Bu yazıyı yazmamak için inanın çok mücadele verdim.
Yazmasam, yarım asrı geçen ömrüme ve iyisiyle kötüsüyle kıymet veren insanlara karşı kendimi riyakar hissedecektim ki, bu dünyada riyakarlık kadar nefret ettiğim hiçbir şey yoktur. İnancım ve yarım asrı geçmiş ömür tecrübem bana şunu göstermiştir ki, riyakarlık, yalanın dayanılmaz lezzetidir. Yalan, riya ile kapıyı açar ve çöreklenir!
Neden bahsettiğime gelince, önce, 37 yıldır şampiyonluğunu beklediğim Trabzonspor'dan başlayayım. Evet Karadenizliyim, ama Trabzonlu değilim, sülalem Giresun Bulancak Pazarsuyu'ndan, doğum yerim ise Ordu.
Dolayısıyla, Trabzonsporluluğum Trabzonluluktan değil, 1970'li yıllarda ezilmiş, askerlik, vergi ve seçkinlere et, süt, buğday, fındık vs yetiştirmekten başka görev biçilmeyen biz Anadolu çocuklarının da birinci olabileceğini gösterdiğindendir!
Hele hele Saygıdeğer Şenol Güneş Hocamızı ( kaldı ki kendisi hemen hemen hocalık kelimesinin ifade ettiği her anlamda hocadır) Trabzonspor Kulübü'nde tanıdıktan sonra tesis çıkışında yanımda bulunan ve futbol ile yakından hiçbir alakası olmayan Mustafa Yılmaz kardeşim, ''Abi, artık bende Trabzonsporluyum" demişti de ben de ona, ''Evet Trabzonspor bir duruşun adıdır' demiştim.
Sonrasında o ziyaretimizde tanıştığım, aslına bakarsanız kendisini sadece çok iyi bir futbolcu olmasından öte, duruşu, bu vatana, asil Türk Milleti'ne olan sevdasını yakinen bildiğim Sayın Ünal Karaman kardeşimin Trabzonspor'da hoca olarak göreve başlaması ayrı bir mutluluktu benim için! Sonrasında Şenol Güneş Spor Kompleksi'nde maç seyretmek için yerimi her alışımda, İstiklal Marşı okunduğunda tüm Trabzonspor Takımı'nın Al Bayrağa dönmesi, beni hüngür hüngür ağlatmıştır!
Ünal Karaman Hoca'nın, Rizespor'da, Göztepe'de aynı şeyi başlatmasıyla ve Saygıdeğer Şenol Güneş Hoca'nın, ''Spor, sporcu, spor ahlakı nedir'' konusunda anlattıklarıyla ziyaretimiz bambaşka bir anlam bulmuştu!
Aslına bakarsanız, buraya kadar yazdıklarımın özü, "Aslolan yürektir ve aslolan, yürekten bir vefadır" ın en güzel örneğini vermekte...
Sağolsunlar, bendenizi kulüpte görevli bir kızımız aradı ve şampiyonluk kutlamalarına davet etti, ancak tiyatro oyunum devamında da dizi çekimlerim olduğu için katılamadım!
Aslına bakarsanız, ben 2021-2022 futbol sezonunda Trabzonspor'un hiçbir maçını tribünden seyredemedim, ama tuhaftır televizyondan seyretmek de bana yetmişti! Bu halim bana da tuhaf geldi, sebebini düşünmeden edemedim. Oysa, bir sezon öncesi kombinemi alan, Ordu'daysam önce Akçaabat'ta haşlamamı yiyen, dostlarla sohbet eden, stadın yanındaki köftecide buluşan, bir dakika öncesinde yemek yemiş olsam da o ekmek arası köfteden yiyen, stada bir saat öncesinden girip, adeta bir sanat şöleni seyredercesine zevk alan bir kişiydim!
Yıllar sonrasında, şampiyon olduk ve anamızın ak sütü gibi helal bir şampiyonluk kazandık!
Tamam, Ünal Karaman aynı zamanda da bir profesyonel, Trabzonspor takımından ayrılır tekrar gelir...
Tamam, Sayın Abdullah Avcı Türk Futbolu' nun gerçekten ehliyetli, liyakatli, duruşu net ve güzel olan bir hocası...
Tamam, İstiklal Marşı'nın Al Bayrağa dönülerek okunması bir sebepten bitirilmiş olabilir ki, o sebebi de çok merak etmekteyim...
Ama...
Zaman zaman Sayın Ünal Karaman kardeşimle uzaktan, telefonda da olsa ülke, dünya üzerine sohbet etmek için birbirimizi ararız. Son konuşmamızda kendisine Trabzonspor kutlamalarını sorduğumda...
Anlayan, ... olan yerlerde, ne yazdığımı anlamışlardır! Anlamazdan gelenlere de açıkça söyleyeyim; Sayın Ünal Karaman Hoca şampiyonluk kutlamalarına davet edilmemiş!
Evet, Trabzonspor şampiyon oldu da...
Eğer, Trabzon ve Trabzonsporlular Süper Lig takımlarından birisi olan Trabzonspor'un şampiyonluğuna sevinip bununla yetineceklerse, o kendilerinin bileceği bir iştir.
O zaman, Süper Lig takımı Trabzonspor'un şampiyonluğu kutlu olsun!
Ben ve benim gibiler, bizim Trabzonspor'umuzun şampiyonluğunu bekleyeceğiz ve Allah o günü bize gösterdiğinde öyle bir kutlama yapacağız ki, tek solisti, yurt içi yurt dışı davetlisi sadece, ''Vefa" olacak inşallah!
Yorum Yazın