Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Eskidendi, çok eskiden...

Pandemiyle tanışalı bir yıl oldu. Ama bana bir ömür gibi geldi. Wuhan'dan yayılan virüs, dünyanın yeni miladı oldu. P.Ö. ve P.S. Yani Pandemiden Önce ve Pandemiden Sonra...
Peki neler değişti hayatımızda? Aklıma gelenleri karaladım, fonda Sezen'in şarkısıyla... Mutlaka sizin de ekleyecekleriniz vardır.
 Eskiden tek hayalimiz, krediyle bile olsa hayatın içine bir ev sığdırmaktı. Şimdi tek uğraşımız, hayatı eve sığdırmak.
 Eskiden tanıdık, tanımadık herkes birbiriyle şapır şupur öpüşürdü. Şimdi öpücük en tehlikeli silah.
 Eskiden küçükler, büyüklerle bayramlaşmamak için tatile kaçardı. Şimdi oğullar, kızlar, torunlar el öpmeye hasret.
 Eskiden emekliler gün boyunca denize olta atarlardı. Şimdi günde sadece 4 saat volta atabiliyorlar.
 Eskiden ilk derdimiz aş bulmaktı. Şimdi aşı bulmak.
 Eskiden çocuklar okula servisle giderdi. Şimdi okulu eve ekrandan servis ediyorlar.
 Eskiden kafede vakit öldürülürdü. Şimdiki vakitte panjur indiren kafeciler ölüyor.
 Eskiden restoranlar müşterilerine "Kalk gel" derlerdi. Şimdi "Al git" diyorlar.
 Eskiden bankaya biri maskeli girince polis çağırılırdı. Şimdi maskesiz girince.
 Eskiden iletişimin en sağlıklı yöntemi yüz yüzeydi. Şimdi Face'ten Face'e...
 Eskiden herkes birbirinin maskesini düşürmeye çalışırdı. Şimdi millet birbirinin maskesini burnunun üzerine çekiyor.
 Eskiden uzatılan eli havada bırakmak saygı yoksunluğuydu. Şimdilerde bırakmamak kaygı yoksunluğu.
 Eskiden asosyallik tedavi edilmeye çalışılırdı. Şimdi en büyük hastalık kaynağı sosyalleşme.
 Eskiden toplu ulaşım kullanmak ay sonunu getirirdi. Şimdi kestirmeden 'son durağa' getiriyor.
 Eskiden hava atmak için sokağa çıkardık. Şimdi sadece hava almak için.
 Eskiden nefis mücadelesi verirdik. Şimdi nefes mücadelesi.
 Eskiden yaşardık. Şimdi nefes alıp veriyoruz...

Damat adaylarını halı sahada izleyin

Sosyal medyada dolaşan ilginç metni, okurum Nafi Aykan göndermiş. Özellikle evlilik hazırlığındaki genç kızlarımızın okumalarında büyük fayda var:
"Bir erkeği tanımak istiyorsanız, futbol oynamayı seviyorsa 1 saat içinde tüm karakterini analiz etme şansınız var demektir. Arkadaşlarıyla halı saha maçı yaparken izleyin. Maçta tüm kişiliğini ele verir. Efendi efendi oynuyorsa güvenilirdir, karakter sahibidir, evlenebilirsiniz. Eğer maçta çirkeflik ve hile yapıyorsa güvenilmez bir adamdır. Her şeye bağırıp çağırıyorsa kavgacıdır, kimseye pas atmıyorsa bencildir, kaleye geçmeyi kabul etmiyorsa kibirlidir, maçı yarıda bırakarak küsüp gidiyorsa boşanmaya meyillidir. Sürekli faul yapıyor ve şut çekerken burun vuruyorsa merhametsizdir, karşı takıma geçmişse aldatmaya meyillidir. Eğer defans oyuncusu ise ve defansı bırakmıyorsa karakteri oturmuş aile babasıdır, yok sürekli defansı terk ediyor ve onun yüzünden takım gol yiyorsa hayatında maddi/manevi yaşanmamışlıkları vardır ve evlenince en az bir gol yersiniz. Yenik olmasına rağmen arkadaşlarını organize ediyor ve hâlâ maça tutunuyorsa azimlidir, zorluklara karşı mücadelecidir, yok hemen maçı bırakıyorsa, evlenince maddi problem olduğunda çaba sarf etmeyebilir, alkole sarabilir. Galipken oyun ciddiyetini koruyorsa, aynı disiplin ile devam ediyorsa güçlü bir kişiliği vardır, yok hemen kendini salıyorsa zenginlik veya ilgi o adamı bozar, zayıftır."
Eminim bu yazıdan sonra halı sahaların tribünlerindeki kadın seyirci sayısı patlayacaktır.

Ne demiş?
Düğünlerin bir saatle sınırlandırılması hakkında görüş soran Show TV muhabiri, sokaktaki vatandaştan ilginç bir cevap aldı: "Bir saatten ne olacak ki? Bizim sadece halaya durmamız 2-3 saat..."

Gaf kürsüsü
Çukur dizisinde Yamaç, Efsun'u kurtarmak için silahlı korumaların bulunduğu eve çakıyla dalıyor. Ama öldürdüğü ilk adamın tabancasını almayı akıl edemiyor.

Zap'tiye
Salıverilen suçlular, iki gün sonra sosyal medyadaki tepkiler sayesinde yeniden tutuklanıyor. Paylaşım platformları uzun süredir futboldaki VAR gibi çalışıyor. Var ol sosyal medya!

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar