Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sempati beslemek, bunu açıkça ifade etmek, bulunduğu makama saygı göstermek bazı kesimlerce neredeyse büyük bir suç olarak nitelendiriliyor. Özellikle de sanat ve şov dünyasının belli bir kesimi tarafından.
Bu linçin son kurbanı Hakan Ural oldu. Kanal D'de hafta içi her sabah yayınlanan Neler Oluyor Hayatta programının yorumcusu Ural, perşembe günü adeta isyan etti. İşte ünlü oyuncunun ibret niteliğindeki sözleri:
"Ben, Cumhurbaşkanını sevdiğimi açık açık söylediğim için 8-9 seneden beri sektörden bana tavır var. Yanında olduğunu söylemeye korkanlar var. Çünkü linç ediliyorlar. Bu kişiler küçümsenirler, dışlanırlar, aşağılanırlar. Ben çekeceğim kadar film, dizi çektim. Ama ne acı bir şeydir ki başka bir ülkede yaşasaydım bu tecrübe ve bu fizikle benim 5 yılım dizi ve film çekimleriyle dolu olurdu."
Zerrin Özer'den Hülya Koçyiğit'e, Özdemir Erdoğan'dan Alpay'a, Alişan'dan İsmail Türüt ve Serkan Çağrı'ya kadar Cumhurbaşkanına sevgi ve saygı beslediğini çekinmeden ifade eden sanatçılar arasında adeta kılıçtan geçirilmeyen kalmadı. Yazık ki ne yazık...
Neşet Ertaş'ın belgeseli yapılabilir
Geçen hafta bu sütunlarda okurlarıma "Neşet Ertaş filmi çekilmeli mi çekilmemeli mi?" diye sormuştum. Çoğunluk, aileye bırakılan vasiyet uyarınca filmin çekiminden vazgeçilmesi yönünde görüş bildirdi. Köşemizin lojistik destek subaylarından Ramazan Budaklar da bu eğilimi özetleyen bir mesaj göndermiş:
"Yüksel Bey, film endüstrimizi siz bizden daha yakın tanıyorsunuz, şıpın işi yapılan bir film hakarete girer! Kendisi istememiş, ailesi de karşı, zorlamanın gereği var mı? Hem nesini film yapacaklar, aşk hayatını mı? Sosyal medya ikonu değil ki, yeni dizi senaryolarının hiç biri de ona uymaz! Neşet Ertaş'ın filmi olur ama nasıl? Şahane bir belgesel filmi yapılır. Ceketini çıkarmak için seyircisinden izin isteyen, ayrımcılık olmasın diye devlet sanatçılığını reddeden, gençler ödeyemez diye ücretsiz konser veren halkın sanatçısı için çekilecek belgeselin adı da belli: Bozkırın Tezenesi..."
Neresini düzelteyim?
Köşemizin aktif okurlarından Aydın Kaboğlu bu sefer de TRT 1'in beğeniyle izlenen dizisi Gönül Dağı'nı mercek altına almış:
"İyi geceler Yüksel Bey, bu gece TRT 1'de her zamanki gibi Gönül Dağı'nı zevkle izlerken saçma işler oldu. Köyde topografik çalışma yapan kişi, düğünü bırakıp tabiat olayı olacak diye hamile halde dağda koşturuyor. Milleti evlerden uzaklaştırıyor. Şimdi bu iş mi? Devletin işini bir kişi yapacak sanki. Bu arada bir çocuk dağda, onu da aramaya gidince kaya geliyor...
Burada neyi düzelteyim? Keçi değil koç, Yakup değil İbrahim, Yusuf değil İsmail var ya, tam da o. Zaten koca TRT, Türkçe'nin canına okudu, 'Yapıcaz, gidicek, zart-zurt' diye... Hakkını helal et, sinirden elim titriyor..."
Akademi Türkiye özlendi
Soyadını belirtmeyen Aslı adlı okurumuzun dikkate değer bir önerisi var:
"Merhabalar Yüksel Bey, bilmenizi isterim ki senelerdir yazılarınızı severek okumaktayım ve ilk defa size yazıyorum. Geçenlerde aklıma geldi, sizin de jüri üyesi olduğunuz müzik yarışması Akademi Türkiye'nin bölümleri neden YouTube'da yok diye, aklıma size yazmak geldi. Eğer kanal, eski bölümleri yayınlarsa, eminim benim gibi tekrar izlemek isteyenler çok fazladır diye düşünüyorum. Şimdiki saçma sapan programlara bakınca içimize su serpilir diyorum. Çok teşekkür ederim."
YAZAR NOTU: Elçiye zeval olmaz. Hazır Turkuvaz grubunun A2 adlı bir nostalji kanalı da varken neden olmasın?
Gaf kürsüsü
Okurumuz İsmail İçen'den "Hem nalına, hem mıhına" tarzı bir eleştiri: Herkesin anne ve babasının belli olduğu, çarpık ilişkilerin olmadığı tek dizi Gönül Dağı'nın sezon finalinde sürekli aynı müzik çaldı. TRT'nin telif ödeyecek parası yok mu?
Zap'tiye
Kocaeli'de Cemil Özden adlı esnaf, IBAN numarası ve EFT ile karpuz satmaya başlamış. Yakında bankalar 'Karpuz kredisi' vermeye başlarsa şaşırmayın.
Ne demiş?
"Güçlü insan düşmanını değil, öfkesini yenendir." (Atv'nin dizisi Destan'da Akkız'ın sözü)
Yorum Yazın