Yan yana iki fotoğraf görüyorsunuz. Biri, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmadan. Neredeyse tamamı boş salona konuşuyor. Çünkü artık söyledikleri kimse tarafından ciddiye alınmıyor. Bir zamanlar Avrupa'nın geleceğine yön veren Fransa'nın bu itibar kaybetmiş hali, vatandaşları tarafından şiddetle protesto edilirken Le Monde gazetesinde de "Boş salona boş konuşma" manşetiyle sunuldu.
Diğer fotoğraf Şangay Zirvesi'nden... Erdoğan oturmuş, Rus'undan İran'ına kadar bütün devlet başkanları ağzının içine bakıyor. Erdoğan'ın daha sonra BM'de tamamı dolu salona yaptığı konuşma da dünyanın gündemini değiştiriyor.
Bir zamanlar Erdoğan'a "dünya lideri" denildiğinde burun kıvırıp, alay edenler şimdilerde sus pus. Neredeyse her hafta Putin'inden Biden'ına, Zelenski'sinden Reisi'sine kadar son derece geniş bir yelpazede dünya liderleriyle görüşen bir Cumhurbaşkanımız var. Sadece bir pakt ile değil, neredeyse tüm karşıt paktlarla temas kurabilen, hiçbir kapıdan çevrilmeyen, doğuda da batıda da sözü dinlenen bir lidere sahip olmak, üçüncü dünya savaşına adım adım yaklaşan bir dünyada önemli bir ayrıcalık diye düşünüyorum.
Biri bana anlatsın
Aynı bültende birbiri ardına yayınlanan iki haber:
Kadın, eltisini 4 yaşındaki çocuğunun gözleri önünde 17 yerinden bıçaklamış. Yetmemiş, yaralı haldeyken kaynar suyla haşlamış. Kadıncağız iki ay yoğun bakımda kalmış. Vücudundaki yaralar da ruhunda açılanlar da belli ki kalıcı olacak. Peki saldırgan eltiye ne olmuş? Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış.
Diğer haber: Kız kardeşi, Afgan sapık tarafından tecavüz edilip başı taşla ezilerek öldürülen kızın ağabeyi, duruşma sırasında tercümanı yaralayınca hemen hapse tıkılmış. Düşünün, kardeşiniz vahşice tecavüze uğrayıp, hunharca öldürülmüş. Sanık, tercümanı aracılığıyla "Ben öldürmedim, düşüp kafasını taşa vurdu" diyor. O anda sizde akıl, izan kalır mı?
Biri; planlayarak, kasten, 17 bıçak darbesi vurup, kaynar suyu boca ediyor ama serbest. Diğeri; en ağır tahrikle bilincini kaybederek refleks gösteren bir acılı ağabey ama hapiste.
Şimdi biri bana bu garabetin hukuk mu yoksa guguk mu olduğunu tane tane anlatabilir mi?
Ölüm davetiyesi kulaklıklar
Ankara'nın Haymana ilçesinde direksiyon hakimiyetini kaybeden bir şoförün yaptığı kaza büyük bir dramı da beraberinde getirdi. Kazaya müdahale için gelen sağlık ekipleri, devrilen kamyonun altında feci şekilde can veren kişinin, mesai arkadaşları 23 yaşındaki acil tıp teknisyeni Betül Eratik olduğunu görünce büyük şok yaşadılar.
Haberin sonunda bir görgü tanığının ifadesi dikkatimi çekti: "Savrularak gelen kamyonun devrileceğini anladık, kızı uyarmak için bağırdık ama kulağında kulaklık olduğu için bizi duymadı."
Yolda herkesin kulağında kulaklık var. Tamam, şehrin çirkin gürültülerini duymak yerine müzik dinlemek daha güzel, biliyorum. Ama özellikle trafiğin yoğun yaşandığı yerlerde, karşıdan karşıya geçerken ya da toplu taşıma araçlarına inip binerken kulaklığı çıkarmak çok önemli. Hatta hayati... İşte örneği...
Şeref kürsüsü
Şarkıcı Doğuş ve Azerbaycanlı eşi Hoşkedem Hidayetkızı, Tanzanya'daki susuz köye kuyu açtırıp, tam 15 çeşme yaptırarak, meslektaşları için harika bir örnek teşkil ettiler.
Zap'tiye
Eminönü'ndeki simitçi heykelinin tepsisinde bulunan bronz simitler çalındı. Görünüşte uzay çağındayız ama ahlaken "bronz çağını" geçebilmiş değiliz...
Ne demiş?
"İyi yemek yaparsan iyi cinsel ilişkiye faydası olur." (MasterChef jürisi Somer Şef'in yarışmadaki ilginç tavsiyesi)
Yorum Yazın