Nedir dejavu? İlk kez yaşadığı bir olayı daha önce yaşamış gibi hissetme hali... Yaz ayları ekran başında sürekli dejavu halindeyiz. Hem de bir kez değil, pek çok kez tekrar ediyor olaylar...
Kanallar kış boyunca yayınladığı eski güldürü programlarını, yarışmaları vs. sürekli tekrarlayıp duruyor. Yeni diye ekrana sürdükleri yaz dizileri ise günde en az üç kez tekrarlanınca millete resmen gına geliyor. Bir de Yeşilçam'ın klasik güldürü filmleri var ki, artık neredeyse her sahnesini, başrol oyuncusunun her mimiğini ezberlemiş durumdayız. Hani neredeyse haber bültenini bile bir hafta boyunca tekrar edecekler.
Sahi siz bu dejavu günlerinde ekran başına geçince ne seyrediyorsunuz? Ben, Kim Milyoner Olmak İster, MasterChef ve TV 2'nin sanat filmleri dışında izleyecek hemen hemen hiçbir şey bulamıyorum da ondan soruyorum.
Kanallar yaz uykusunda, Allah rahatlık versin. Ama benim bildiğim bir tek karpuz, kavun ve salatalık yattığı yerde büyür!..
Brad abimiz de Pitt'ti!
Brad Pitt'in etekli fotoğrafını görünce "Mafya kaçırıp, şantaj yapmak için etek giydirdi herhalde" dedim. Meğer öyle değilmiş. Brad Pitt, yeni filminin Almanya'daki galasına kahverengi etekceket takımıyla gitmiş.
Etek de zaten bir tuhaf. Asimetrik desem değil, salaş desem hiç değil, çuval gibi acayip bir şey... Töreni canlı nakleden muhabir, ünlü yıldıza mikrofon uzatıp, "Tek bir sorum olacak. Neden etek giydiniz?" diye soruyor. Brad Pitt kendi havasında, "Esinti diyelim, sadece esinti" diye cevap veriyor.
Evet, Brad Pitt'e bir yerlerden esmiş ama fena esmiş!..
Bravo Üsküplü gençlere!
Yaz ekranının nadir dişe dokunur dizilerinden biri de TRT 1'nin Balkan Ninnisi adlı yapımı. Dizi, yöreyi anlatan diğer yapımlar gibi bizlere "suyun öte yanından" haberler getiriyor. En çok da Makedonya'daki gençlerin tarihlerine, kültürlerine sahip çıkmaları hoşuma gidiyor. Mesela düğünlerde bekar gençlerin, içinde evlenme yaşındaki kızların kişisel eşyalarının bulunduğu mendilleri seçip, izdivaca ermeleri gibi bir gelenek olduğunu ben bu dizi sayesinde öğrendim.
Balkan Ninnisi ilk başlarda bana biraz Atv'nin bir zamanlar büyük ilgiyle izlenen dizisi Elveda Rumeli'yi anımsattı. Ama daha sonraları gördüm ki çok farklı bir yolu ve misyonu var. (Bu arada Erdal Özyağcılar şu Balkan rollerine ne de güzel yakışıyor.)
Dizide ilgimi çeken ise genç oyuncuların rollerini ısmarlama elbise gibi potsuz üzerlerine oturtmaları, şivelerdeki harika performanslarıydı. Meğer o oyuncular, yani Suzan Akbelge (Elena), Erman Saban (Zafer), Emine Halil (Ayşen) ve Cenab Samed (Cemail) Üsküp Türk Tiyatrosu oyuncularıymış. Helal olsun Makedonya'daki fahri kültür ve sanat ataşelerimize...
Yapma Jorge Jesus!
Fenerbahçe'nin yeni teknik direktörü Jorge Jesus, hazırlık maçlarında sarı-lacivertli taraftara ümit vermişti. Takım hücuma hızlı çıkıyor, rakip alanda yoğun baskı yapıyordu. Zaten yıllardır Fenerbahçe'nin zaafları da bunlardı.
Ancak Dinamo Kiev karşısındaki Fenerbahçe'nin futbolu göze hiç hitap etmedi. Evet, iki ayaklı maçlar bir taktik savaşına sahne olur. Deplasmanda alınacak beraberlik avantaj getirebilir. Ama bu anlayış, takımın yakaladığı ivmenin hızını düşürebilir ve kronik bir kısırlığa yol açabilir.
Bu arada Jorge Jesus'un, kendi transfer ettiği Arao ve Joshua King'i, adamlar henüz tesislerdeki tuvaletin yerini bile öğrenmeden ilk 11'de oynatmasını yadırgadım. Umarım torpil kokan bu ısrar, Fenerbahçeli yetenekli gençlerin önünü tıkamaz.
Gaf kürsüsü
UEFA Avrupa Şampiyonası maçındaki İsviçreli kadın futbolcu, korner atmasını engellediğini düşündüğü köşe gönderini yerinden çıkartıp kenara koydu. Hakem hemen müdahale etti. Çünkü köşe gönderi olmadan maçın devam etmesi imkansızdı.
Zap'tiye
Harvard Üniversitesi'nin yaptığı araştırmada mide, beyinden daha akıllı çıkmış. Öyle ya, boş mide, sahibini guruldayarak uyarırken, beyin farkında bile olmuyor.
Ne demiş?
Show Haber muhabiri: Neden hamama değil de havuza gitmeyi tercih ediyorsun? Sokaktaki genç: Tamamı erkek olan ortamları sevmiyorum da ondan.
Yorum Yazın