Ertuğrul Özkök

Ertuğrul Özkök

Mail: djghdgd@hotmail.com

Dünyanın ilk laik devleti işte tam da burada doğru

VIA Lancellotti, Roma’nın merkezinde Lancellotti meydanına açılan bir sokak.

Bu sokağın 18 numaralı binasının kapısında Türk ve İtalyan bayrakları asılı.

Çünkü burası Türkiye’nin Roma’daki Yunus Emre Kültür Merkezi...

İşte bu binada 28 Şubat 2021 günü çok ilginç bir söyleşi yapıldı. Söyleşiyi yapan kişi Marcella Frangipane isimli bir profesördü.

Roma’nın prestijli La Sapienza Üniversitesi’nin öğretim üyesi. Ama onun bizi çok yakından ilgilendiren bir başka unvanı daha var.

Malatya’daki Arslantepe Höyüğü’nün eski Kazı Heyeti Başkanı.

*

Frangipane, Arslantepe’nin artık hepimizin bildiği önemini anlattı.

Burası MÖ 6 binden başlayıp, MS 1’inci yıla kadar uzanan bir dönemde bilinen en önemli yerleşim alanıydı.

Bugün Göbeklitepe ile birlikte, Türkiye topraklarının dünya arkeologlarına sunduğu en zengin bilgi bölgesiydi.

Neolitik Çağ’da başlayıp Bizans dönemine kadar giden olağanüstü bir hikâyesi vardı.

Konuşma böyle devam ederken, Prof. Frangipane’nin ağzından öyle bir cümle çıktı ki, dikkatler bir anda o cümleye çevrildi.

İtalyan profesör, “Devlet ve bürokrasi burada doğdu” demişti, ama asıl cümle bunun arkasından gelecekti:

“Laik sistem ve sosyal devlet burada doğdu...”

Dünyanın ilk laik devleti işte tam da burada doğru

Geçen mart ayında bu konuşmanın metnini Malatya Haber internet sitesindeki çok başarılı ve uzun bir haberde okuduğum an, ilgimi çekti ve peşinden gitmeye karar verdim.

Ancak araya yaz girdi ve geciktim.

Tesadüf 7 ay sonra Malatya Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’dan bir davet aldım.

Beni ve bazı gazetecileri Arslantepe Höyüğü’ne davet ediyordu.

Ayrıca kazı heyetinin yeni başkanı Francesca Balossi Restelli de bize katılacaktı.

*

Bu sadece bir arkeolojik bulgu hikâyesi değil...

Aynı zamanda ‘Saray’ın, saray devletinin, saray ekonomisinin, bürokrasinin, kadın-erkek eşitsizliğinin, hastalıkların ve dinle devlet işlerinin ayrılmasının hikâyesi...

Siyasetin demokrasiye doğru gidişinde en önemli adımlardan biri olan “Laiklik” işte tam burada, Malatya’da, bizim topraklarımızda doğdu ve burada yaşıyor.

Sadece bu bile çok heyecan verici bir hikâye değil mi...

YARATILIŞ
1) HER ŞEY ISSIZ DAĞDAKİ BİR ASLAN HEYKELİ İLE BAŞLADI

ARSLANTEPE’nin o hikâyesi 1930’lu yıllarda bir Fransız arkeolog grubunun, tam burada bulunan bir aslan heykelini görmek için buraya gelmesi ile başladı.

Heykel asırlardır o ıssız tepenin üstünde öylece duruyormuş.

Ancak o heykel şu an açılan döneme değil, demir çağına, Hitit dönemine ait bir heykeldi.

1960’lı yıllarda İtalyanlar da önce o heykeli ve Hitit dönemini görmek için geldiler.

Ancak o ıssız dağ biraz kazılmaya başlanınca, altından öyle bir şey çıktı ki...

Tepedeki heykel unutuldu...

O aslan heykeli şimdi Ankara’da müzede... Asıl hikâye ise Malatya’da 60 yıldır kazılan bu toprağın altında.

