Cumhurbaşkanı Erdoğan, KPSS konusuna ilk başta el koydu. Uluslararası büyük bir krizi takip eder gibi KPSS konusunu takip ediyor.
Yürütülen soruşturmalar hakkında Erdoğan’ın sık sık bilgilendirildiği haberini alıyorum. Erdoğan, “Tek bir evladımızın dahi mağdur olmasına asla müsaade etmeyiz” demişti. Hemen Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nu görevlendirmişti. İddialar ortaya atıldıktan sonra 24 saat dolmadan ÖSYM Başkanı Halis Aygün’ü görevden almıştı. ÖSYM’nin vereceği hizmetlerde bir boşluk yaşanmaması için süratle hareket edildi. Prof.Dr. Bayram Ali Ersoy jet hızıyla ÖSYM Başkanlığı’na atandı.
SIK SIK BİLGİ ALIYOR
Erdoğan bugün Putin’le kritik bir görüşme yapmak üzere Soçi’ye gidiyor. Dün önemli bir Yüksek Askeri Şûra toplantısı vardı. Ama buna rağmen KPSS soruşturmasıyla ilgili olarak sık sık bilgi aldığı söyleniyor. Erdoğan’ın, “Zihinlerde hiçbir soru kalmasın” talimatı üzerine soruşturma daha da derinleştirilerek ilerliyor. Bir yanda Yediiklim Yayınevi’ne ait soruların KPSS testlerine nasıl girdiğinin ortaya çıkarılması gerekiyor. Yediiklim Yayınevi’nin soruları, KPSS sorularının hazırlandığı havuza mı girmiş yoksa soruların seçimi ya da basımı sırasında bir sızıntı mı yaşanmış? Bunların ortaya çıkarılması için çalışılıyor. Dört koldan bu ilişki ağının ortaya çıkarılmasına çalışılıyor. Tabii bir de Yediiklim Yayınevi için daha önce açılan ancak sonra takipsizlikle sonuçlanan FETÖ soruşturması var. O da bir soru işareti oluşturuyor. Bu soruşturma sonucunda FETÖ dosyası tekrar gündeme gelir mi? Soruşturmanın sonucunu bekleyip göreceğiz.
BULGULAR VAR
KPSS soruşturması devam ederken bir kararın alınması gerekiyordu. Yediiklim Yayınevi’nden alındığı tespit edilen sorular iptal edilip KPSS sınavı geçerli mi sayılacaktı yoksa sınavın iptali yoluna mı gidilecekti? Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimsenin gönlünde en ufak bir şüphe oluşmasın” diyor. Bunun üzerine sınavın iptaline karar veriliyor. DDK Başkanı Yunus Arıncı ile konuştum. Sınavın iptalini gerektirecek bulgulara ulaşıldı mı diye sordum. “Bazı bulgular var. Hiçbir soru işaretinin bırakılmaması için sınavın iptal edilmesi gerekiyordu” diye yanıt verdi.
İKİ AYAĞI VAR
KPSS soruşturmasının iki boyutu var.
1- KPSS sınavında çıkan sorularla Yediiklim Yayınevi arasındaki ilişkinin aydınlatılması.
2- KPSS sınavına giren bir buçuk milyon insan başta olmak üzere toplumda soruşturmanın şeffaf bir şekilde yürütüldüğü inancının sağlanması. FETÖ’nün yıllarca soruları çaldığının ortaya çıkması nedeniyle zaten toplumun güveni sarsıldı. Adalet duygusunun yeniden tesis edilmesi gerekiyor.
KOORDİNASYON İÇİNDE ÇALIŞIYORUZ
KPSS sınavıyla ilgili soruşturma dört koldan yürütülüyor. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Mali Şube Müdürlüğü ve YÖK’ün soruşturması derinleşerek devam ediyor. Bu aşamada kafama Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattığı için bundan sonra nasıl devam edecek sorusu takıldı. DDK Başkanı Yunus Arıncı’ya bu noktayı sordum. “Bizim incelememiz ile savcılık ve polis soruşturması eşzamanlı olarak yürüyecek” dedi. DDK, YÖK, savcılık ve polis dört koldan KPSS olayının üzerine gitmeye devam edecek. Yunus Arıncı, “Koordineli olarak çalışıyoruz, aynı koordinasyon içinde devam edeceğiz” diye konuştu. Her birim kendi alanında soruşturmasını yürütecek ancak elde ettikleri bulgular birlikte değerlendirip öyle mesafe alacaklar. Burada zamana karşı bir yarış yaşanıyor. Hem olayın aydınlatılması gerekiyor hem de iddialara neden olan KPSS’yle ilgili bir kararın verilmesi gerekiyordu. İlk aşamada sınav iptal edildi. ÖSYM Başkanı Ersoy, yeni sınav takviminin 17 Eylül’de başlayacağını açıkladı.
