Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Endonezya'da katıldığı G20 toplantısından dönüşte verdiği röportajda İyi Parti'nin Millet İttifakı'ndaki rolüne dair açıklamaları yeni bir tartışma başlattı. Erdoğan'ın, İyi Parti'nin nasıl hâlâ bu ittifakın içerisinde kalabildiğine dair sözleri sanki İyi Parti'nin Cumhur İttifakı'na katılması için bir davet olarak okunuyor.
Gerçekten Erdoğan, İyi Parti'nin Cumhur İttifakı'na katılmasını tercih eder mi? Buna tüm olup bitenin ardından cevap vermek kolay değil. Erdoğan'ın, siyasi uzlaşı üretmeyi defalarca becerebilmiş bir isim olduğundan şartlar gerektirdiğinde bu tür bir adımı atabileceği söylenebilir. Ama bir yandan da günümüz şartları altında buna çok eğilimli olacağını ben şahsen düşünmüyorum.
Zaten röportaj esnasında oradakilerden biri olarak diyebilirim ki, konunun akışı pek öyle davet anlamı çıkartılabilecek gibi değildi. Erdoğan, bir soruyu yanıtlarken aslında konu İyi Parti'nin ittifaktaki konumuna geldi ve bunları o esnada söyledi. Bir davetten çok eleştiri ve ayıplama havası seziliyordu. Kendine milliyetçilik payesi biçen bir partinin (Cumhurbaşkanı İP olarak tarif ediyor bu partiyi) kendisini hâlâ bu ittifakın içinde konumlandırmasını tuhaf bulduğunu anlatıyordu.
Ama siz bazı muhalif yazarçizer takımına bakarsanız, "Erdoğan seçim kazanamayacağını düşündüğü için İyi Parti'yi kendi tarafına çekmeye" çalışıyormuş. Bu arkadaşların son gelişmeleri okuyamamak gibi ciddi bir sorunları var bence. Özellikle anketlerin muazzam bir dönüş göstermeye başladığı bir dönemde Erdoğan'ı çaresiz falan zannetmeleri akla ziyan bir durum.
Halbuki daha yeni başlıyoruz ve başladığında Erdoğan'ın gündemi nasıl kendi lehine dönüştürebileceğinin ipuçlarını yine görmeye başladık. Bu saatte Erdoğan'ı çaresiz zannetmek hem komik hem de trajik. Aksine Erdoğan bu açıklamayla İyi Parti'nin manevra alanını kısıtlıyor ve baskı altına alıyor.
Erdoğan, tabii ki İyi Parti'nin mecburiyetlerini biliyor. İttifaktan ayrılamayacaklarını görüyor. Bu tür beyanlarla durumu daha da açık hale getiriyor. İyi Parti'nin ittifak içindeki pazarlık şansını da kısıtlıyor. İyi Parti'nin mahkûmiyetini perçinliyor. Bence olan budur. Bu saatten sonra Erdoğan'ın İyi Parti'ye davetiye çıkardığını düşünmek İyi Parti'ye gereksiz bir anlam yüklemek olur.
Yorum Yazın