Dünyanın ilk laik devleti işte tam da burada doğru

2) İLK DEVLETİN ŞİFRESİ DUVARDAKİ KOZMİK DESEN SAYESİNDE ÇÖZÜLDÜ

FRANCESCA ile birlikte kazı sonucu ortaya çıkan şehrin kapısından ilk adımımızı attığımızda aldığım izlenim şu oluyor:

Burada en az Göbeklitepe kadar etkileyici bir görüntü var.

Göbeklitepe daha eski bir yerleşim yeri. Buranın farkı ise, ilk devletin kurulduğu yer olması.

Peki bunu nereden anlıyoruz?

Francesca bizi alıp yerleşim yerinin ortalarında bir odaya götürüyor. Odanın ortasında bir pencere var. Onun iki yanında bulunan duvarların üstünde ise iki kozmik desen görüyoruz.

Francesca’yı dinliyoruz:

“Bu gördüğünüz kralın yüzü. Başının üstündeki süpürgeye benzeyen şeklin ne olduğu konusunda antropologlarla çok çalıştık. Meğer sandığımızdan basit bir şeyi anlatıyormuş. Kral burada ortada oturuyor. Arkasındaki pencerenin arkasındaki salonda hiç sönmeyen bir ateş yanıyor. Bu da işte o ateşin görüntüsü...”

Yani bu bir anlamda “Başkanlık amblemi”... O andan itibaren adım adım ilk devletin kuruluşuna doğru gidiyoruz.

Dünyanın ilk laik devleti işte tam da burada doğru

3) BİR KRAL VARSA ONUN BİR DE SARAYI VARDIR

FRANCESCA devam ediyor:

“Devlet nedir ve neresidir? Önce bir kral demektir. Sonra saray gelir. Saray nedir? Devletin başının oturduğu yer demektir. Sonra bir tapınak gelir. Onu bir arşiv izler. Arşiv ise bürokrasi demektir. Tabii bir de devletin güç kullanmasını, savunmasını sağlayan ordu ve silahlar. Arslantepe’de işte bütün bunları bulduk. Bu kalıntılarda bizi en çok şaşırtan iki şey depolar ve mühürler oldu.

Bu iki şey, Arslantepe devletinin ve sarayının özeliklerini çok iyi anlatıyor.

Önce depodan başlayayım.”

4) KRALIN HAZİNESİ YOK DEPOSUNDA NE VAR

BİZLER için saray denince mutlaka bir hazinesi de akla gelir. Peki bu saray kazısında altın buldular mı?

“Hayır altın yok. Sadece bir küpe bulduk, kırmızı bir taşın içinde. Onu da kerpiç duvarın içinde bulduk. Buradaki en önemli buluşlardan biri depolar. Bu depolar bize kralın devlet anlayışı, laik ve sosyal devletin doğuşu ile ilgili bilgiler veriyor. Depolarda hazine yok ama çok sayıda içinde yiyecek saklanan küp var. Depoların birer de penceresi var. Vardığımız sonuç şu: O depolardaki yiyecekle yapılan yemekler halka dağıtılıyordu. Yani sosyal ve paylaşımcı bir devlet anlayışı vardı. Bu buluşla birlikte bu devletin ikinci adımına geliyoruz. Saray ekonomisinin doğuşuna.”

5) KAYIT EKONOMİSİ VE YOLSUZLUKLA MÜCADELENİN DOĞUŞU: MÜHÜR

SARAYIN dağıttığı yiyecekler aynı zamanda kayıt dışı ekonomiden kayıtlı ekonomiye geçişin ilk işareti. Çünkü saray gelen malları, halka dağıtılan yiyeceği bilmek istiyor. Bunu belki de yolsuzluğa karşı bir güvence olarak yapıyor. İşte bütün bunları kayda geçirmek için bulunan yol da mühür oluyor. Arslantepe’de yaşayan her insanın bir mührü var. Yiyeceği getiren kişi verdiğine dair mühür basıyor. Alım işini yapan memur da mühür basıyor, sarayın dağıttığı yiyeceği alan vatandaş da mührünü basıyor. Yani geçen yıl Davos’un ana konusu olan “Paydaş Kapitalizm’in savunduğu şey. Ekonomik süreçte her adımın kayıt altına alınıp sorumluluğun da
paylaşılması.