DİJİTAL VERİLER ALINDI
KPSS soruşturmasında dinamik bir süreç yönetimine tanık oluyoruz. Bu o kadar önemli bir nokta ki, delillerin yok olmasına izin verilmiyor. DDK Başkanı Yunus Arıncı tecrübeli bir isim. Çok başarılı bir Başbakanlık Teftiş Kurulu başkanıydı. O birikimini bu soruşturmaya yansıtıyor. Olayın ilk anından itibaren DDK müfettişlerinden oluşan bir heyet hemen ÖSYM ve Yediiklim Yayınları’nda incelemelerine başladı. Ama o sırada ilginç bir gelişme oldu. DDK Başkanı Arıncı, incelemenin sonucunu beklemedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bizzat giderek suç duyurusunda bulundu. Neden sıcağı sıcağına böyle bir girişimde bulunduğunu sordum. “Bizim dijital verilere el koyma yetkimiz yok. Dijital verilerin karartılmaması ve yok edilmemesi gerekiyordu. Bunun için bizzat Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek suç duyurusunda bulundum. Böylece Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Mali Şube operasyon düzenledi. Böylece dijital veriler kayıt altına alındı. Dijital verilerin karartılmasına izin verilmedi. Tüm veriler elimizde. Şimdi biz bu verileri inceleyip koordineli bir şekilde bu olayı aydınlatacağız” dedi.
SÜREÇ YÖNETİMİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olaya ilk andan itibaren el koyması, DDK Başkanı Yunus Arıncı’nın soruşturmanın şeffaf bir şekilde yürütüleceği konusunda topluma verdiği güven çok yararlı oldu. Doğru yapmanız yetmez, toplumu da doğru yaptığınız konusunda ikna etmeniz gerekiyor. Kimi zaman süreç yönetimi, sürecin sonuçları kadar önemli oluyor.
CEMEVİ OLAYINDAKİ ÇAPAKLAR
İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu, cemevi saldırısıyla ilgili olarak, “Çapağı bulacağız” dedi. İçişleri Bakanı’na çapağın ne olduğunu sordum.
1- “Ben 6 yıldır İçişleri Bakanı’yım. Hep bu tür olaylarda kendisini deliliğe vuranlar ortaya çıkıyor” dedi.
Cemevi saldırganı da ilahi emirle yaptığını söylemedi mi?
2- “10 yıldır Ankara’da yaşıyorum. Saldırıya uğrayan cemevlerinin bulunduğu 3 adrese 1 saatte gidememem ama İzmir’de yaşayan Ankara’ya gelip üç adrese 45 dakika içinde giderek bunu yapıyor” dedi. Soylu, 3 cemevine İçişleri Bakanlığı eskortuyla ancak 1 saatte gidebilirdi.
PROVOKASYON
İçişleri Bakanı Soylu, “Biri tutuklandı diğeri ikisi ev hapsi şartıyla bırakıldı. Bu soruşturmanın bittiği anlamına gelmiyor” diye konuştu. Soylu’ya göre bu iş eski Türkiye’nin ayak izlerini andırıyor. Soylu yerden göğe kadar haklı. Eğer polis cemevi saldırganını kısa sürede yakalamasaydı siz o zaman görecektiniz hangi provokasyonların sahneleneceğini.
HEDEF 2023 SEÇİMLERİ
Türkiye 2023’te kritik bir cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyor. Gayri nizami savaş unsurları harekete geçti. Eski Türkiye’de sergiledikleri provokasyonları bir bir sahneye sürüyorlar. Seçim tarihi yaklaştıkça bu tür provokasyonların artacağından kuşkum yoktur.
Sahi İzmir’de 26 cemevi varken bu saldırgan neden Ankara’ya geliyor? Neden biri Alevi Türkmen, biri HDP’ye yakın Alevi-Kürt, diğeri CHP’ye yakın üç cemevini seçip saldırıda bulunuyor?
2023 seçimlerine giderken cemevi provokasyonu üzerinden Alevi kesimini konsolide çabasını görmüyor musunuz?
NOT: Kısa bir tatil için 1 hafta izninizi istiyorum.
Yorum Yazın