultan Kara başörtülü bir gazeteciydi. Kültür Bakanı Fikri Sağlar’ın basın toplantısına alınmak istenmemişti. İtiş kakış üzerine basın danışmanı İsmet Demirdöğen müdahale etmiş, Sultan Kara’nın basın toplantısını izlemesini sağlamıştı. Başörtüsü yasağının en sert uygulandığı bir dönemdi. Fikri Sağlar’ın başörtülü gazeteciyi yanına oturtup basın toplantısı yapması ilgi uyandırmıştı.

NECİP FAZIL’LI, SAİD NURSİ’Lİ KAMPANYA

Sağlar, Said Nursi’nin, Necip Fazıl’ın, Nâzım Hikmet’in kitaplarını kütüphanelere sokan bir kampanyaya da öncülük etmişti. Bunu bir kampanyaya dönüştürmüştü. Çünkü onun Türkiye’nin “yasaklı kitaplar” tarihine geçecek bir öyküsü vardı. Fikri Sağlar Kültür Bakanı, Emre Kongar ise müsteşardı. Devlet Tiyatroları’na ait Ankara Macunköy’deki sahnenin bulunduğu yerde bir depoda 25 bin yasaklı kitap bulunmuştu. Kültür Bakanı Sağlar, “Kitaplara özgürlük” diye bir açıklama yaptı. “Kitapları özgürlüğüne kavuşturuyoruz” diye bir kampanya düzenledi. 25 bin yasaklı kitap depolardan çıkarılıp, kütüphanelere gönderildi. Sağlar bu açılımı ile saygınlık kazandı.

YASAKLI KİTAPLAR LİSTESİ

 Bir de kütüphanelere girmesi yasak olan, “yasaklı kitaplar listesi” bulunmuştu. Ne günlerdi... Aralarında Süleyman Demirel’in Zincirbozan’da yazdığı mektuplardan oluşan kitap bile vardı. Demirel Başbakan ama Demirel’i anlatan kitap hâlâ yasaklı yayınlar listesindeydi. Demirel Başbakan olarak kütüphanelere girebiliyor ama onu anlatan kitap kütüphanelere sokulmuyordu.

SAĞLAR’IN KAMPANYASI

Kültür Bakanı Sağlar, yasaklı kitaplar listesine tepki gösterip karşı bir kampanya düzenlemişti. Kendi mahallesinden sert tepki gösterilmişti. Ama o geri adım atmadı. “Said Nursi kütüphanede sizi bekliyor”, “Necip Fazıl kütüphanede sizi bekliyor”, “Nâzım Hikmet kütüphanede sizi bekliyor” diye afişler hazırlatıp, reklam kampanyaları yaptı.

Özgürlükçü Fikri Sağlar saygınlık kazanmıştı. Yasakçı Fikri Sağlar ise tepki gördü.

ERTUĞRUL BEY, SİZ NE YANIT VERİRDİNİZ?

BÜTÇE görüşmelerinde Kılıçdaroğlu’nun, AK Partililere, “Benim aday olup olamayacağımı size kim söyledi?” diye karşılık vermesi üzerine Cumhurbaşkanlığı hesabının karıştığına dair bir kulis yazısı yazdım. Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olabileceğine dair bir mesaj vermesine rağmen önceliğinin millet ittifakı ile birlikte hareket etmek olduğunu savundum. Kılıçdaroğlu’nun önceliğinin yine Abdullah Gül olduğunu ifade ettim.

KILIÇDAROĞLU’NUN İTHAMI

Yazımın çıktığı gün, Medyascope’de Ruşen ÇakırKılıçdaroğlu’na, “Abdulkadir Selvi sizin partinize atfen demiş ki, ‘CHP’nin adayı Abdullah Gül’ demiş” dedi. Kılıçdaroğlu, “Benim adıma Abdulkadir Selvi niye konuşuyor? Hangi gerekçeyle konuşuyor? Yoksa Abdulkadir Selvi’ye birileri yazdırıyor mu? Bu cümle önemli. Birileri onlara belli cümle kalıplarını veriyorlar. ‘Onları köşenizde yazacaksınız’ diyorlar. Onlar da ‘Emredersiniz’ diyorlar, yazıyorlar” diye yanıt verdi.

KILIÇDAROĞLU SORUMA YANIT VERMEDİ

Hem onuruma hem mesleğime yönelik haksız bir ithamla karşı karşıya kalmıştım. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu’na, “Şu andan itibaren bana yazdıran birileri kimse onları ortaya çıkarmak CHP Lideri’nin görevi. Eğer o birilerini bulursa, söz veriyorum, o andan itibaren bu mesleği bırakacağımKılıçdaroğlu ispat edemezse onu müfteri ilan ediyorum demeyi kendime yakıştırmam. Ama kendi adıma kalemimi kırmayı taahhüt ediyorum” diye yanıt verdim.

SİZE YAPILSA NE DERDİNİZ?

Ertuğrul Bey, AK Parti’den bir yetkili çıksa dese ki, “Ertuğrul Özkök’e birileri mi yazdırıyor? Bu cümle önemli. Birileri Özkök’e cümle kalıplarını veriyor. ‘Onları köşenizde yazacaksınız’ diyorlar. Onlar da ‘Emredersiniz’ diyorlar, yazıyorlar” deseydi. Siz ne yapardınız? Hangi cevabı verirdiniz?

TÜRKÇE KURAN UYARISI

Şeb-i Arus’ta Türkçe Kuran okutulması olayı ortaya çıkınca, Türkçe Kuran’ın CHP’ye zarar vereceğini belirtip, “CHP’den dindar olması beklenemez. Laik ve Atatürkçü bir partidir. Ama dini değerlere saygılı bir CHP pekâlâ mümkündür” dedim. Bu analizde bir yanlışlık var mı? Olabilir de. Yanlış bulursunuz, yanlış dersiniz.

KILIÇDAROĞLU YİNE İTHAM ETTİ

Ankara Temsilcileri ile yıl sonu toplantısında Kılıçdaroğlu’na, “CHP’den dindar bir parti olması beklenemez” dediğim soruluyor.

CHP Lideri, “Kimin daha dindar olduğunu kim bilir? Allah’ın birisine verdiği böyle bir yetki mi var? Selvi’ye böyle bir yetki mi verilmiş” diye yanıt veriyor.

Ben de bunun üzerine, “Gazeteci, yetkiyi okurundan alır. Ben de halkımızdan alıyorum. Kılıçdaroğlu’ndan alacak değilim” diye yanıt verdim.

Şimdi bu soruyu Ertuğrul Bey’e sormak istiyorum. Yazdığınız bir yazıda siyasi bir çıkarım yapsanız ve yaptığınız bu siyasi çıkarıma MHP ya da AK Parti, “Ertuğrul Özkök bu çıkarımı yapmak için yetkiyi kimden alıyor?” diye sorsa, siz ne yanıt verirsiniz?

ÖZKÖK HANGİ YANITI VERİRDİ?

Peki gazeteci kamu adına sorular sormaz mı, halkın sesi olmaz mı? Gazeteci yetkiyi okurundan almaz mı? Ertuğrul Özkök ne yaptı? Hiç şık olmayan bir yazı yazdı. Ertuğrul Bey, önerilerinize ve tavsiyelerinize her zaman açığım. Ancak üstenci bir dille ayar verilmeye kalkışılmasından hoşlanmam. Lütfen o çizgiyi aşmayın.

 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar