Burjuva rahata çok alıştı. Artık evinde yemek de yapmıyor.
Nasıl olsa temizliğe, çamaşıra, ütüye de yardımcı geliyor, oh, yat aşağı.
Basıyor düğmeye... Hatta düğmeye de basmıyor, ekrana şöyle bir dokunuyor...
Çok çabuk, yemek kapında.
Gerçekten çabuk. Yıldırım servis.
Ama bunların çoğu "zararlı" yemekler, hamburger, pizza, patates kızartması, yanında meyan kökü şırası.
Elbette "sulu yemek" veren yerler de var ama çoğunluk "fast food" denilen Amerikan zehrinde.
Böylece ortalık tıknaz gençler ve "gergedan" hanımlarla doldu.
Lumpen de mangalından geri kalmıyor.
Yüzyılların et açlığı açgözlülüğe dönüştü, zirve yaptı.
Varoşlar şalvarlı kadınlarla, pis sakallı, kıçından ha düştü ha düşecek şortlu ve ayağı terlikli adamlarla doldu.
Hepsi kiloludur.
Anlamazlar öyle "kolesterolden" molesterolden.
***
"Osmanlı yemeği" istiyorsan özellikle arayıp bulacaksın.
Var tabii, Çin yemeği de var, Fransız da, İtalyan da.
Ama çok pahalı.
Kimi lokanta "bin liradan" kapı açıyor, bin liradan aşağı siparişleri kabul etmiyor!
Kimisi zam yaparken hiç acımıyor, kimisi "porsiyon küçültme" gibi bir çakallığı tercih ediyor.
Daha insaflılarını tercih ediyoruz biz de.
Kara ekmeğin üstüne yumurta kırmışlar, "croque madame" diye sallıyorlar...
Soğan çorbasına peynir koymuyorlar!
Yersen, Fransız mutfağı...
Ama bunu "bilen" yemez, maç seyreden tombul oğlan hiç yemez.
Öyleyse kime ne havası atıyorsun?
Dönüyoruz biz de döner, lahmacun, çiğ köfteye.
Vallahi mütebbel de var, muhammara da.
Ama 16 bin lira ödemiyoruz çok şükür.
***
Kimi müessese kâğıt ambalaja geçmiş, fakat çoğu da bildiğimiz "naylon poşetle" getiriyor.
En güzel(!) yanı da, o poşetin üstünde "sıfır atık, doğayı koruyalım" falan yazması.
***
Uyumayın, 8 milyar lira dönüyor bu sektörde.
Kişi başı 450 lira harcanıyormuş hazır yemek getirtmede.
Almanya'da toplam 2 milyar dolar, İngiltere'de 4 milyar dolar.
Hadi afiyet olsun.
Onlardan geri mi kalacaktık?
Yorum Yazın