Okan Müderrisoğlu

Okan Müderrisoğlu

Mail: dfdgdgd@hotmail.com

Erdoğan Türkiyesi yine ezber bozuyor...

Frenkans karıştırıcılar yine devreye girmiş olsa da Türkiye için "iki önemli sahada", epey bir çevrenin ezberini bozacak gelişmeler de yaşanıyor.
Sözü uzatmadan ilk konuya değinelim. "Türk-Amerikan ilişkileri."
Malum, Başkan Biden'ın daha seçim çalışmaları öncesinde çizdiği siyasal ittifak modeli, Türkiye'nin iç dinamikleri bakımından hâlâ hassas bir mesele. Biden'ın politikalarına bel bağlayan iç muhalefetin varlığı ise zaten bir sır değil. Kaldı ki ABD'nin Ankara Büyükelçisi Satterfield'in İyi Parti ile CHP arasındaki mekik diplomasisi, bu işbirliğinin devamı arzusu kadar, düzenli ince ayar çabasını da yansıtıyor. Haliyle gözlerin odaklandığı 13-14 Haziran 2021 tarihindeki (Brüksel) NATO devlet ve hükümet başkanları zirvesi, Türkiye için özel önem kazanıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, ABD Başkanı Biden ile yapacağı görüşmeden çıkacak sonuca kilitlenen odakların, olumsuz sinyal beklentisini gizlemedikleri görülüyor. Oysa ön bilgiler Washington'un, Ankara ile "pozitif gündem arayışını" yansıtıyor. Bunu nereden biliyoruz? ABD Dışişleri Bakan Yardımcı Wendy Sherman'ın geçtiğimiz hafta gerçekleşen temaslarından. Evet, "S400, yaptırımlar, F35 projesi, YPG terör örgütünün Suriye'de himaye edilmesi, FETÖ ele başının iadesi" gibi sıkıntı konular mevcut. Lakin Amerikan tarafının, "Sorunlu başlıkları parantez içine alma" eğilimi dikkate değer. Aynı şekilde, etkin işleyen "siyasi diyalog mekanizması kurulması" da bir başka ciddi adım olabilir. ABD'nin, S400'ü mesele olarak masada tutmasına karşın, ilave yaptırım seçeneğinden uzak durması, Türkiye'nin de S400'leri tehdit algısı olmadıkça hangarda tutma tercihinde bulunması, göz ardı edilmemesi gereken çabalar olarak sıralanabilir.
Özetle...
ABD ile ilişkiler tabii ki müteyakkız olmayı zorunlu kılıyor. Türkiye içinde, Erdoğan karşıtı ittifakı örgütleme niyetini gizlemeyen, ek olarak ifade özgürlüğü, insan hakları kalıpları üzerinden siyasal baskı kurmaya çalışan Amerikan yönetimi ve muhipleri dün olduğu gibi bugün de aktif. Ama bütün bunlara rağmen Akdeniz'den Kafkasya'ya, Libya'dan Suriye'ye kadar Ankara ile çalışmayı çıkarları açısından yararlı gören, Afganistan'ın güvenliğini ise Türk askerine emanet etmek isteyen ABD tarafı, Brüksel'de "onarıcı diplomasiye" yönelebilir. Hele hele sözde soykırımı tanıma hatasının yarattığı travma canlılığını korurken...

***


İkinci önemli sahamız da "ekonomi!"
Pandemi şoku atlatılırken, ekonomiyi dönemsel türbülansa ittirme gayretleri fark edilse de Türkiye, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7 büyüdü. Biliyorum, bazı itirazlar sıralanacak. Kabul. Büyüme ile amaçlanan , "üretim, istihdam ve refah artışıdır!"
Peki, açıklanan rakamlar neye işaret etmektedir?
Her türlü senaryoya, negatif hava pompalamasına, dönemsel ve sektörel zorluklara rağmen Türkiye'nin, dinamik ve umut veren ekonomik yapısı teyit edilmektedir. İmalat sanayiindeki hareketlilik ve ihracat verilerindeki performans gelecek için teminattır. Pandemiden etkilenen hizmetler sektörünün alt bileşenleri iyi incelenmelidir. Zira, riski fırsata çeviren sektör sayısı azımsanmayacak ölçüdedir. Israrla üzerinde durulması gereken kesim, esnaftır. Vergi ve sigorta primi ertelemeleri, uygun kredi temini, ciro kaybı ve kira desteği, hibeler, kısa çalışma ödeneği... Hepsi gereklidir ve seçici şekilde bir süre daha devamı da düşünülmelidir.
Öte yandan, enflasyonun düşüşünü geciktiren dış ve iç faktörler, ABD'nin faiz artışına yönelme takvimi, kuraklık, emtia ve enerji fiyatlarındaki artış da yakından izlenmelidir.
Buna karşın, haziran ile başlayacak canlılık, göreceli fiyat düşüşleri, büyümeyi etkileyecek süreçler, Türkiye'yi tedarik ve lojistik merkezine dönüştürecek küresel tekliflerin orta vadeli pozitif gücü de hesaba katılmalıdır.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar