Türkiye'deki sosyal güvenlik sisteminde ne yaparsanız yapın kimseyi memnun edemiyorsunuz. Malum, önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan en düşük emekli maaşının 7 bin 500 TL olacağını açıkladı. Büyük bir adım... Ama yine itirazlar başladı.
Ne diyorlar?
Dün itiraz edenlere baktım. Kimi "Yakında ünvanlı, ünvansız, memur-işçi, az prim yatıran, çok prim ödeyen eşit seviyede maaş alacağız. Adalet yok mu?", kimi "En düşük emekli maaşına zam oranı kadar tüm emekli ve memurlara zam yapılsın", kimi de "Ben daha fazla prim ödedim, 8 bin 500 TL emekli maaşı alıyorum. Benden düşük prim ödeyen 7 bin 500 TL alacak" diyor. Kısacası alt sınır aylıklarında yapılan yükseltmenin tüm emeklilere yansıtılmasını istiyorlar.
Eyvallah da...
Hem bu itirazları yapanların gözden kaçırdığı bir şey var hem de işin sürdürülebilirliği meselesi var. Şöyle ki, en düşük emekli maaşı ya da alt sınır aylığı denilen şey, emekli aylıklarında bir zam anlamına aslında gelmiyor. Sizin gerçek aylığınız yani prim ödeme gün sayısı ve prime esas kazancınız dikkate alınarak hesaplanan maaşınız bu belirlenen 7 bin 500 TL'nin altındaysa SGK, bu farkı Hazine'den kapatıyor. Yani gerçek aylığınız 5 bin TL ise, bu alt sınır olarak belirlenen 7 bin 500 TL'den az olduğu için SGK aradaki fark olan 2 bin 500 TL'yi Hazine'den alıyor.
Ama...
Temmuz ayı geldiğinde de zammınız gerçek aylık üzerinden yapılıyor. Dolayısıyla bu en düşük emekli aylığı alanların zammı 7 bin 500 TL'nin üzerinden değil, gerçek aylıkları olan 5 bin TL'nin üzerinden hesaplanıyor. Bir örnek vereyim... Temmuzda maaşlara yüzde 40 zam gelse, gerçek aylığı 5 bin TL olan birisinin maaşı 2.000 TL artacak. Bu da 7 bin TL olacağı için devlet yine o kişiye 500 TL ek ödeme yapacak ve emekli maaşı 7.500 TL olarak hesabına yatacak. Bu sigortalının gerçek aylığı 7 bin 500 TL'nin üstüne çıkana kadar devam edecek. Fakat bugün halihazırda 8.500 TL alan bir emeklinin maaşı, temmuzda yüzde 40 zam yapıldığında, 11.900 TL'ye yükselecek. Velhasıl, aradaki makas yine açık olacak. Bana tepki gösterenler olacaktır. Ama şunu söylemeden de geçemeyeceğim. En alt seviyeden maaş alan ve geçim zorluğu çeken emeklilerin ellerine geçecek paranın bir miktar daha artması niye bu kadar itirazlara neden oluyor! Anlamak da mümkün değil...
İşin sürdürülebilirliği kısmına gelirsek...
"Onun maaşı yükseldiyse, benimki de artsın" söylemi sosyal güvenlik sisteminde var olan dengesizlikleri daha da artıracak bir yaklaşımdır. Bu nedenle, orta vadede, tabir yerindeyse dikiş tutmayan (neresinden tutulursa diğerinin beğenmediği) sistemin köklü bir revizyona tabi tutulması gerçek çözüm olabilir. Örneğin, işe, SSK ve Bağ-Kur'da aylık bağlama sistemini basitleştirip, anlaşılır hale getirmekten başlanabilir.
Yorum Yazın