Son 72 saatte 90'lı yılların siyaset senaryosunun kısa bir fragmanını izledik. Benim yaşımda olan herkesin hafızalarındaki tazeliğini hâlâ yitirmemiş eski Türkiye siyaseti, 6'lı Masa'da vücut buldu yeniden. "Kumar masası, noter masası" denilerek bir hışımla kalkılan masada, sonrasında söylenen ve ne siyasi nezakete ne de insani ilişkiye yakışmayan her hakaret -arada gelip giden aracıların iknasıyla- unutuldu.
Yüzlerde donuk gülümsemelerle, sırıtan ifadelerle yeniden oturulan, kendi deyişleriyle "kumar masası"ndan elde var sıfır kazanımla kalkıldı. Ve asıl hazin olan şu: "Masadan neden kalkıldı? Ne oldu da yeniden oturuldu?" Masadan kalkarken; kazanacak aday olarak görmediği Kemal Kılıçdaroğlu nedeniyle 6'lı koalisyonu bozduğunu söyleyen İP Lideri Meral Akşener, masaya yeniden oturtulduğunda neden onun adaylığına evet dediğini açıklamalı.
Ankara'nın 90'lı yıllarının siyasetindeki kaos günlerini yakından takip eden bir gazeteci olarak, istikrarsız koalisyon dönemlerinin Türkiye'ye ödettiği bedelleri gayet iyi biliyorum. Kişisel çekişmelerin, siyasal hesapların bu güzelim ülkeye ve millete nelere mal olduğu malum. Cuma-pazartesi arasında 6'lı Masa'da yaşananlar, 2023 seçimleri sonrasında bu altılının Türkiye'ye neler vaat ettiğini de gösterdi: "İstikrarsızlık, kaos, kişisel hırslar ve bütün bedelin devlet ile millete en ağır şekilde ödetileceği bir siyaset tarzı."
Toplamı yüzde 4 bile yapmayan 4 küçük partinin birer cumhurbaşkanı yardımcılığı ve en az birer bakan ile ülke yönetiminde olması, diğer iki büyük partinin de kendi aralarında kayıkçı kavgası şeklinde ego yarışına döndürdüğü bir sistemle karşımıza çıktılar. Nitekim dönülen masada Meral Hanım'ın, Ali Babacan ile sesleri dışarı taşacak kadar tartıştığı, yine masadan kalktığı ve son anda ikna edildiği de biliniyor. Tabii bu 6'lı Masa'ya önceki gün itibarıyla HDP'nin de resmen oturduğunu unutmamak lazım. Eşbaşkan Mithat Sancar, ziyaretini bekledikleri Kılıçdaroğlu'na destek vereceklerini açıkladığı andan itibaren masa artık resmen 6 artı 1 oldu.
İP Lideri Akşener'i (kendi deyimiyle) ölümü gösterip sıtmaya razı eden şeyin ne olduğu henüz açıklanmadı ama masaya tekrar oturma gerekçesi olarak gösterdiği Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın cumhurbaşkanı yardımcısı olma şartı Kılıçdaroğlu'nun adaylık açıklamasında bile yer almadı. Mutabakat metninin 12. maddesi olarak "Kemal Bey'in uygun gördüğü zaman" koşuluyla isimleri bile verilmeden kerhen metinde yer aldılar. Kerhen olduğu öyle belli ki, Kılıçdaroğlu adaylık açıklaması sırasında mutabakat metnini 12 değil, 11 madde olarak ifade etti.
Sözün özü: "Seçilemeyecek aday" diye masanın dağıtıldığı, ardından seçilemeyecek dedikleri Kılıçdaroğlu'nun aday olarak ilan edildiği, iki belediye başkanının isminin bile anılmadığı sözde mutabakat metninin ilanı için yapıldı? 90'lı yılların Fırıldak Kubi'sini bile aratacak bir performansla gidilip gelinen masa, istikrarsız kaos günlerinin siyaseti için yeniden kuruldu. Ve asıl kavga da, 10 Mart'ta seçim tarihinin ilanıyla birlikte milletvekili aday listelerinin hazırlanması sırasında ve açıklandıktan sonra çıkacak. Halk desteği yüzde 1 bile olmayan 4 parti, milletvekili olabilmek için CHP listelerinden aday gösterilecek. Ve görün bakın asıl kıyamet bundan sonra kopacak.
Yorum Yazın