Türkiye’nin komşu ülkelerinde veya dünya genelinde bazı ülkelerde yaşanan; iç istikrarı, huzuru bozan iç savaş veya terör olayları bu ülkelerden dış ülkelere yönelik göç hareketlerini hızlandırmış bulunmaktadır.
Ülkeler arasında gelişmişlik farkı, demokratik ortam, daha iyi yaşam koşulları da kendi ülkelerinde bu koşulları bulamayan insanları göçe zorlamaktadır.
Uzun yıllardır Afganistan’da yaşanan Rusya ve Amerika’ya direnme hareketi, Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı sindirme, şiddet ve işkence ile güney komşumuz Suriye’de 2011 yılında başlayan ve yıllardır süren iç savaş milyonlarca insanı yerlerinden etti.
Afrika’da bazı ülkelerde yaşanan iç terör, Batılı ülkelerin sömürgeleştirme faaliyetleri, demokratik ve sosyal açılardan az gelişmişlik Avrupa ülkelerinin cazibesi de Afrika’da yaşayan insanların göç etmesine neden oldu.
İnsanlık tarihi; insanların yaşadığı coğrafi koşullar, kötü yönetim, gıda yoksunluğu veya yoksulluk gibi nedenlerle göçe maruz kaldıklarını göstermektedir.
Yakın zamanda ülkemizin karşı karşıya kaldığı veya halen devam eden düzensiz göç hareketinin göçmen krizine dönüşmesi, muhalefet ve iktidar cephesinde karşılıklı suçlamalara neden olmaktadır.
Düzensiz göç hareketi konusunda yapılan araştırmalar, sorunun giderek büyüyerek, ülke içinde yeni sosyal problemlerin doğmasına ve bu durum karşısında yeni önlemler alınmasına gerek duyulduğuna işaret etmektedir.
TÜRKİYE’YE YÖNELİK KAÇAK GÖÇLER
2011 yılında Suriye’de farklı grupların oluşturduğu şiddet ve terör ortamı kısa sürede Amerika ve Rusya’nın da müdahil olduğu iç savaşa dönüştü.
Suriye içinde yaşayan sivillerin etkilendiği iç savaş ortamı, hava harekâtı ile yerleşim yerlerinin bombalanması sonucu yerlerinden olan milyonlarca insan, komşu ülkelere özellikle Türkiye’ye akın etti.
Türk Hükümeti o dönem uyguladığı “açık kapı” politikası ile 4 milyon civarındaki mülteciyi geçici sığınmacı olarak ülkemize aldı. Başlangıçta sığınmacılar için açıklanan 100 bin kırmızı sınırı kısa sürede aşıldı.
Zamanla ülkemizin değişik illerine dağıtılan sığınmacılar özellikle büyük kentlerimizde kendileri için bir yaşam alanı inşa ettiler. Özellikle İstanbul, Gaziantep, Hatay ve Şanlıurfa gibi illerimizde önemli oranda nüfusa sahip olan mülteciler için İçişleri Bakanlığı yeni uygulama ile nüfus ayarı ve seyreltme projesini devreye koymuş bulunuyor.
Düzensiz göçmen akını 2011 yılından sonra da devam etti, Suriyeli nüfusun ve eğitim çağındaki çocukların topluma entegre edilmesine yönelik çalışmalarda hedeflenen sonuca maalesef ulaşılamadı.
ABD Başkanı Joe Biden 01.09.2021 tarihinde yaptığı bir açıklamayla Afganistan’da 20 yılı aşkın süredir Taliban güçlerine karşı konuşlanan Amerikan askerlerinin görev süresinin tamamlandığını açıkladı.
Taliban’ın Afganistan’da hâkimiyeti sağladıktan sonra yeni rejime karşı çok sayıda insanın ülkesini terk ettiğine tüm dünya tanık oldu.
Ülkesini terk eden Afganlılar, İran üzerinden 3 bin kilometreyi bulan yolculuğu göze alarak ülkemize yönelik düzensiz göç akımını başlattılar.
Suriyeli mültecilerden sonra Afganlılar ile Afrika’nın değişik ülkelerinden iç terör yüzünden kaçıp gelen insanların yol açtığı düzensiz girişler, günlük basın organlarında ve görsel medyada sık sık haber konusu oldu, ülkemiz sığınmacıların düzensiz kaçak giriş yaptıkları bir ülke konuma düştü.
Mevcut hükümetimiz giderek artan ülke sorunları ile karşı karşıya bulunmaktadır. Sosyal, siyasi, iktisadi ve çalışma hayatına özgü sorunlar, artan nüfus karşısında ağırlığını daha fazla hissettirmektedir.
Bir yandan Türkiye’de doğup büyüyen 1 milyona yakın Suriyeli çocuk, diğer yandan diğer ülkelerden gelen göçmenlere karşı sınırlarımızda örülen duvar, ülke içinde büyük kentlerimizde bazı semtlerin yabancılara kapatılma uygulaması sorunun boyutunun giderek büyüdüğünü göstermektedir.
Düzensiz göç olayında sorunun içine; insan kaçakçılığı, Akdeniz ve Egede Yunanlıların geri itme politikası ile denizde boğulup ölen insanlar, organ kaçakçılığı, kaybolan binlerce çocuk sorunları da dâhil edilmiş olmaktadır.
Düzensiz göç sorunu ayrıca büyük illerimizde asayiş sağlama, ikamet edinimi, eğitim ve istihdam alanlarında yeni sorunlar çıkmasına neden olmuş durumdadır.
Yapılan araştırmalar sığınmacıların önemli bir oranının ülkelerine geri dönmeyeceğini göstermektedir. Bu konuya iktidar ve muhalefetin bakış açısı farklıdır.
Düzensiz göçmenlerin oluşturduğu sorunları siyasi alanda sandık hesabından farklı ele alarak özellikle ülkemiz vatandaşlarının, bilhassa gençlerimizin istihdam ve eğitim alanlarında yaşadıkları sorunları görmezden gelmeyerek, göçmen politikasına yeni bir ayar vererek çözüm yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Avrupa ülkelerinin ülkemize havale ettiği, maddi destek veririz diye oyaladığı, kendi yaptıkları uygulama ile Afrika’ya gönderdikleri düzensiz sığınmacı sorununa karşı iktidar ve muhalefetin ortak hareket edeceği bir uyum politikası arayışına gidilmesi zorunlu gözükmektedir.
Yorum Yazın