Şu Türkiye tablosuna dikkat edelim...
Afganistan gibi kaotik bir ülkeden 24 saat içinde vatandaşlarını, 48 saat içinde askerlerini tahliye edebiliyor. Ki pek çok büyük devletin hâlâ tamamlayabildiği bir operasyon değil bu.
Milli savunma doktrinlerinde yapısal değişikliği gerektiren İHA ve SİHA teknolojisi ile ezber bozuyor.
Yangın, sel felaketi, deprem... Birbiri ardına gelen doğal afetlere anında müdahale ediyor, ilk dakikadan itibaren yaraları sarıyor ve bir yıl içinde vatandaşının iskân dahil temel ihtiyaçlarını gideriyor.
Asya'dan Afrika'ya, Balkanlardan Kafkaslara kadar uzanan zorlu coğrafyalarda milli menfaatleri doğrultusunda bayrak dalgalandırıyor ve el attığı alanlarda somut sonuçlar elde ediyor...
***
İşte bu "Büyük Türkiye" fotoğrafının gölgelenmemesi için "ince ayar gerektiren" konulara daha fazla odaklanmak gerekiyor. Yani, "ekonomide mikro önlemlerin" önemi giderek artıyor.
Neden?
Çünkü Türkiye, pandemi şokunun olumsuz etkilerini artık üzerinden atıyor. "Makro ekonomik dengelenmeyi" başarıyor. Büyüme dinamikleri, cari fazla eğilimi, ihracat trendi, güven endeksleri bunun sevindirici işaretlerini veriyor.
Lakin...
Sonbaharla birlikte hareketlenecek sektörlerdeki (eğitim, kırtasiye, ulaşım, giyim, ayakkabı) birikimli sorunlara yakından eğilme ve bilhassa fiyat artışlarına dönüşebilecek gerekçeleri ortadan kaldırma zorunluluğu da karşımıza çıkıyor.
Benzeri durum, imalat sanayindeki tedarik zinciriyle de yakından ilgili. Pandemi şartlarında üretimini kısan veya yurtdışından hammadde teminini erteleyen bir dizi sektörde konjonktürel tıkanıklıklar gözleniyor. Yeni siparişler ve yeni üretimler ister istemez "yenilenen fiyatlar!" üzerinden şekilleniyor. Haliyle zincirleme etki ile her bir üretici veya esnaf, artırılmış maliyetleri nihai kullanıcıya kadar yansıtıyor. Arada fırsatçılar da sahne alıyor.
Özetle...
Kredi piyasası ve iç tüketim talebi nispi dengesini bulmakta iken nokta dokunuş gereken reel ekonomi alanları, olumlu ve olumsuz sinyalleri aynı anda verebiliyor. Bir yandan üretim artışı ve canlılık yaşanırken, diğer yandan fiyat artışı tablosu da karşımıza çıkabiliyor.
Özünde, mikro bazda yaklaşım ve reçete gerektiren, sezonla doğrudan bağlantılı sektörlere odaklanılması, "enflasyon-faiz sarmalının kırılması" bakımından da hassasiyet arz ediyor.
Demem o ki...
Orta Vadeli Plan güncellenirken, özellikle fiyat katılığı yaşanan sektörlere yoğunlaşmakta ve lüzumu halinde meseleye firma bazında bile bakmakta, hatta buna göre formüller üretmekte de fayda var.
Yorum Yazın