Bu yazıyı yazarken Altılı Masa'nın ortak politikalar mutabakat metni yayınlanmıştı. Ama metni didik didik okuduğumu söyleyemem. Vaktim olmadığından değil, sabrım kalmadığından. Okumayı denedim. Ama haftalardır beklenen ve âlây-ı vâlâyla tanıtılan metnin kötü bir makyaj olduğu her halinden belliydi.
İlgim nedeniyle ve önemli olduğu için göz gezdirdiğim birkaç alanda aradığım hiçbir soruya net cevap bulamadım. Mesela ekonomi alanında önemli gördüğüm başlıklar vardı. Faizleri nasıl yöneteceklerine ve IMF ile ilişkilerin nasıl kurulacağına dair merak ettiklerim vardı. Ama cevap yoktu.
Sadece Merkez Bankası'nın "bağımsızlığı" (sanırım özerklik demek istiyorlar) konusunu ele almışlar. Her haliyle tepkisel bir sepet olduğu, ortak bir zihne dayalı pozitif bir gündeme sahip olmadığı görünüyor.
Erdoğan hükümeti her ne yaptıysa aksini iddia etmek ve kendi aralarında sorunsuz olarak gördüklerini bir sepete doldurmayı yeterli sanmışlar ve bunu da hükümet programı gibi yutturma niyetindeler. Oraya enflasyon düşecek, zenginlik artacak, işsizlik bitecek gibi kulağa hoş gelen fakat nasıl başarılacağına dair tek bir laf etmeyen ifadeler eklenince de tamam olduğunu düşünmüşler.
İstanbul Sözleşmesi ve terörle mücadele gibi alanlarda zaten pek bir cevaplarının olmadığını daha önceden öğrenmiştik. Sadece anlaşabildiklerini metne koydular. Devekuşu gibi diğer başlıkları görmezden geleceklerini çok önceden duyurdular. O nedenle de haber değeri olmadığını zaten hepimiz biliyorduk.
İçerik değerlendirmesi yaptığınızda kısaca ortada bir vizyon olmadığını, hoş sözlere dayalı temenniler sepeti olduğunu söyleyebilirsiniz. Mesela, dış politikada anladığım kadarıyla herkesle pek bir iyi geçinmek hedefindelermiş. Ama nasıl olacağına dair yine hiçbir izahat yok. Terörle mücadele edeceklermiş ama bir yandan da belediyeleri daha da özerk hale getireceklermiş. Batı'yla da süper ilişkiler kuracaklarmış. Mültecileri de göndereceklermiş. Falan da filan. Bir sürü askıda kalan söz ve vaat.
Zaten karşımıza böyle bir metin çıkabileceğini, içeriğinin boş ve çelişkili olabileceğini öngörebiliyorduk. O nedenle çok uzatmıyorum. Uzatmaya da pek gerek yok zaten. Düşünsenize, kör topal da olsa bir hükümet programı açıklanmış ama hükümetin bu programı gerçekten benimseyeceği, daha doğrusu hükümetin kim olacağı belli bile değil. Program var. Sahibi yok. Faili meçhul program. Yürüyen merdivene tersten binmek gibi bir durum.
Seçmeni aldatabilir mi? Sanmam. Ama kendilerini gerçekten kandırmış gibiler. Bravo.
Yorum Yazın