Nedim Şener

Nedim Şener

Mail: fmdkfldk@hotmail.com

FETÖ’cü hainlere merhamet ve mücadelede rehavet, şehitlere ihanettir

Tam altı yıl geçti, tarihte ne öyle bir ihanet ne de ihanete karşı böylesine onurlu bir direniş görüldü. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şerefli üniformasını üzerine geçirmiş Fetullahçı Terör Örgütü mensupları, hem örgütsel çıkarları hem de uşaklığını yaptıkları Amerika Birleşik Devletleri’nin amaçları doğrultusunda demokrasiyi askıya alıp ülkenin “anahtarlarını” da emperyalist sahiplerine teslim edeceklerdi.

Ama hiç hesaba katmadıkları bir güç vardı: Türk milletinin iradesi...

Milyonlarcası hiçbir çağrı beklemeden saat 21.30’dan itibaren darbecilere karşı direnmek için yollara çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla gece yarısından sonra milyonlara milyonlar katıldı. 252 şehidimiz, 2 bin 500’den fazla yaralımızla 24 saat geçmeden darbe bastırıldı. Geriye şehitlerimizin, gazilerimizin acıları, uçakla bombalanmış TBMM, ihanete uğramış bir millet, ihanetin bedelini ödetmekte kararlı yaralı bir devlet kaldı.

Bugün yürütülen soruşturmalar, açılan davalar ve sonuçları hakkında çok miktarda haber okuyacak, görüntü izleyeceksiniz.

NE UNUTMAK NE ACIMAK

Ben altıncı yılda başka bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Takip edenler bilir; Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’cüler için “Acımayın yoksa acınacak hale gelirsiniz” dediğinde, “Biz insanız, acıma duygusundan yoksun olamıyoruz” diye düşünüp aynı cümleyi gazete yazılarımda ve TV programlarında şöyle ifade ederdim: “Biz insanız, acıma duygusu bize ait; ama unutmamalıyız, asıl unutursak işte o zaman acınacak hale geliriz” diyordum.

15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden tam 6 yıl geçti ve FETÖ’cülerin bugün yaptıklarını, yazdıklarını, yalanlarını, bitmez tükenmez ihanet girişimlerini gördükçe “Ne unutun ne de acıyın...” diyorum.

365 GÜN, 52 HAFTA, 7 GÜN, 24 SAAT İHANET

15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki Amerika Birleşik Devletleri’nin desteğiyle bugün dünyanın 100’den fazla ülkesindeki okullar üzerinden örgütlü olan Fetullahçı Terör Örgütü, 365 gün yani 52 hafta, haftanın 7 günü, her gün 24 saat Türkiye aleyhine çalışan küresel bir terör örgüttü.

Yerküre üzerinde güneş bir ülkede batıp diğerinde doğarken FETÖ mensupları “ihanet nöbetini” de birbirlerine devretmiş oluyor. Uzak Asya’daki görevini Orta Asya’dakine, Orta Asya’daki Avrupa’dakine, Avrupa’daki Amerika’dakine devrediyor.

Yatağından kalkan FETÖ mensupları, Türkiye aleyhine nasıl bir yalan ve ihanet içinde olacağının hesabını yapıyor.

Çoğunlukla da örgüt tarafından yalan, iftira ve algıya yönelik belirlenen gündemleri paylaşarak sosyal medyadan operasyonlarını gerçekleştiriyorlar.

RENKLENDİRME TAKTİĞİNE DİKKAT

Kimsenin onlar kadar organize olmadığını iyi biliyorlar. Kimsenin onlar kadar rahat yalan söyleyemeyeceğini, iftira atamayacağını, kumpas kurup algı operasyonu yapamayacağını biliyorlar.

“Renklendirme” yöntemi gereği, sosyal medyada milliyetçi, Kemalist, ülkücü, muhafazakâr, solcu, sağcı isim ve sembolleri kullanarak algı operasyonu ordusu meydana getirdiler. Toplumun yakından tanıdığı sanatçı, şarkıcı, tiyatrocu, gazeteci, siyasetçi ve yazarların isimlerini ve resimlerini kullanarak operasyon çekiyorlar. Ne olursa olsun ihanetten hiç vazgeçmiyorlar.

İHANETTEN MAĞDURİYETE...

FETÖ elebaşının talimatıyla yıllarca devlete sızan örgüt mensupları, yalan, iftira, kumpastan sonra 15 Temmuz’da devlete ve millete ihanete kalkıştılar. Şimdilerde ise ihaneti unutturup mağduriyet noktasına geçtiler.

FİRARİ FETÖ’CÜLERDEN ALGI FİLMİ

Mağduriyet algısı yaratmak için önce tutuklanan örgüt üyesi kadınları sonra çocukları kullandılar. Onlara sözcülük yapan TBMM’deki bir iki işbirlikçi milletvekili dışında kimseyi yanlarında bulamadılar. Bu tutmayınca yurtdışına firar ederken denizde ya da nehirde boğulanları kullanmaya kalktılar. Hatta bununla ilgili geçici müze bile açtılar. O da tutmadı.

Bugünlerde ise KHK ile atılanlar ve sözde askeri öğrenciler üzerinden mağduriyete dayalı algı çalışması yapıyorlar. İçeride de Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’den destek görüyorlar.

FETÖ’cülerin yaratmak istediği mağduriyet algısına en büyük katkıyı onların çabaları değil, Türk yargısının darbe ve FETÖ üyeliği hakkında yürüttüğü davalarda verdiği bazı kararlar sağlıyor. Son örneği, kod adı verip çalıntı soruyla harp okullarına sokulan FETÖ’cülerle ilgili verilen tahliye kararı. Fırsatı kaçırmayan FETÖ’cüler, yurtdışına kaçan beş sözde askeri öğrenciyle hemen bir mağduriyet filmi bile çektiler. Akılları sıra 15 Temmuz ile ilgili gerçekleri tersine çevirecekler. Ama o da olmamış, tam bir fiyasko.

REHAVETE YER YOK

Verilen kararlardaki hataları sadece FETÖ’ye karşı olan geniş halk kitlelerinin tepkilerine bakarak değil, FETÖ’cülerin bu kararları kullanma biçimine bakarak da anlayabilirsiniz. Derinlemesine araştırmanıza gerek yok, FETÖ’cülerin hangi davalarda çıkan sonuçlara sahip çıktığına, kimleri masum gibi pazarladığına bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. Dediğim gibi onlar yalan, iftira, karalama ve ihanete devam edecekler. Ama biz rehavete kapılmayacağız.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar