Pazartesi günü GÜNAYDIN'da yayınlanan sanatçı Halil Ergün röportajı sonrası sosyal medya trolleri yine iş başındaydı. Linç etmeyi alışkanlık haline getiren bu güruh, yılların sanatçısına demediklerini bırakmadılar... Ben de bu konuyu konuşmak üzere sosyal medya üzerine çalışmalar yapan araştırmacı-yazar Ali İhsan Adıgüzel'i aradım.
TROLLER YİNE İŞ BAŞINDA
Halil Ergün gibi önemli bir sanatçının böyle hedefe konmasının büyük bir saygısızlık olduğunu söyleyen Ali İhsan Adıgüzel sözlerine şöyle devam etti:
"Referandumda evet oyu verdiğini söylemesinden bile rahatsızlık duyan bu kitleyi anlayabilmek için onların etkileşimde bulunduğu dünyadan olaylara bakmak ve değerlendirmek gerekir. Sanatı ile yıllarca toplumun sevgisini ve takdirini kazanan birinin siyasi tercihini sade bir dille ifade etmesinin altında aranması gereken tek şey, bir kesim trolle aynı düşüncede olmadığı gerçeğidir.
Halil Ergün'ü sosyal medyada linç edenlerle Sedef Kabaş'ı destekleyenlerin aynı kesim olduğu herkesin malumu sanırım. Bir sanatçı siyasi tercihini dile getirirken acımasızca linç girişimine maruz kalırken diğer yandan milyonların oyunu almış bir lidere çok rahat hakaret edilebiliyor. Konular farklı, gündem farklı olmasına rağmen etkileşimde bulunan ve başrolde olan kesim aynı kesim. Birleştirmekten ziyade ayrıştıran söylemler toplumun ciddi anlamda kutuplaşmasına zemin hazırlıyor.
Bu durum sanattan siyasete, futboldan eğitime kadar her kesimde ciddi manada olumsuz bir hava oluşturduğu gibi beraberinde tamir edilmesi olanaksız hasarlar bırakıyor. Aslında tam da bu noktada sosyal medyayı doğru kullanmamız gerçeğinin de farkına varmamız gerektiğini düşünüyorum. Sosyal medyayı bıçak gibi görmeliyiz. Bıçak doktorun elinde hayat kurtarabildiği gibi, aynı bıçak katilin elinde de hayat söndürebiliyor.
Kullanımı kişiye göre değişkenlikler gösterebiliyor. Bu tamamıyla nasıl kullanıldığıyla alakalı bir durumdur. Ve bu noktada en büyük sorumluluk sivil toplum kuruluşlarına ve siyasi parti temsilcilerine düşüyor."
***
HİÇ GÜZEL OLMADI...
İstanbullular bu hafta karla mücadele etti desek yeridir. Mücadele etti çünkü yolları karla kapaması sonucu evlerine ulaşamayan binlerce insan yürümek zorunda kaldı. Akşamüstü işten çıkanlar gece yarısı evlerine ulaşabildi. İmamoğlu'nun tam da bunlar yaşanırken balıkçıda yemek yediği ortaya çıkınca insanlar isyan etti desek yeridir.
"1 saat yemek molam bile konuşuluyor" diye alay eder gibi açıklama yapması ise bence tam bir skandal. Gerçi alışkın İstanbullular İmamoğlu'nun böyle açıklamalarına. İstanbul'da sel olurken Bodrum'da tatil yaptığında da benzer şekilde kendini savunmuştu. Her şey çok güzel olacak diye yola çıkan İmamoğlu'nun afet uyarısına rağmen İstanbullulara bu manzarayı yaşatması hiç güzel olmadı...
Yorum Yazın