TRT 2'de cumartesi günleri 14.00 sularında yayınlanan Saray Lezzetleri, bu aralar en fazla ilgimi çeken yemek programı haline geldi. Sunucu ve gastronomi uzmanı Yunus Emre Akkor, Türkiye'yi adım adım dolaşıp, saray mutfağının en az bilinen yemeklerini tanıtıyor.
Akkor'un bu haftaki durağı Amasra'ydı. Fatih Sultan Mehmet'in görür görmez güzelliğine vurulup, hocasına "Lala, Çeşm-i Cihan burası mı ola?" dediği Amasra, özellikle deniz ürünleriyle Osmanlı mutfağının gözdesi olmuştu. Akkor, Osmanlı'nın balık yemediği şeklindeki bilginin ne kadar asılsız olduğunu bu programda kanıtladı. Hatta Diyanet İşleri'nden verilen kabuklu deniz ürünleriyle ilgili fetvaya nazire edercesine, Fatih Sultan Mehmet'in en sevdiği yemeğin karidesten yapılan Teke Çorbası olduğunu söyleyerek kameralar önünde bu yemeği pişirdi. Meğer Osmanlı mutfağında deniz ürünlerini pişirmek için 39 ayrı teknik kullanılırmış. Hatta 1432'de bir Fransız seyyah (İsmini not alamadım) hayatındaki ilk zeytinyağlı havyarı Bursa'da yediğini yazmış. Teke Çorbası'nın yanı sıra Akkuş'un elinden çıkan Sirkeli Tahinli Mezgit Kavurması ve Balık Harçlı Gül Böreği de sadece görüntüsüyle bile damak çatlatacak cinstendi.
Göğüste bayrak taşıma hakkı
Beşiktaşlı futbolcuların göğsünde yer alan Türk bayrağına eminim ki diğer kulüpler gıpta ediyordur. Geçen yıl kurallarda yapılan bir değişiklikle aynı sezon içinde hem Süper Lig hem de Ziraat Türkiye Kupası'nı müzesine götüren kulübe, takip eden sezonda Türk bayrağını göğsünde taşıma hakkı verilmişti.
Kalbin üzerinde al bayrak taşımaktan daha şerefli bir şey var mı? Gelin görün ki, bayrağımız Beşiktaş formasının sol tarafında, kalp üzerinde değildi. Formayı imal eden şirketin logosu ve reklam veren firmaların amblemlerinden yer kalmadığı için Türk bayrağı, Beşiktaşlı futbolcuların kalplerinin üzerinde değil, sağ omuzlarına yakın bir bölgede kendine yer bulabilmişti.
Bu arada 'Formada Türk bayrağı taşıma hakkı'nın yeniden düzenlenmesi gerektiği kanaatindeyim. Ulusal lig ve kupalardaki şampiyonluk önemli tabii. Ama Türk bayrağını esas hak etmek için Avrupa'da başarılı olmak ve o bayrağı dışarıda dalgalandırmak gerektiğine inanıyorum. Bence göğsünde ay-yıldız taşıma hakkı aralıksız 5 sezonda Türkiye'yi Avrupa kupalarında temsil eden takımların hakkı olmalı.
İnsanları sınıflandırmadan önce...
Adı İsmail Konak... Teknofest'te icat ve girişim ödülü alan pırıl pırıl gençlerimizden biri. Bulduğu Katsis adlı icadıyla PCR testi, ateş ölçümü ve HES kodu kontrolünü tek cihazda birleştirmiş bir dahi. Upuzun saçları var. İngilizce ve Fransızca'yı ana dili gibi konuşuyor. Ve... İsmail Konak bir hafız... Yani imam hatip mezunu...
İsmail; insanları uzun saçına, başörtüsüne, kulağındaki küpeye, sakalının şekline ya da okuduğu okula göre kategorize etmenin ne kadar yanlış bir yaklaşım olduğunun canlı bir anıtı gibi orada duruyor. Pardon... En az onun kadar önemli bir imam hatip mezunu hafız şu anda Başkanlık koltuğunda oturmuyor mu?..
İHA Muhabir uygulaması
Son zamanlarda izleyicilerin çektikleri görüntüleri gönderdikleri Whatsapp ihbar hatları, bültenlerin kurtarıcısı haline gelmişti. İhlas Haber Ajansı (İHA) ise bu uygulamayı bir adım ileriye götürdü. 'İHA Muhabir Ol' uygulamasını indiren herkesin çektiği görüntüler anında İHA aracılığıyla yerli televizyonlara ve uluslararası ajanslara servis ediliyor.
Pop Art sanatının öncüsü merhum sanatçı Andy Warholl yıllar önce "Herkes 15 dakikalığına ünlü olacak" demişti. Onun öngörüsü, sosyal medya sayesinde gerçekleşti. Sıra, herkesin 15 saniyeliğine bile olsa televizyon muhabiri olmasına geldi...
Gaf kürsüsü
A Spor'daki Bizim Semtin Takımı bölümünde Sarıyer Kulüp Müdürü Şeref Ayer; eski futbolcuları sayarken Sercan Yıldırım'ın Sarıyer forması giydiğini söyledi. Oysa adı geçen futbolcu Sercan Görgülü'ydü.
Zap'tiye
Oyuncu Kubilay Aka'dan sohbet programından bir cümle: "Haksız olsam da asla özür dilemem. Kimseye minnet etmem." Kubilay kardeşime bir hatırlatma: İnsan özür diledikçe büyür, affettikçe yücelir.
Ne demiş?
"Paylaşmayı bildiğiniz tek şey story. Onların da hepsi hikaye..." (Kamyon arkasından)
Yorum Yazın