Dünyanın ilk laik devleti işte tam da burada doğru

6) DÖRT KADEMELİ MÜHÜR KİMDE VE KAÇ KİŞİDE VAR

ŞURASI kesin.

“Mühür” dediğimiz onay ve kayıt mekanizması burada doğdu.

“Kayıt ve saray ekonomisi mühür üzerine kuruluydu. Yaptığımız kazılarda 4 ayrı tür mühür bulduk. Bunların her biri saray hiyerarşisinde bir sıraya aitti. En üstte kralın mührü var. O mühür tek ve her yere vurulabiliyor. Mesela kapılara, salonlara, çuvallarla, küplere, her yere. Onun altında daha az sayıda ikinci kademe var ve onların vurulma izni daha sınırlı. En alt sıradaki mühür ise sıradan insanlara ait ve onların sadece bir çuvala mühür vurma hakkı var. Mühürlerin nereye vurulduğunu ise arka yüzlerinden anlıyoruz. Önyüzünde ait olduğu insanın kendine ait şekil var. Arka yüzünde ise nereye vurulduğunu görüyoruz.”

Francesca gülerek şunu ekliyor:

“Dün resmi bir iş için burada valiliğe gittim. Baktım İtalya’da olduğu gibi burada da o mühür hâlâ vuruluyor.”

7) LAİK DEVLETİN İLK İŞİ TAPINAĞIN KAPI SAYISINI AZALTMAK OLDU

KRALINI ve devletini gördükten sonra şimdi geliyoruz bu gezinin anafikrine.

Laik devlet nasıl doğdu, bunu nasıl anladık?

“İlk devlet burada kuruldu ama önce de yerleşim yerleri vardı. Güney Irak’ta, Göbeklitepe’de gördük bunu. Ancak orada şöyle bir şey vardı. Yerleşim yerinin tam orta yerinde tapınak bulunuyordu. Yani yerleşim o tapınağın etrafında gelişiyordu. Daha da önemlisi bu tapınak halka açıktı. O bölgelerde yapılan kazılarda bulunan tapınaklar hem daha büyük hem de çok sayıda kapısı var. Yani halk, tapınak ve devlet iç içeydi. Burada ise durum farklı. Yerleşim sarayın etrafında gelişiyor. Tapınak daha küçük, sarayın içinde ve halka açık değil. Sadece saray elitinin kullanabildiği bir tapınak bu. Bir de şu var. Yiyecek dağılımını yani devletin sosyal fonksiyonunu tapınak değil, bizzat saray kayıt altında tutarak yapıyor. İşte o nedenle sosyal ve laik devletin doğuşu burada diyoruz. Çünkü din, devlet işinin içinden çıkarılmış.”

Arslantepe’de devlet dersini burada bitirdik.

Yarın Arslantepe yolculuğumuz daha ilginç konularla devam edecek...

YARIN

SARAYI FARELER VE YARASALAR BASINCA HAYATTA NELER DEĞİŞTİ

Saray’da bulunan iki bebek iskeleti neden evin altına gömülmüştü?

Kazıda bulunan fetüslerin sırrı neydi?

Kazılarda çok sayıda fare ve yarasa iskeleti bulundu.

Fare ve yarasa arkeolojisi bize neler anlatıyor...

İnsanlar Arslantepe’ye yerleşince neler oldu? Hayatları uzadı mı, kısaldı mı? Kadın-erkek eşitsizliği arttı mı, azaldı mı? ‘Aldatma’ dediğimiz ahlaki mesele ne zaman ve nasıl doğdu?

Sarayın sonu ne oldu?..

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Nagehan Keleş
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar