Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Fetih günü işte böyle kutlanır

Ta 19 Ocak 2007'de, yani bundan 14 yıl önce Barbaros Bulvarı'ndaki eski binamızın camından karşıdaki Çamlıca tepesine bakarken bu sütunlarda "İstanbul'un akupunktur çilesi" başlığı altında şöyle yazmışım:
"RTÜK Başkanı Zahid Akman, tüm radyo vericilerinin Çamlıca tepesindeki ana vericide toplanacağını ve 4 Şubat'ta başlayacak yeni uygulama ile İstanbul'da yayın yapan radyoların artık net olarak dinlenilebileceğini söyledi. Akman bu yeni düzenlemeyle hava ve deniz seyrüsefer güvenliğini ve muhaberat emniyetini olumsuz etkileyen yayın kirliliğinin de son bulacağını ifade etti. Hazır elleri değmişken, şu Çamlıca tepesindeki çirkin demir kuleleri de tek bir antende toplasalar diyorum. Zira Çamlıca'ya doğru baktığımda adeta akupunktur tedavisi gören acılı bir İstanbul görmekten bıktım."
23 Ekim 2011'de Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisindeki nostaljik anten ayarlama sahnesini de "Bir zamanlar hepimiz damdaki kemancıydık" başlığıyla bakın nasıl yorumlamışım:
"O zamanlar neredeyse her gün anten ayarlamak için damdan düşen ya da elektrik akımına kapılarak hayatını kaybeden 'televizyon şehitlerinin' haberlerini okurduk. Ve öyle bir geçti ki zaman...
Şimdi televizyonu bile cep telefonumuza sığdırdılar. Millet otobüste evine giderken dizisini izliyor. Türlü dijital platform, kablolu TV, çanak çömlek, bilgisayar emrimizde. Şirketler artık televizyonlarını izletebilmek için antenlerini vatandaşın bulunduğu yere ayarlıyor. Çamlıca tepesi ise mesai boyunca her daim karşımda... Üzerindeki anten direkleri, sanki İstanbul'un acısını dindirmek için batırılmış akupunktur iğnelerine benziyor..."
Geçen cumartesi günü Çamlıca'daki muhteşem anten kulesi açılırken aklıma bu yazılar geldi. İstanbul'un fethinin yıldönümüydü. Aynı günler içinde Taksim Camii ve Kuzey Anadolu Otoyolu'nun son bölümü de açıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış törenlerinde yaptığı konuşmalarda Kanal İstanbul'un temelinin de Haziran sonunda atılacağı müjdesini verdi.
İstanbul'un böğrüne kılıç gibi saplanan çirkin metallerden kurtulduk. Taksim'e Allah'ın evini inşa ettik. (150 yıldır söylendiği gibi kıyamet de kopmadı işte) Kentin tıkalı damarlarını baypas edecek çevre yolunu tamamladık. Bir ay sonra gemileri yeniden tepelerden aşıracağımız 'Çılgın Türk Projesi' Kanal İstanbul hayata geçecek.
Mehter adımlarıyla değil, jet hızıyla medeniyete koşuyoruz. İstanbul'un Fethi işte böyle kutlanır...

Maçta maske yasaklanmalı
Bu aralar kafayı sporcu sağlığına takmış durumdayım. Bu kez vereceğim örnek Şampiyonlar Ligi final maçından:
Manchester City'nin kaptanı ve gol umudu Kevin de Bruyne, ikinci yarının başında rakip savunmacı Rudiger ile kafa kafaya çarpıştı. Rudiger hemen ayağa kalktı ama Kevin de Bruyne oyuna devam edemedi. Çünkü geçen hafta burnu kırıldığı için maça sert plastikten yapılmış maske ile çıkan Rudiger ona adeta kaskıyla vurmuş gibi oldu. Kevin bu çarpışmadan mosmor bir göz, şişmiş elmacık kemiği ve iyice sersemlemiş bir kafa ile çıktı.
Koruyucu maskeler çoğu zaman çelik konstrüksiyon ile desteklenmiş sert plastik, kevlar ya da karbonfiber'den yapılıyor. Bu halleriyle de rakip için büyük tehlike oluşturuyor.
Futbolcuların maça alçılı çıkması yasak. Hatta yüzük, kolye, küpe vs. takamıyor. Peki ya 'kask etkili' sert maskelerle oynamalarına nasıl izin veriliyor?

Gaf kürsüsü
Arjantinli spiker Noelia Novillo, ilk virüs aşısını olup hayatını kaybeden İngiliz vatandaşı William Shakespeare ile ünlü yazar Shakespeare'in isim benzerliğinin kurbanı oldu: "Hepinizin bildiği gibi İngiliz dilinin en önemli yazarlarından biri, benim için ise ustası. Koronavirüs aşısı olan ilk isimdi..."

Zap'tiye
İtalyan heykeltıraş Salvatore Garau bir metrekarelik boşluğu "Enerjinin heykelini yaptım" diye sergiye soktu. Biri de 15 bin Euro (150 bin lira) ödeyerek ortada olmayan heykeli satın aldı. Ben 'yontma' diye işte buna derim.

Ne demiş?
Zorlu bir takipten sonra polisin yakaladığı kaçaklardan biri polise yalvardı: "Takma dişim düştü abi, bulun ne olur." Polisin canı zaten burnundaydı: "Ne yapacaksın şimdi takma dişi? Takacak mısın?" Adam: "20 bin lira verdim o dişe, takmayayım mı?"

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar