Bir ülkenin medeniyet derecesini belirlemek için çeşitli kıstaslar vardır. Kimi, kişi başına düşen elektrik ya da tuvalet kağıdı tüketimini esas alır. Kimi için medeniyetin göstergesi caddelerdeki kaldırımların yüksekliğidir. Bir ülkenin medeniyet düzeyi ne kadar yüksek ise kaldırımları o kadar alçaktır. Ancak benim medeniyet kriterim farklı. Ben öncelikle o ülkenin engelli vatandaşları için sağladığı imkanlara bakarım. Bu, o ülkenin hem ekonomik hem de ahlaki gücünü ortaya koyar.
12 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımı ve himayesinde, Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın girişimiyle 81 ilde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı 500 özel eğitim okuluna, 'Spor Aşkı Engel Tanımaz' sloganıyla spor malzemeleri gönderilmeye başlandı. Yüzde 70 oranında yerli üretim olan 27 bin 259 adet spor malzemesi engelli öğrencilerin hizmetine verilmek üzere yola çıktı. Önceki gün de kampanyanın finali, Bahçelievler Şehit Mustafa Özel Spor Kompleksi'nde Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu'nun da yer aldığı bir törenle yapıldı.
Bu bana yıllar önce genç bir spor muhabiriyken yaptığım bir haberi hatırlattı. Türkiye'nin ilk tekerlekli sandalye basketbol maçı, Burhan Felek Spor Salonu'nda yapılacaktı. Ben de bu organizasyonu takip için görevlendirilmiştim. Yeni gazeteci olmanın heyecanıyla maça erkenden gittim. İyi ki de erken gitmişim. Bir de baktım, engelli sporcuların müsabaka yapacağı spor salonunun girişinde engelli rampası yok. Bütün sporcular teker teker kucakta spor salonuna taşınıyor. Tabii hemen bastım deklanşöre... Haber, gazeteye manşetten girdi...
Nereden nereye... Şimdi engelli sporculara binlerce spor malzemesinin gönderilmesi haberini yapıyorum. Ne mutlu bana...
Et tırnaktan ayrılır mı?
Önceki gece, iş dünyasının saygın dergilerinden GossipMag Business'ın verdiği Ömür Boyu Meslek Onur Ödülü'nü almak için Portex'teydim. Derginin sahibi Ada Demir gerçekten de dergisinin şanına layık bir ödül töreni hazırlamıştı.
Gecenin en ilginç olayı ise Magazinkolik haber sitesinin sahibi değerli dostum Nurcan Sabur, ödülünü Davut Güloğlu'nun elinden alırken yaşandı. Aslında Nurcan Sabur'a ödülü daha sonra verilecekti. Ama Davut Güloğlu, davetliler arasında gördüğü Sabur'dan övgüyle söz edip, uzun uzun onunla dostluğunu anlatınca, sunucular Şenol İpek ve Özlem Yıldız, Nurcan'ı sahneye davet edip, ödülünü Davut Güloğlu'nun elinden almasını istediler. Eline mikrofonu alan Sabur, bombayı patlattı: "Aslında biz Davut ile mahkemeliğiz. Kendisi, sosyal medyasında paylaştığı bir fotoğrafı haber yaptığım için beni mahkemeye verdi." Mahcup olan Güloğlu, "Olaydan haberim yok, avukatlarımın işgüzarlığı" deyip, davadan vazgeçtiğini söyledi. Sonra kucaklaştılar...
Ee, et tırnaktan ayrılır mı? Magazinciler ile sanatçılar her ne kadar zaman zaman sürtüşseler de varlıklarını birbirlerine borçlu olduklarını asla unutmazlar. Yukarıdaki fotoğraf da bunun ispatı olarak kayıtlara geçsin.
Birinci Lig'in babası
Spor Toto Birinci Lig deyince sizin aklınıza ne geliyor bilmem ama benim aklıma hemen Hayri Ülgen geliyor. TRT Spor kanalında uzmanlık alanı olan Spor Toto Birinci Lig maçlarının yorumlarıyla yıllardır sporseverleri bilgilendiren "Baba Hayri" lakaplı Hayri Ülgen bu sezonda da işinin hakkını verdi. Yorumları tarafsız, öngörüleri isabetli, üslubu rafineydi. Zaten onun ismini herhangi bir arama motoruna yazdığınızda karşınıza "Gollerin efendisi, futbolun beyefendisi" ibaresinin çıkması da bu yüzden. O nedenle Hayri Ülgen hangi stada girse "Baba Hayri" tezahüratıyla karşılanır. Ne mutlu ona..
Gaf kürsüsü
Nişantaşı Üniversitesi mezunu genç kızımız Milyoner'deki "12 buçuk metrelik perdeden 150 santim kesilirse kaç metre kalır?" sorusunun cevabını seyirciye sorarak bilebildi.
Zap'tiye
Süper Lig'de İstanbul takımlarının artmasıyla 8'er kez İstanbul deplasmanına gelmek zorunda kalacak Sivasspor ve Kayserispor, yol masraflarını düşünerek yeni transfer yapamayabilir!
Ne demiş?
Bu ay dört kez zam gören döner, Show Haber'in radarındaydı: Muhabir: "Sıradaki döner zammı kime gelsin?" Döner Ustası: "Döner sevip de kavuşamayanlara gelsin.".
Yorum Yazın